İktidar artık yönetemiyor!


İktidara ve ekonomi politikalarına artık ne içeride ne dışarıda kimsenin güveni kalmadı; bunu biz değil, TÜİK söylüyor. Hükümetin bir planının, programının olmadığı belli; her hafta bir şey deniyorsunuz, her hafta yeni bir politika. Hükümetin kafa karışıklığına AK Parti milletvekilleri yetişemiyor. Vallahi milletvekillerine üzülüyorum; her hafta aynı konuda yeni bir kanun, yeni bir madde getiriyorsunuz Meclise. Madde “Cumhurbaşkanı yürütür.” diyor ama anlaşılan o ki ne yürütebiliyor ne de yönetebiliyorsunuz” dedi.

 

Tarih : 21 Ocak 2022 Cuma 12:21

İYİ Parti grubu adına TL hesaplarını dövize endeksli mevduat hesaplarına aktarılacak düzenlemeyle ilgili söz alan Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, “Bu kanunla kurumlar vergisi mükellefleri TL hesaplarını dövize endeksli mevduat hesaplarına aktarabilecek, hem faize hem de kur gelirine bir kuruş da vergi ödemeyecekler. Bu kanun “Aman döviz almayın, dile benden ne dilersen.” kanunu, bu düzenlemeyle Anayasa’mızın eşitlik ve vergide adalet ilkesine de genel kabul gören ekonomi ilkelerine de aykırı. “Yüksek faizler yatırım yapmaya, istihdam yaratmaya engeldir.” deyip bulduğunuz dâhiyane çözüm de maalesef bu oldu. Faize, kur korumasına devam, istihdama stop. Hani, yeni model ranta karşı istihdam ve kalkınma modeliydi? Yeni düzenlemeyle borçlanarak iş yapanların vergi matrahı azalırken öz sermayesiyle iş yapanların matrahı da suni olarak artmış olacak. Yani öz sermayesiyle iş yapanlar bir anlamda cezalandırılacak. “Paranla iş yapma, faizle yap.” deniyor. “Yoksa enflasyona ezilirsin.” Şimdi, nas bunun neresinde? Bu, aynı zamanda, faizle borçlanan şirketlerin riskinin daha da artması demek; yakında para babalarına yem olacaklar. Garip kararlarınızla sadece servet transferi olmayacak, aynı zamanda kuşakların emeği üç kuruşa el değiştirecek; Anadolu kaplanları Çin, Arap sırtlanlarına yem olacak. İstemezsiniz herhâlde ama bir taraftan insan “yoksa” demeden de edemiyor” dedi.

“EKONOMİYİ DE ÜRETİMİ DE MAALESEF TIKADINIZ”

Merkez Bankasının politika faizini indirmesiyle bütün faizlerin de düşeceğini zanneden bir ekonomik akıl tutulması sonucunda düşen, yalnızca politika faizi ve ülkenin itibarı olduğunu iddia eden Sıdalı, “İhtiyaç kredisi faizleri yüzde 23’ten yüzde 30’a, tüketici kredisi faizleri yüzde 22’den yüzde 26’ya, ticari kredi faizleri yüzde 20’den yüzde 40’lara çıktı; o da veren bankayı bulabilirseniz. Kredi faizlerindeki bu artış ve kurdaki aşırı dalgalanmalar sebebiyle KOBİ’ler başta olmak üzere kimse kredi, borç bulamıyor ve tüm bunlar nakit ihtiyacının 4 kat arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Geçmişte işletmeler yatırım için finansmana ihtiyaç duyarlardı, artık ticarette kalabilmek için finansman arıyorlar. Bu yüksek faiz oranlarında da 10 lazımken bulabiliyorlarsa ancak 1 bulabiliyorlar. Firmalar ham madde, kredi, yatırım ve ödemeler ihtiyacını belirli maliyetler karşılığında bir araya getirerek üretmeye çabalıyorlar. Sorun da çözüm de aslında basit; öngörülebilirlik. Eğer öngörülebilirlik olmazsa üreticiler belirsizlik altında doğru karar alamaz, üretim kapasitesini yönetemez, yatırım yapamaz. Nitekim, günübirlik ve tutarsız yönetiminiz sonucunda üreticilerimiz artık bırakın yatırımı, fiyat bile veremiyor, sipariş bile alamıyor. Ekonomiyi de üretimi de maalesef tıkadınız. “İhracat patlaması yaşayacağız, ülkemiz şaha kalkacak.” diye çıktığınız yolun her virajında başka bir tekeri patlatarak gidiyorsunuz. Gözlerinizin ışıltısına odaklanmaktan sektör temsilcilerinin kulakları yırtan çığlıklarını duymuyorsunuz ama bir kere de buradan biz söyleyelim: Sanayiciler “Politika faizi yüzde 14 ama özel bankalar yüzde 30-40 civarında faiz uyguluyor. Kredi limitlerimiz yetmiyor. Borçlanma maliyetleri artıyor. Faiz indirimi finansal koşullara yansımıyor.” diyor. “Kamu bankalarında oranlar düşük, oradan alsınlar.” diyebilirsiniz. Elbette oraya da gidiyorlar, ayakta kalabilmek için gitmedik yer, çalmadık kapı bırakmıyorlar ama sonuç aynı. Kamu bankaları kredi için bin dereden su getiriyor, verseler bile gıdım gıdım veriyorlar, derde de derman olamıyorlar. Üreticilerimiz geçtiğimiz yıl yüzde 7,5’la borçlanıyorlardı, sadece 7,5. Nereden nereye değil mi? Söyleyeyim bakın; faizde 7,5’tan 40’a, enflasyonda 10’dan 80’e, kurda 4’ten 14’e” diye konuştu.

“TÜİK’İN HESANI ÇARŞININ HESABINA UYMUYOR”

Sanayicilerin KGF destekli mekanizmaların acilen devreye girmesini, EXIMBANK desteğinin de artmasını istediğinin altını çizen Sıdalı, “Üretim ekonomisini kilitleme noktasına getiren bu hazin tablo sizin ve sözde çözüm diye sunduğunuz heterodoks ekonomi politikasızlığınızın sonucu; söylemesi bile ne kadar zor. Siz, tüm tuşlara basıp bölüm geçmeye çalışıyorsunuz; olan sanayicimize, üreticimize, milletimize oluyor. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Enflasyonla mücadele ediyor musunuz? Hayır, TÜİK bile pes etti. Kurla mücadele ediyor musunuz? Hayır, kur 14-15’lerde. Faizle mücadele ediyor musunuz? Hayır, yüzde 40 oldu. İşsizlikle mücadele ediyor musunuz? Hayır, tarihin en büyük işsizliğini yaşıyoruz. Fakirlikle mücadele ediyor musunuz? Hayır, derin yoksulluk yaşıyoruz. Peki, o zaman ekonomi politikalarınız neyle mücadele ediyor? Ekmek derdinde olan vatandaşla ve üreticiyle. Her şey seçim kazanmak için piyasaları canlandırmak değildir; bu yönetimle piyasalar da canlanmaz, seçim de kazanılmaz, söyleyeyim ama arada vatandaş yerle bir oldu, haberiniz olsun. İktidara ve ekonomi politikalarına artık ne içeride ne dışarıda kimsenin güveni kalmadı; bunu biz değil, TÜİK söylüyor. Aralıkta Ekonomik, Tüketici, Reel Kesim, Hizmet, İnşaat, Perakende, Ticaret Güven Endeksleri; hepsi birden geriledi. Siz, kredi risk priminin 620’lerden 550’lere düşmesiyle övünüyor olabilirsiniz aynen doları 7 liradan 18 liraya çıkartıp sonrasında 13,5’lara inmesiyle övündüğünüz gibi. Hatırlatırım “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” tezini 2014’te ilk ortaya attığınızda dolar 2 lira, enflasyon tek haneli, faizler de yüzde 6’ydı; şimdi tüm kötülüklerin kaynağı faiz. Faizi 6’dan 19’a çıkartıp yüzde 14’e indirdiniz de ne oldu? Dolar 13,70’e fırladı, aslında 18’e fırladı, 13,70’e indi, enflasyon son on dokuz yılın zirvesini görerek TÜİK’e göre yüzde 36, çarşıya pazara göreyse yüzde 83 oldu. Hani faizler düşünce enflasyon düşecekti; ne enflasyon düştü ne fiyatlar düştü ne de yoksulluk azaldı. Nasıl oluyorsa ÜFE yüzde 80 ama TÜFE yüzde 36, bakın, tutmuyor beyler, tutmuyor. TÜİK’teki hesap, hükümetteki hesap, evdeki hesabı da, çarşıdaki hesabı da tutmuyor” ifadelerini kullandı.

“HÜKÜMETİN KAFA KARIŞIKLIĞINA AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ YETİŞEMİYOR”

TÜRK-İŞ’e göre yoksulluk sınırının 13 bin lirayı geçtiğine dikkat çeken İYİ Partili Sıdalı,  “Yani 3 asgari ücretle bile yoksulluk sınırını aşamayacak kadar derin bir yoksulluk yaşıyoruz. Geçen ay kalkınma kongremizde anlattık, ülkemizde 54 milyondan fazla vatandaşımız yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışırken 10,7 milyon kişi resmen yatağa aç giriyor. Siz ise en düşük emekli aylığını 2 bin 500 liraya getirmekle övünüyorsunuz; emekli aç mı, tok mu asıl onu söylesenize. Siz, yoksullukla mücadele etmiyor, yoksulluğu yönetiyor, bundan siyaset devşirmeye çalışıyorsunuz. Bugün genç, yetişkin, yaşlı fark etmeksizin herkes yoksulluk döngüsünün bir mağduru. Dünya Ekonomik Forumu’na göre iktidarınız çocuklara anne babalarının sahip olduğundan daha kötü fırsatlar sunuyor yani bugün ülkemizde 18 yaşındaki bir genç, ebeveynlerinin 18 yaşındaki hâline göre çok daha kötü şartlarda yaşıyor. Bunlar sadece bizim değil kongremize katılan ekonomistlerin de tespitleri. Ülkemizi içine düşürdüğünüz yoksulluk tuzağında gençler hayal kurmayı bıraktılar, sadece bu kabustan kurtulmak istiyorlar; kurtulacaklar da ve hayallerindeki müreffeh ve umut dolu Türkiye'yi onlarla beraber biz inşa edeceğiz. Asgari ücretliye yaptığınız artış eline dahi geçmeden enflasyon karşısında eridi gitti. Adı asgari ücret ama aslında ortalama ücret. Asgari ücretli, biraz üstüyle geçinmeye çalışanlar neredeyse 4 kişiden 3’ü. Daha önce yine bu kürsüden “Yüksek enflasyon dönemlerinde asgari ücrete üç ayda bir güncelleme yapılması iyi olur.” demiştim, artık şart oldu ancak bu şekilde çalışanın alın terini hep beraber koruyabiliriz. Biliyoruz ki birçok önerimiz gibi bunu da yapmayacaksınız ya da iş işten geçtikten sonra yapacaksınız. Hükümetin bir planının, programının olmadığı belli; her hafta bir şey deniyorsunuz, her hafta yeni bir politika. Hükümetin kafa karışıklığına AK Parti milletvekilleri yetişemiyor. Vallahi milletvekillerine üzülüyorum; her hafta aynı konuda yeni bir kanun, yeni bir madde getiriyorsunuz Meclise. Madde “Cumhurbaşkanı yürütür.” diyor ama anlaşılan o ki ne yürütebiliyor ne de yönetebiliyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle uçacaktık, kaçacaktık; uçuyoruz ama yokuş aşağı, kaçıyoruz ama refahtan, gelişmişlikten, medeniyetten kaçıyoruz. Sorunların tek sebebi sizin politikalarınız, yanlış politikalarınız değilmiş gibi bir de bizim sloganımızı beğenmişsiniz, “Biz çözeriz.” diyorsunuz ama sorunun sebebi maalesef çözümü olamaz. Biz çözeriz hem de kökünden çözeriz. Bir ara gelin İYİ Parti’ye, size de anlatalım” şeklinde konuştu.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi




 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA