İstanbul Sözleşmesi yaşatır!


Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Arzu Günay, İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinden beri 200 kadının öldürüldüğüne dikkat çekerek, “İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarır, yaşatır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hukuken kabulü mümkün değildir. İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmiyoruz” dedi.

 

Tarih : 25 Kasım 2021 Perşembe 14:10

Hüseyin KIRKGÖZ

Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, yönetim kurulu ve avukatların katılımıyla Mersin Barosu’nda düzenlenen basın açıklamasında merkez adına açıklama yapan Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Arzu Günay, dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddette sürekli artış olduğuna dikkat çekerek, “25 Kasım 1960’ta diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabal Kardeşler’in, tecavüz edilerek vahşice öldürülmesinin ardından 1985 yılında Birleşmiş Milletler  tarafından Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi için Uluslararası Mücadele Günü olarak kabul edilen 25 Kasım günü, en son 1999’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olarak ilan edilmiştir. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddet, sürekli bir artış göstermektedir. Kadınlar yalnızca erkek şiddetine maruz kalmamakta aynı zamanda erkek egemen sistemin dayattığı baskı, eşitsizlik ve hak ihlalleri ile mücadele etmek durumda kalmaktadırlar. Buna karşın kadınlar yürüttüğü mücadele nedeni ile de yargılanmakta ve idari yaptırımlarla karşılaşmaktadırlar. Her gün en az bir kadın cinayeti ile güne başlar olmak ve bu kadın cinayetlerini normalleştirerek toplumun duyarsızlaştırılması, faillere uygulanan cezaların yetersiz olması ve şiddet gören, tehdit edilen kadınlar için gerekli tedbirlerin alınmaması nedeni ile gerçekleşen bu cinayetler karşısında, devletin tüm organları ve yargı sisteminin sorumluluğu bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

“KARAR HUKUKEN GEÇERLİ DEĞİL”

İstanbul Sözleşmesi’nin; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin sona ermesi için çok uzun yıllardır sürdürülen kadın hakları mücadelesi ve kazanımları ile hazırlanan,  kadınların, çocukların, herkesin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve şiddet mağdurlarının korunması, rehabilitasyonu ve bir daha aynı şiddet vakalarının yaşanmaması için topyekûn bir birlikteliği öngören,  herkesin yaşama hakkının teminatı olan, 11 Mayıs 2011 tarihinde Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu,08 Mart 2012’de Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren uluslararası bir sözleşme olduğunun altını çizen Günay, “Şiddetle etkin mücadele yöntemlerini belirleyen ve şiddetle mücadeleyi devletin öncelikli görevleri arasında sayan, uluslararası hukukun en önemli kilometre taşlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hukuken kabulü mümkün değildir. Parlamento tarafından kabul edilerek iç hukukun ayrılmaz bir parçası haline gelen ve normlar hiyerarşisinde kanunlardan bile önce gelen Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin tek kişi kararı ile kaldırılamayacağı açıktır. Buna ilişkin olarak Mersin Barosu, birçok baro ve STK tarafından hukuka aykırı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için Danıştay’a dava açılmış olup, hukuki süreç titizlikle takip edilmektedir” şeklinde konuştu.

“ACİLEN TECAVÜZ KRİZ MERKEZLERİ KURULMALIDIR”

Türkiye’nin Sözleşmeden çekilmeye yönelik hukuka aykırı Cumhurbaşkanlığı kararının açıklanmasında bu yana 200 kadın öldürüldüğüne dikkat çeken Günay, “Bu vahim tablo bile İstanbul Sözleşmesi’nin  önemini ve uygulanmasının gerekliliğini bir kez daha göstermektedir. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un önemi de açıkça gözler önüne serilmiştir. Özellikle kolluğa yapılan başvurularda mağdurlara kolluk tarafından verilmesi gerekli desteğin acil ve gerektiği gibi yapılmadığı, tedbir kararlarının verilmemeye başlandığı, ayrıca tedbir kararlarının ihlalinde dahi ceza almamaya başlayan faillerin, ceza almadıkları için mağdur karşısında güçlendikleri ve mağdurların mağduriyetinin ikiye katlandığı görülmektedir” dedi. Covid 19 salgın sürecinde kadına şiddet, kadın yoksulluğu ve çocuk istismarı vakalarının vahim oranda arttığına dikkat çeken Özdemir, “Şiddet mağduru kadınlara yargılamanın her aşamasında, suç vasfı ve ceza oranı ne olursa olsun adli yardım sisteminden vekil atanmalıdır. Tüm devlet katmanlarında uygulanacak ve geçerli sayılacak bir kadına şiddet tanımı yapılmalı ve şiddeti önlemeye yönelik eğitimlere hız verilmelidir. Israrlı takip Türk Ceza Kanunu’nda ayrı bir suç olarak düzenlenmelidir.  Acilen tecavüz kriz merkezleri kurulmalıdır. 20 Mart 2021 tarihinde bir gece yarısı operasyonu ile kadınları, çocukları eril şiddete ve cinsel istismara mahkûm eden Cumhurbaşkanı Kararının hukuka aykırılığı karşısında bir araya gelerek vazgeçmeme kararlılığımızı sürdürüyoruz. Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un tüm şiddet mağdurları için sahada eksiksiz ve kesintisiz uygulanması için mücadele azim ve kararlılığımızdan vazgeçmiyoruz. Biliyoruz ki mücadele kazandırır, İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarır, yaşatır! İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmiyoruz!”

 

 

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi




 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA