Necdet TAŞ
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Kanal 33 Televizyonunda Fatih Alkar’ın hazırlayıp sunduğu Gündemin Nabzı Programı’nın canlı yayın konuğu oldu. Ülke ve kent ekonomisini değerlendiren MTSO Başkanı Kızıltan, “135 yıllık bir birikim ve bizden önce görev yapan başkanından çalışanına herkese minnet duyuyor ve teşekkür ediyorum. Bizlerin rahat ortamda görev yapması onların bizden önce yürüttüğü çalışmaların sonucudur. MTSO neredeyse Mersin’in yaşına yakın bir geçmişe sahip. Mersin dış ticaret adına kurulmuş bir kent. Biz de MTSO’nun gizli kalmış tarihine ait araştırma yapıyoruz. Bazı arkadaşlarımız Başbakanlık arşivlerinde araştırmalar yapıyor, MTSO ile gizli kalmış birçok bilgi, belge ortaya çıkacaktır. İçel isminin otantik bir havası vardı ama Mersin oldu artık. Tabii geçmişteki belgelerde halen bu isim yaşıyor. Mersin’de çok güzel insanlar yetişti. Birçoğunun ismi cadde ve sokaklara verilmiş. Biz bunların tekrar açığa çıkarılması, Mersin’e hizmet etmiş, kuruluşundan bugüne gelene kadar olağanüstü çaba harcamış insanların da topluma tanıtılması, onlara vefa borcumuzu ödememiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda da fikir çalışmalarımız var. Mersin’e hizmet etmiş insanların isimlerinin caddelerde, sokaklarda, binalarda yaşatılmasını istiyoruz” dedi.
“8-10 AY KAPALI KALAN İŞLETMELER NASIL AYAĞA KALKACAK?”
Koronavirüsü geçiren ve atlatan Kızıltan, “Ben sahada olmayı seven bir insanım. Pandemi dünya çapında bir salgın ve dikkat etmezsek belki ileride özgürlüğümüzün çok daha fazla kısıtlanması gerekecek. Ben de bu hastalığı geçirdim. Tekrar ortamlara girmem 60 günü buldu. 60 günlük kayıp benim adıma. Ama tabi düşünme fırsatı da buldum. 4-5 ay önce belki yakınlarımızda ölüm haberleri almıyorduk. Şimdi ardı ardına ölüm duyurularıyla karşılaşıyoruz. Demek ciddi bir durum var ortada. Hatta önümüzde yılbaşı var. Aynı sitede oturanlar bir evde toplanacak. Bu son derece tehlikeli. Evde bulaşma oranı ciddi derecede yüksek. Aşının etkisi ne kadar çabuk ve ne kadar çok insana yapılmasıyla ilgili. Havaların ısınmasıyla da ilgili geçen yıl gördük Haziran ayı ile birlikte rakamlar düşmeye başladı Demek üşütme riski daha az olunca düşüyor. Aldığım habere göre sağlıkçılar aşı olmaya başlamış. Bir de gönüllüler aşı olmaya başlamış. Ne kadar çok yapılırsa o oranda bu virüsü kolay atlatırız. Pandemi nedeniyle ekonomide en çok sıkıntıyı hizmet sektörünün çektiğini biliyoruz. İçinde turizm, eğitim, lokanta ve cafeler var. Sanayi üretimi, gıda üretimi sürüyor. Tarım sürüyor ama Avrupa kapanmaya başladı ve biz ihracatımızın önemli bir bölümünü Avrupa’ya yapıyoruz. Bu kapanma bizi nasıl etkiler henüz yansımaları göremedik. Tüm şehirler hep aynı konuları konuşuyor. Odalar Birliği ile de video konferanslar yapıyoruz. Türkiye’nin tüm oda başkanlarının katıldığı konferanslar yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, Hazine Bakanı, Tarım Bakanı, Sanayi Bakanı, Ticaret Bakanı ile yaptık. Her şehirde aynı sorunlar var. Alınan destekler bizim iş dünyasının gönderdiği talepler. Türkiye’deki herkesin sorunu aynı. Geçen Mart ayından itibaren işletmeler borç yükü altına girdi. Krediler, ötelemeler oldu. Şimdi hizmet sektörü tekrar çalışmayan bir dönem geçiriyor. Yapılandırmalar yapıldı. Bu yapılandırma biraz rahatlattı. Bir süre sonra yaz aylarına doğru virüsün etkisi azalacak. Geride kalan 6-7 ayı hizmet sektörü çalışmadan geçirdi. Yaza doğru virüs etkisi azalacak. Serbestleşme başlayacak. 8-10 ay çalışmayan işletmeler nasıl ayağa kalkacak? İşte o zamanın hesabını bugünden yapmamız lazım. Birikimlerini tüketti herkes. Çok daha vahim olabilir” diye konuştu.
“SLOGANLAR TOPLUMDA MORAL YARATIYOR AMA ARKASI YOK”
Pandemiden zarar gören ve işyerleri kapanan esnafa verilen desteklerin yeterli olmadığının altını çizen Kızıltan, “Devlet de esnafa gücü oranında destek veriyor ama bizim de MTSO’ya kayıtlı destek verilen esnaf kapasitesinde çok firmamız var. Biz de MTSO olarak bu konuda kafa yoruyoruz bu üyelerimize nasıl destek verebiliriz diye. Sloganlar toplumda moral yaratıyor ama arkası yok. Daha somut bir şeyler yapmak gerekiyor. TOBB’un, Odaların tüzüklerini kanunları inceliyoruz acaba yapılabilecek bir şey var mı diye. TOBB’dan, Bakanlıktan görüş isteyeceğiz. Zorunlu olarak kontak kapatan firmalarımız için ne yapabiliriz diye. Örneğin MESKİ su borçlarını biz ödeyeceğiz dedi. Acaba şehrin kurumları bir araya gelip bir havuz yapıp bu esnafa maddi bir destek yapabilir mi bunları araştırıyoruz. MTSO olarak her sorunu her ortamda dile getiriyoruz. Türkiye’nin yarası olan bir sorun var. Yerel perakende marketlerin ulusal ve uluslararası büyük sermayeli zincir mağazaların karşısında ezilmeleri. Her sokak ve caddede zincir mağazalar şube açtı. Bizim yerel marketlerimiz bunların orantısız gücü karşısında zor durumda kalıyor. Sınırlama getirilsin, bir mesafe belirlensin diyoruz. Örneğin 1 km çapında bir tane şube açılsın densin. Biz bunu her ortamda söylüyoruz. Cumhurbaşkanına da Hazine Bakanına da Ticaret Bakanına da çıktığımız televizyon kanallarında da söylüyoruz. Planlama çok önemli. İğneden ipliğe her şeyi satıyorlar. Destekler ilk çıktığında da söyledik. Ulaşılması basit olmalı. Örneğin kısa çalışma ödeneği vardı başvuru süreci de sonuçlanma süreci de çok uzundu. Pratik şekilde insanların ulaşması lazım. Gidip de uğraşmadan ulaşılmalı. Her şey kayıtlı olan ekonomilerin önemini burada daha iyi anlıyoruz” dedi.
“DİJİTALLEŞMEYİ SLOGANLAŞMADAN ÇIKARIP ETKİN ŞEKİLDE KULLANMALIYIZ”
Dijitalleşmenin özellikle yerel esnaf üzerindeki etkisine dikkat çeken Kızıltan, “Dijitalleşme kulağa hoş geliyor. Tüketicinin çok daha hızlı şekilde ürün temin etmesi anlamına geliyor. Bu da tüketiciyi memnun ediyor. Ama asıl olan bence gidip fiziki olarak çarşı Pazar dolaşmanın zevki, dijital alışverişte yok. Pandeminin bitmesiyle insanların dışarı çıkma özlemi olacak ve fiziki alışveriş başlayacak. Ama online alışveriş de yadsınamaz bir öneme sahip oldu. Gençlerin büyük bölümü dijital dünyadan ayrılmayacak yine ama çarşı Pazar da pandemi bitiminde hareketlenecek. Dijitalleşmeyi sloganlaşmadan çıkarıp etkin şekilde kullanmalıyız. Yerel şirketlere destek vermek adına, diyelim ulusal firmaların kurduğu sitelerden online alışveriş yapıyoruz. Perakende sektöründeki arkadaşlarla görüşüp Mersin’e ait etkili bir portal kurabilir miyiz diye çalışmalarımız devam ediyor. İlk yapacağımız Diyelim ben uçak bileti alacağım hemen internetten ilgili kurumun sitesine girip oradan alıyorum. Artık Mersin’de her acentenin internet sitesi var. Girip onlardan alalım ya da telefon edelim isteyelim. Perakende sektörü ile bu konuda toplantı yaptık gelin dedim bir çalışma yapıyoruz kaç tane yerel firma var. Kendi şirketleriniz kalsın ayrı bir şirket kuralım satın alma ve dağıtım şirketi. Hepinizin ihtiyaçlarını belirleyelim, depomuzu kurup malları buraya getirelim daha uygun maliyetlerle ürünleri toplu alalım. Daha sonra hepiniz ürünlerinizi bu depodan tedarik edin. Zincir marketlerin kurduğu sistemi kendi içimizde kurmuş olacağız. Zincir marketler malı alırken kazanıyor. Yüklü alımlardan kazanıyor. Zihin olarak, felsefe olarak arkadaşları razı etmeye çalışıyoruz. Bazıları kendi içinde internetten alışveriş sistemini kurmuşlar ama asıl rekabet edebilmek için malı alırken ucuza temin etmeliyiz” şeklinde konuştu.
“MERSİN’DE BÜYÜK BİR İŞSİZLİK VAR”
Mersin’de çok daha önce sektörel sitelerin planlanması gerektiğinin altını çizen Kızıltan, değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Belediye seçimleri öncesi tüm adaylarla görüştük. Hepsine ayın şeyi söyledik. Şehirde sektörel ticaret ve sanayi sitelerinin planlanması lazım dedik. Bugün en önemli sorunlardan birisi nakliyeciler sitesi, mobilyacılar, mermerciler, inşaat malzemesi satıcıları site istiyor. Tüpçüler istiyor çünkü artık tüpçüler şehir içinden dışarı çıkarılmalı. Apartman altında büyük tehlike. Belediyelerin hepsinde bu taleplerimiz var. İmar planlarının hazırlanmasında bunları uygun yerlere dağıtmaya çalışıyorlar. Bunların planlanmadığı imar planları eksik olur. Şimdiye kadar Mersin’de imar planları hep konut olarak düşünülmüş. Konut alanı üretmek çok kolay. Ama sanayi, ticaret sitesi yapmak zor çünkü orada rant fazla değil. 10 kat binayı 15 kat yapınca rahat para kazanıyorsun ama diğerinde çarşı kurulacak, gelip burada çalışacaklar vs çok rant olmuyor. Bu nedenle geçmişte Mersin hep konut imarı olarak yapılmış. Konutu ne kadar çok yaparsan o kadar çok göç oluyor ve bu insanlara çalışacak yerler de sunmak lazım. En son Mezitli’de sanayi sitesi kuruluyor ve onunla ilgili de çok mücadele verildi. Sonuçta orası kararlaştırıldı ve Mezitli’de yeni bir sanayi sitesi yapılacak. Bugün Mersin’de büyük bir işsizlik var. Bana her gün onlarca talep geliyor. Özellikle okumuş, üniversite eğitimi görmüş gençler işsiz. Evlerinde oturuyorlar, ailelerinden aldıkları harçlıkla geçiniyorlar. İstihdamı artırmak için yeni iş alanları açmamız lazım. Her tarafı konutla doldurursak bunu yapamayız.”
“TARSUS OSB ÇOK ÜMİT VAAT EDİYOR”
Mersin’de Organize Sanayi Bölgeleri’nin (OSB)geliştiğinin altını çizen Kızıltan, “Tarsus OSB çok ümit vaat ediyor. Tarım Ürünleri İşleme OSB devam ediyor, MTOSB gelişiyor. Buralara artık ileri teknoloji üretim yapan yatırımcıları getirmeliyiz. Mersin’de arazi yapımız müsait değil, büyük arazilerimiz yok. Sanayi alanı üretmekte zorlanıyoruz. Mevcudu iyi değerlendirmeliyiz. Model fabrika daha çok eğitim ayağı. Teknolojiyi kullanarak yalın üretimi fabrikasına nasıl adapte edecek. Bir de inovasyon merkezi var yeni bir tasarımla ilgili yenilik çalışmaları yapılabilecek. Ona benzer bir merkez de bizim odamızın altında kuruluyor. KOBİ Danışma Merkezi, Endüstriyel Tasarım Merkezi ve Yatırımcı Merkezi. Mersin’e yatırım yapmak isteyen insanlara bilgi verip yönlendirecek bir de kente yatırımcı çekmek için çalışacak bir merkez kuruyoruz. Çukurova Bölgesel Havalimanı tüm bölgeye, Hatay’a, Gaziantep’e hinterlandımızdaki illere de büyük katkı sunacak. Çünkü bu bölgede uluslararası uçuşlar yok. İhaleyi alan firma da bizim Odalar Birliği camiasından arkadaşımız. Programa uyup zamanında bitirmeyi amaçlıyoruz diyorlar. Bitiş tarihine uyulacağına inanıyorum. Artık olmadı tekrar yapalım denileceğini zannetmiyorum. Adanalılar da artık bunu istediğini dile getirmeye başladı. Cumhurbaşkanı ile yaptığımız video konferansta Adana Borsa Başkanı da bu konuyu dile getirdi. İlk kez onların ağzından duydum. Demek artık onlar da kanıksamış. Bugüne kadar Mersin tek başına uğraştı. Yeni yıl yeni bir şey ve hep umut demektir. Yeni yılda umutlarınızın yeşermesini diliyorum. Tüm dünya, insanlık için daha sağlıklı, daha refah dolu bir yıl diliyorum. Herkesin ekonomisinin düzelmesini, bolluk, refah içinde bir yıl diliyorum” ifadelerini kullandı.