Hüseyin KIRKGÖZ
Grev kararı alarak talepleri için ses yükselten sağlık emekçileri, hastanelerin önünde yaptıkları eylemler ile iktidara seslenmeye devam ediyor. Mersin’de Şehir Hastanesi ve Toros Devlet Hastanesi önünde bir araya gelen sağlıkçılar, “Oyalama değil, hakkımızı istiyoruz” diye haykırdılar. Türk Tabipler Birliği’nin (TTB), daha önce başlattığı “Emek Bizim Söz Bizim” eylem programının devamı olarak 14-16 Mart tarihleri arasında hayata geçirilen g(ö)rev kapsamında iş bırakan doktorlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına tepki göstererek, haklarını istemeye devam ediyor. Sağlık meslek örgütlerinin de destek verdiği eylemler kapsamında bugün Şehir Hastanesi ve Toros Devlet Hastanesi’nde yapılan basın açıklamaları ile sağlık emekçileri bir kez daha iktidara seslendi. Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi uzman Dr. Ayşe Jini Güneş Keskin ile halk sağlığı Uzmanı Dr. Nasır Nesanır okudukları açıklamalarla, taleplerini ilettiler.
“GREV, TOPLUMSAL EYLEM HALİ ALDI”
Şehir Hastanesi’ndeki basın açıklamasını okuyan Keskin, grevin toplumun tüm kesimleri tarafından ilgiyle izlenen ve desteklenen toplumsal eylem halini aldığını söyleyerek, “Eylemlerimizin etkisi yönetenleri taleplerimize yönelik değerlendirme yapmaya zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir açıklama yapılmıştır. Yapılan açıklamada bakanın bizzat kendi mektubunda düzenlemelerin aslında çok kolay yapılabileceği söylense de bugün itibari ile henüz somut bir adımın olmadığını görüyoruz. Bugün yapılan açıklama niyetin ötesine geçememiştir. 2021 yılı Aralık ayında mecliste kabul edilen düzenlemenin iktidar partisi tarafından geri çekildiğini biliyorken, yapılan niyet beyanlarını somut adım olarak değerlendirmiyoruz. Aylardır emekli hekim ücretlerini de etkileyecek 7200 ek gösterge talebimizin dikkate alınmaması bile, açıklanan niyetlerin bizler için yetersiz kalacağını ve adeta bir oyalama olduğunu kanıtlar niteliktedir. Malpraktis ve şiddet yasasına yönelik yapılan açıklamaların, uzun süredir yaptığımız önerilerle uyumlu olduğu görülmektedir. Bu yasal sürece yönelik gözümüzün meclisin üzerinde olduğunu ve düzenlemelerin acilen meclis gündemine getirilmesini beklediğimizi, istediğimiz çerçevede yasalaşması halinde olumlayabileceğimizi şimdiden kamuoyuna açıklıyoruz. ‘Ben hekimlere iğne bile yaptırmam’, ‘hekim efendi dönemi bitti’, ‘gidiyorlarsa gitsinler’ açıklamalarından hekimliğin değerini bilen açıklamalara gelmeyi önemli bulmakla birlikte, Cumhurbaşkanının hekimlere yönelik bir özür borcu olduğunu hatırlatmayı da tarihsel ve mesleğimize meslektaşlarımıza yönelik bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bugün Cumhurbaşkanı tarafından özlük haklarımızı ‘iyileştirme’ vaadiyle yapılan açıklamalar sorunlarımızı çözmekten uzaktır. Pandemide on binlerce insanımızı, yüzlerce hekimi ve sağlık emekçisini kaybetmemize neden olan, hekimlerin ve diğer sağlık emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını çekilmez hale getiren bu sağlık sisteminin hala savunulması niyetler konusunda aklımızdaki soru işaretlerinin daha da artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak tüm sağlık örgütleri ile ortak aldığımız 3 günlük ‘g(ö)rev’ eylemini 15 ve 16 Mart 2022 tarihlerinde daha da büyüterek yaşama geçireceğiz. Bu anlayışla hekimleri ve diğer sağlık emekçilerini dayanışmayı ve mücadeleyi, halkımıza da bizimle olan birlikteliği büyütmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
NESANIR: “ÖNCELLİĞİMİZ SAĞLIKLI TOPLUM”
Toros Devlet Hastanesinde yapılan açıklamayı okuyan Dr. Nasır Nesanır ise, “Yine buradayız, burada kalacağız. Dünyada ve Türkiye’de, milyarlarca insanın çalışma ve sosyal hayatını etkileyen, sağlığını bedenen ve ruhen sarsan, hepsinden önemlisi milyonlarca kişinin yaşamına mal olan bir pandeminin iki yılı geride kaldı. Covid-19 pandemisi döneminde yöneticilerin yapamadıklarından kaynaklanan önlenebilir ölümler yaşanırken, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özverili çalışmaları sonucunda pandeminin daha da yıkıcı olmasının önüne geçildi. Pandemi herkese hekimlerin ve sağlık çalışanlarının ne kadar yaşamsal ve önemli bir iş yaptıklarını gösterdi. Bizler böylesi önemli bir alanda, nitelikli hizmet üretmeye çabalarken, pandemi ile birlikte ekonomik krizin derinleşmesi, çalışma koşullarımızda yaşadığımız zorlukları artırmış, ekonomik haklarımız giderek gerilemiştir. İşlemeyen ve sağlıksızlık üreten sağlık sisteminin tüm yükünü bizler çekiyor ve emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürükleniyoruz. Ancak yaşadıklarımızın kader olmadığını biliyoruz. Mersin Sağlık Örgütleri olarak uzun süredir sağlık alanında yaşanan, bizi umutsuzluğa sürükleyen bu karanlık tabloya karşı haklarımız için, daha iyi bir sağlık ortamı için mücadele ediyoruz. Beyaz Yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz GöREV, Beyaz Nöbetlerle bizi yok sayanlara, kulaklarını tıkayanlara karşı taleplerimizi dile getirdik. Bir kez daha, başta TBMM olmak üzere etkili, yetkili olan herkese sesleniyoruz; emeğimizin karşılığını alamadığımız, tüketen çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Emeğimiz için, haklarımız için, acil taleplerimize yönelik adım atılmadığı için14 Mart’ta başlattığımız büyük G(ö)REV bugün sürüyor, yarın da sürecek. Dün İstanbul Taksim alanına çelenk koymaya çalışan hekimlerin engellenmesi büyük bir suçtur. Sağlık Bakanlığı’nın görev eylemlerimiz hakkında daha önce 81 ile gönderdiği yazı baştan sona talihsiz bir içeriğe sahiptir. Özellikle pandemi döneminde önlenebilir ölümlere ve 553 sağlık çalışanının ölmesine neden olanlar bizlere sağlık hakkının gerekliliklerinden bahsedemez. 2021 yılında 1805, sadece 2022 Ocak ayında 197 hekimin yurt dışına gitmesine neden olanlar bize yasaları, Anayasayı öğretemez. Görev eylemlerimiz daha sağlıklı bir toplum, halk sağlığının öncelendiği sağlık politikaları içindir” dedi.
“5 DAKİKADA MUAYENE SINIRLAMASI KALKMALI”
Acil taleplerini de sıralayan Dr. Nesanır, “Acil taleplerimiz; Sağlıkta Şiddet Yasası bir an önce çıkarılmalı; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” düzenlemelerinin uygulandığı sınırların üzerine çıkarılmalı güvenli çalışma ortamları sağlanmalıdır. Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri “prim ödeme tavanı” üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki buçuk katı olmalıdır. Tüm ASM binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalı, bütün giderleri Sağlık Bakanlığı’nca karşılanmalı; Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir. Çalışan hekim maaşları insanca yaşam düzeyine çıkarılmalı, hekimlerin ek göstergeleri 7200, diğer sağlık çalışanlarının 3600 olmalı. Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-KUR farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşları yoksulluk sınırının en az iki katına çıkarılmalıdır. Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere nöbet ücreti kesilmeden nöbet ertesi izin hakkı tanınmalı, intern hekim ücretleri en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. COVID-19 “illiyet bağı” aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı, pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalıdır. Sağlık sistemi ve kurumsal sorunlar kaynaklı malpraktis davaları ile hekimleri ödeyemeyecekleri tazminatlara mahkûm eden uygulamaların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir. 14 Mart Tıp Bayramı’nı alanlarda mücadele ederek kutladığımız bu günlerde taleplerimizin acilen karşılanmasını istiyoruz. Oyalama değil, hakkımız olanı istiyoruz. Yaşama adanmış bir mesleğin mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı ‘sağlıklı bir gelecek ellerimizde, emek bizim söz bizim’ diyerek mücadelemize devam edeceğiz. Herkesi bu mücadele de yanımızda olmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.