Necdet TAŞ
Yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddetten korunmasından sorumlu olduğunu kaydeden Günebakan Kadın Derneği, Mersin'de belediyelere çağrıda bulunarak, kadın sığınma evleri açma çağrısında bulundu. Dernek adına açıklama yapan Ceren İnan, "olarak 10 aydır ‘’Yasalar Uygulansın Kadın Danışma Merkezleri ve Kadın Sığınma Evleri açılsın’’ projesi yürütmekteyiz. Projemiz; Mersin Büyükşehir, Akdeniz, Mezitli, Toroslar ve Yenişehir Belediyelerini kapsamaktadır. Kadın danışma merkezleri ve kadın sığınma evlerinin açılmasını, açılmış ve açılacak olan merkezlerin Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadınların güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele de daha etkili olmasının yol ve yöntemlerinin açığa çıkarılmasını amaçlamıştır. Aynı zamanda Belediyeler ile STK’lar arasında iletişimin gelişmesi, sığınma evleri, danışma merkezleri ve bağlı hizmetlerinin geliştirilmesinde sürdürülebilir iş birliği hedeflenmiştir" ifadelerini kullandı.
"BELEDİYELER İNİSİYASİTİF ALMALI"
Kadının yaşam hakkı ve can güvenliğinin sağlanmasının hayati önemde ve birincil sorun olduğunu ifade eden İnan, "Sığınma evleri kadınların hayatta kalması için önemli bir araçtır ve nicelikleri yanı sıra nitelikleri de çok önemlidir. Çünkü sığınma evleri kadının şiddetten uzaklaşıp şiddetsiz bir hayat kurması için güçlenmesi gereken bir mola yeridir aynı zamanda Mersin’de Büyükşehir Belediyesi ve Tarsus Belediyesine ait birer sığınma evi ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı iki sığınma evi bulunmaktadır. Nüfusu 100 bini geçen 8 belediye bulunmasına rağmen sadece iki belediyenin sığınma evi bulunmaktadır. Yaklaşık yarısı kadın olan 2 milyon nüfuslu Mersin ili için sığınma evleri toplamda en az 135 yatak kapasiteli olmalıdır. Var olanlar ise toplamda 77 yatak kapasitelidir. Büyükşehir Belediyesinin iki Toroslar ve Mezitli Belediyelerinin birer danışma merkezi vardır. Mor Çatı araştırmaları, Türkiye’de ev içi fiziksel ve/veya cinsel erkek şiddetine maruz kalmış kadınların yüzde 89’unun hiçbir kuruma başvurmadığını söylüyor. Kadına yönelik şiddetin yaygınlığı düşünüldüğünde bu oran ya kadınların başvurabilecekleri kurumları bilmediklerini ya da bu kurumlara güvenmediklerini göstermesinin yanı sıra kolayca erişebilecekleri ve yargılanmadan dinlenebilecekleri kurumların azlığını da göstermektedir" diye konuştu.
"2014 YILINDAN BERİ ŞİDDET ARAŞTIRMASI YAPILMIYOR"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’na yaptığı sunumda 2014 yılından bu yana şiddet araştırması yapılmadığını ve kendisinin de artış nedenlerini merak ettiğini ifade ettiğine dikkat çeken İnan, "Kadına yönelik şiddet ile ilgili araştırmaları öncelikle yapması gereken kurumun bu alanda bir araştırma, veri toplama yapmadığını görüyoruz. Bu proje için kadına yönelik şiddetle ilgili Mersin’in analiz ve raporlama çalışması yaparken kurum ve kuruluşların cinsiyete dayalı veri çalışmasını ya hiç yapmadıklarını ya da çok yetersiz yaptıklarını gördük. O yüzden birçok veriye ulaşamadık, ilçelere göre bir şiddet haritası çıkaramadık. Kadına yönelik şiddet toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucudur, eşitsizlik ve şiddet karşılıklı olarak birbirini besliyor ve bu sorun toplumsal bir sorundur. Dünya Ekonomi Forumu 2019 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde Türkiye153 ülke arasında 130. sırada bulunuyor. Yerel yönetimler demokrasinin temel kurumlarındandır, Ülke düzeyinde sağlıklı bir demokrasiye erişmek için, yerellerde katılımcılık, eşitlik, haklara erişim önemsenmelidir. Ülke genelinde ve de yerel yönetim birimlerinin birçoğunda “eşitliği hedefleyen” çalışma birimleri bulunmamaktadır. Kadına yönelik hizmetler genellikle toplum hizmetleri veya aile hizmetleri içerisinde yer almaktadır. Bu durum kadınların güçlenmesi için gereken temel ihtiyaçlara ve eşitliğe yönelen hizmetlerden ziyade toplumun kadına yüklediği geleneksel sorumluluklara göre hizmet üretilmesine sebep olmaktadır. Herkese eşit yerel kamu hizmeti anlayışı sonuçta eşitlik sağlamamaktadır. Yerel hizmetlerin sunumunda kadınların gereksinimleri dikkate alınmalıdır. Bir başka gerçeğimiz ise şiddete uğrama olasılığı çok yüksek olan LGBTİ+ vatandaşları şiddetten koruyan hizmetlerin, destek alabilecekleri oluşumların hem merkezi hem de yerel yönetimler düzeyinde yok denecek kadar az olduğudur. Bunu sağlamak için her kesimin sorunları görülerek koruyucu önleyici hizmetlerin hayata geçirilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu.
"BELEDIYELER SORUN ÇÖZMEKLE YÜKÜMLÜ VE GÜÇLÜ KURUMLARDIR"
Mersin’de yaşayan kadınların can güvenliğiyle, şiddetten korunarak eşitliğe giden yolda hem STK'lar arasındaki hem de belediyeler ve STK’lar arasındaki iletişim ve iş birliğinin gelişmesini hedeflediklerini kaydeden İnan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Birbirini destekleyen yerden söz üretebilmenin isabetli ve etkili adımların atılmasına katkısı olacağına inanıyoruz. Biz STK’lar bu kentte şiddeti ve sorunları daha yakın yerden gören hatta içinde olan ve sorunları yaşayanlarız. Belediyeler ise sorun çözmekle yükümlü ve güçlü kurumlardır. Cinsiyet temelli şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması hiçbir kurumun tek başına çözebileceği bir sorun değildir. Kültürel dönüşümü de gerektiren bu sorun için tüm özel, resmî kurumlar ve sivil toplum örgütleri olarak iş birliği içinde çalışmak durumunda olduğumuz gerçeğiyle karşı karşıyayız. 28 Mayıs Cuma günü online olarak Büyükşehir, Akdeniz, Mezitli, Toroslar, Yenişehir Belediyeleri ilgili birim sorumluları, Mersin’de Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele alanında çalışan STK temsilcilerinin ve konuk belediyelerin katılımı ile bir çalıştay düzenleyeceğiz. Bu umutla yapmayı planladığımız çalıştayda; Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet ilişkisini koparmadan planlanan hizmetlerin, kadınların beklediği hizmetler ve yöntemlerle buluşmasının olanakları ve imkânlarını araştırmayı ve bu süreçte başta cinsiyet ayrımcılığı olmak üzere tüm ayrımcılıklardan arınmış, çoğulcu demokrasiyi ve uzlaşma kültürünü geliştiren, hemşerilik hukukuna ve ortak yaşam bilincine hizmet eden ufka daha çok yaklaşmayı diliyoruz. Aslında biz kadınlar şiddetin olmadığı, sığınaklara ihtiyacın kalmadığı bir dünya istiyoruz. Bunun yolu eşitlikçi bir dünya kurmaktan geçiyor."