Türkiye’nin ilk nükleer santrali olma özelliğini taşıyan Akkuyu NGS’de bir taraftan inşaat süreci kesintisiz devam ederken, bir taraftan da santralde çalışacak Türk uzmanların eğitimi Rusya’da sürüyor. Eğitim programı çerçevesinde 600 Türk öğrenci Rusya’da üniversite eğitimi alarak santralde istihdam edilecek. 2011 yılında başlayan eğitim programında bugüne kadar 143 genç Türk uzman Rusya’daki üniversitelerden başarıyla mezun olarak Akkuyu Nükleer A.Ş. bünyesinde işe alındı ve Akkuyu NGS’de çalışmaya başladı. 16 Şubat’ta da 43 Türk öğrenci daha eğitimlerini başarıyla tamamladı ve diplomalarını aldı. Bu uzmanlar da önümüzdeki günlerde Akkuyu NGS’nin uzman kadrosuna dahil olacak.
“BU TEKNOLOJİYİ ÜLKEMİZE KAZANDIRMAK İSTİYORUZ”
Rusya’daki eğitim programının ilk mezunları ise 3 yıldır Akkuyu NGS inşaat sahasında, Türkiye’nin bu alandaki gelişimine katkı sunmak için çalışıyor. Bu alanda öncü ve rol model olan genç mühendislerin hedefinde, Türkiye’ye nükleer teknolojiyi kazandırmak ve ülkenin gelişimine katkı sunmak var. Akkuyu Nükleer A.Ş. bünyesinde santral inşaatında çalışan bu mühendislerden Nükleer Güvenlik Birimi Fiziksel Hesaplamalar Baş Uzmanı Abdullah Safa Duman ve Nükleer Malzeme Muhasebe ve Kontrol Baş Uzmanı Ebru Adıgüzel, Akkuyu serüvenlerinin öyküsünü anlattılar. Karadeniz Teknik Üniversitesinde Makine Mühendisliği 2. sınıfta okurken, 2011’de sınava Rusya Ulusal Nükleer Araştırmalar Üniversitesi (MEPhI) programında eğitim almaya hak kazanan Abdullah Safa Duman, 6,5 yıllık eğitimin ardından 2018’de Akkuyu NGS’de Nükleer Güvenlik Biriminde Fiziksel Hesaplamalar Baş Uzmanı olarak çalışmaya başladı. Duman, “Böyle bir program olduğunu öğrendikten sonra hiç beklemeden başvuru yaptım, çünkü bu sadece kişisel gelişim için değil, aynı zamanda ülkenin ve milletin daha iyi yerlere gelmesi ve gelişmesi için çok büyük bir fırsattı. Bu teknolojiyi ülkemize kazandırmak adına böyle bir tercih yaptık hepimiz” dedi.
“NÜKLEER ENERJİ, ÜLKEMİN GELİŞMESİ DEMEK”
Rusya’da çok iyi bir eğitim sürecinden geçtiklerini belirten Duman, “Gönderilen bütün öğrenciler başarılı bir şekilde eğitimlerini tamamladılar. Eğitim gerçekten çok kaliteliydi, hepimiz kaliteli elemanlar olarak iş başı yaptık. İş başı yaptıktan sonra da birlikte çalıştığımız Rus arkadaşlarımızla sürekli istişare yaparak bilgimizi artırıyoruz” diye konuştu. Nükleer enerjinin sadece elektrik üretmek anlamına gelmediğini, çok büyük bir teknoloji olduğunu vurgulayan Duman, “Sadece elektrik üretimi için değil, tıp, tarım, uzay alanlarında da nükleer enerji çok aktif bir şekilde kullanılıyor. Benim için nükleer enerji, diğer bir taraftan da ülkemin gelişmesi demek, çünkü nükleer enerjiden ibaret olmayan bir inşaat sahası var şu anda. Çok farklı alanların en son teknolojileri kullanılıyor. O yüzden ülkemizde sadece nükleer alan değil, birçok alan da gelişmiş olacak” ifadelerini kullandı.
“ÖNCÜ OLMANIN BİLİNCİYLE ÇALIŞIYORUZ”
Hedefinin, kendi alanında profesyonelleşmek ve nükleer alanında Türkiye’yi temsil etmek olduğunu söyleyen Duman, ülkede öncü ve rol model olmanın sorumluluğunun da farkında olduklarını kaydetti. Duman, “Bu eğitimi tercih ederken omuzlarımızdaki sorumluluğun bilincindeydik. Şu anda da bu sorumluluk bilinciyle çalışıyoruz. Biz artık bir taraftan iş yerinde bilgilerimize bilgi katarken, diğer taraftan edindiğimiz bilgileri bizden sonra mezun olup işe başlayan arkadaşlarımıza aktarmaya başladık. Sadece biz değil, bütün arkadaşlarımız sorumluluğumuzun farkındayız ve elimizden geleni fazlasıyla yapıyoruz” dedi.
“TÜRKİYE, NÜKLEER ENERJİDE GEÇ KALMIŞ BİR ÜLKE”
Ebru Adıgüzel ise Ankara Hacettepe Üniversitesinde nükleer enerji mühendisliği alanında eğitim görürken, 2011’de Rusya’daki eğitim programına katıldı ve mezun olduğu 2018’den bu yana Akkuyu Nükleer A.Ş. bünyesinde santral inşaatında Nükleer Malzeme Muhasebe ve Kontrol Baş Uzmanı olarak çalışıyor. Rusya’daki eğitimin bilinçli bir seçim olduğunu belirten Adıgüzel, “Türkiye’nin çok uzun süredir nükleer enerjiye ihtiyacı olan bir ülke olduğunun farkındayız. Gelişmekte olan ülkelerin en büyük ihtiyacı enerjidir. Türkiye geç kalmış bir ülkedir. Umarım bizler de öncüleri olarak bunun devamını getirebileceğiz” dedi.
“NÜKLEER SANTRALDE ÇALIŞMAYI HERKESE DE TAVSİYE EDERİM”
Bir nükleer santralin yapım aşamasında çalışmanın, bir nükleer mühendisi için en önemli şeylerden biri olduğuna dikkat çeken Adıgüzel, “Çünkü gözlerinizle her aşamasını tek tek görebiliyorsunuz. Bu bizim için en büyük artı. Ayrıca Rus şeflerimiz çok tecrübeli ve eğitimli insanlar ve bilgilerini bize veriyorlar, bir yandan çalışırken sürekli bizi sınava tabi tutuyorlar ve her gün yeni şeyler öğreniyoruz. Rus-Türk karışık çalışmamız da birbirimizi kültür açısından geliştirmemizi sağlıyor, çalışma ortamımızı eğlenceli bir duruma getiriyor. Çalışma ortamımdan çok memnunum. Nükleer santralde çalışmayı herkese de tavsiye ederim” diye konuştu.
“NÜKLEER ENERJİ, KESİNTİSİZ VE TEMİZ ENERJİ DEMEK”
“Nükleer enerji benim için kesintisiz, sürdürülebilir ve temiz enerji demek” diyen Adıgüzel, fosil yakıtlardan elde edilen enerjide havaya çok fazla karbondioksit salınımı verildiğine işaret etti. Bunun da iklim değişikliğine yol açtığını belirten Adıgüzel, şöyle devam etti: “Nükleer enerji, temiz enerji demek. Nükleer enerji sürdürülebilir demek. Güneş enerjisi veya rüzgar türbinleri de yenilenebilir temiz enerji türlerine örnek olarak söylenebilir fakat bunlar kesintisiz değildir; güneş veya rüzgar olduğu zamanlarda çalışır. Fakat hastaneler, evler, kentsel altyapılar, endüstri işletmeleri her zaman kesintisiz enerjiye ihtiyaç duyar. Evimizde bir saat elektrik kesildiğinde ne halde olduğumuzu düşünürsek nükleer enerjinin hayatımıza katacağı önemi en iyi şekilde anlarız.” Adıgüzel, ileride, bir üniversite nükleer enerji alanında tecrübelerini öğrencilere aktarmak ve doktorasını tamamladıktan sonra Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunda nükleer güvenlik departmanında çalışmak istediğini vurguladı.
“ÖNCÜ OLMAK GURUR VERİCİ”
Türkiye’nin ilk nükleer santralinde öncü ve rol model olarak çalışmanın sorumluluğunu taşıdıklarını dile getiren Adıgüzel, şunları söyledi: “Öncü olmak gerçekten gurur verici bizim için, çünkü Türkiye geç kalmış bir ülke. Bunun bizim için üzücü olduğunu düşünüyorum. Örneğin Mersin, Adana gibi illerde ocak, şubat aylarında kömür kullanımından dolayı etrafta her zaman sis görebilirsiniz. Biz Rusya’da okurken 2 sene Novovorenej santralinde staj yaptık. Orada gördüğümüz tarımın geliştiği, tertemiz bir şehirdi, insanlar korkusuzdu. Maalesef bizim insanımız bu konuda yanlış bilgilere sahip. İnsanlarımızdan, doğru kaynaklardan doğru bilgiler almalarını rica ediyorum. Umarım öncüleri olarak doğru bilgiyi biz sağlayacağız halkımıza.” (iha)