Hüseyin KIRKGÖZ
Mersin Kadın Platformu, Azra Gülendam, Emine Gökkız, bitmeyen ırkçı saldırılar ve yok edilen doğa için sokaktaydı. Platform adına konuşan Ceren İnan, "Dün 5 gündür Antalya'da, 3 gündür de Kahramanmaraş'da kaybolmuş olan, Azra Gülendam ve Emine Gökkız'ın öldürüldüğü haberlerini aldık. Geçtiğimiz aylarda Deniz Poyraz, Kürt halkına ve aynı şekilde kadınlara yönelik nefret politikalarının bir sonucu olarak faşist katiller tarafından planlı bir şekilde katledildi. Hdp İzmir il binasının önüne çadır kuran polis, katillerin elini kolunu sallayarak binaya girip Deniz’in katledilmesine göz yumdu, katliamdan sonra katili, abicim diyerek karşıladılar, katili korumak için etten duvar oldular" ifadelerini kullandı.
"KURUMLAR BİRBİRİNİ KORUYOR"
Konya'nın Meram ilçesindeki kanlı saldırıya da değinen İnan, "Yine ırkçı ve faşist nefret politikaları sonucunda geçtiğimiz günlerde, Kürtlerin her fırsatta hedef gösterilmesiyle beraber, içlerinde 4 kadının da bulunduğu 7 kişilik Dedeoğlu ailesi faşistler tarafından katledildi, evleri ateşe verildi. Faillerin şikayete rağmen serbest bırakılmış olması bu katliamın göz göre göre geldiğinin kanıtıdır. Biz kadınlar nefret politikalarınıza da karşı dimdik ayakta duracak, nefrete karşı yaşamı ve barışı savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Biliyoruz ki bu ülkede adalet erkek adalet olmasaydı, Azra ve Emine için adalet onlar canice katledilmeden önce sağlanabilirdi. Azra'yı ve Emine'yi öldürenler, katiller ve işbirlikçileri, günlerdir arama çalışmalarını başlatmayan faillerin ellerini kollarını sallayarak gezmesine izin veren Emniyet ve arkasında bir gece yarısı çıkardığı kararnameleriyle duran, İstanbul Sözleşmesinden kadın cinayetleri bu ülkede azalmış diyen devlet, onun kurumları ve temsilcileridir. Azra'nın faili Mustafa Murat Ayhan sahip olduğu ve içinde bulunduğu kurum ve kuruluşların arkasına saklanamayacak; Uluslararası gayrimenkul şirketi olan Re/Max Antalya şubesinin dönem başkanlığını yapan fail ne sahip olduğu sermayenin arkasına sığınabilir ne de erkek aklın arkasına. Re/Max'in, failin bilgilerini olaydan sonra hemen silerek fail ile bağı olmadığı çabasına girmesinin de kendi adını kurtarma çabası içinde olmasının da erkek aklın, ürünü olduğunu biliyoruz. Erkek egemen kurumlarınızın birbirini kollama hali patriyarkal-kapitalist çıkarlarınızla malul iken çalışanınızın bilgilerine ulaşılmaması, erkek egemen zihniyete nasıl da sahip çıktığınızın kanıtıdır. Katil Mustafa Murat Ayhan'ın ilk ifadesinden sonra salıverilmesi Re/Max dahil birçok kurumun yönetimde olmasından kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.
"DAVA SALONLARINI DA TERK ETMEYECEĞIZ"
Yargı süreci içinde ki tüm yetkili kurumlara ve kişilere seslen İnan, "Fail Mustafa Murat Ayhan’ın derhal tutuklanması ve tutuklu yargılanması sokakta, evde, iş yerlerinde varolan tüm kadınların yaşam hakları ve can güvenliği için zorunlu bir gerekliliktir. Erkek egemen yapının temsilcileri olan bu kurum ve kuruluşlara da buradan sesleniyoruz. Tırnağına dokunduğunuz her kadının hesabını soracağız. Korkun, buradayız, gitmiyoruz. Erkek kurumlarınızı yıkacak, faillerin bilgilerini silerek ya da sessiz kalarak kadınları silemeyeceğinizi tüm cüretimiz ve isyanımızla öğreteceğiz. Faili ve işbirlikçileri yargılanacak olan Azra'nın davasının takipçisi olacağız. Bizler üç beş rakamdan ibaret değiliz. Canlı kanlı, dirençli ve umutluyuz. Korkun geri geleceğiz. Bizden çaldığınız her şeyi geri alacak kız kardeşlerimizin hesabını soracağız. 2 Ağustos Pazartesi günü öldürüldüğü haberi gelen Emine Gökkız'ın failleri ellerini kollarını sallayarak sokaklarımızda, otobüslerimizde, evlerimizin önünde, yürüyüş için çıktığımız ormanlık alanlarımızda geziyor. İktidarın propaganda aracı olan yandaş medya ve sermaye kaynağı devlet Emine Gökkız'ın cinayetini intihar adı altında gizlemeye ve yok etmeye çalışıyor. Emine’yi katledilmeden önce bulması gereken yetkililer o gün görevini yapmazken, İktidar Emine katledildikten sonra yandaş medya eliyle bir intihar senaryosunu yaygınlaştırmakta gecikmedi. Emine Gökkız’ın katilleri şüpheli bir kadın ölümü ortaya çıkar çıkmaz intihar senaryosu yazıp soruşturma yürütmeyenler, faillere cezasızlıkla cesaret verenlerdir. Bu aklı ve söylemi üretenlerin de aynı erkek aklın savunucuları ve temsilcileri olduğunu ve de kimden güç alarak bu söylemleri ürettiğini biliyoruz, bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz. Emine Gökkız'ın failleri bulunana kadar, gerçek adalet sağlanana kadar buradayız. Emine Gökkız'ın faillerine yargı önünde gereken ceza verilene kadar sokakları da dava salonlarını da terk etmeyeceğiz" dedi.
"HİÇBİR KADININ ÖLDÜRÜLMESİ TESADÜF DEĞİLDİR"
Hiçbir kadının öldürülmesinin tesadüf olmadığının altını çizen İnan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Sistematik olarak gerçekleştirilmiş ve planlanmış bu cinayetin derhal aydınlatılmasını talep ediyoruz. Aydınlatılması için gereken çalışmaların hepsinin ve içinde olan tüm kurum ve kuruluşların Emine Gökkız’ın davasına intihar etmesi üzerinden değil kadın düşmanlığı üzerinden gerçekleştirilen “kadın cinayeti” davası olarak soruşturulmasının acil bir zorunluluk olduğunu buradan tekrar söylüyoruz. Bugün buradan; Devletin keyfi uygulamalarının dışına çıkarak kadınların, çocukların ve LGBTİ+ korunması İçin bütünlüklü bir politika olan İstanbul Sözleşmesinin ve içinde yer alan maddelerin yargı sürecindeki yetkili savcılarca kabul görerek uygulanmasını, alınacak kararların İstanbul Sözleşmesi maddelerinde yer alan suç unsuru sayılan maddelerce alınmasını, Azra’nın ve Emine’nin cinayetinin bütün detaylarıyla aydınlatılarak katillerin en ağır ceza istemiyle yargılanmasının yargı sürecinde acil uygulanması gerektiğini bir kez daha söylüyoruz. İtaat eden, susan, cezasızlık politikalarınızla her gün sindirmeye çalıştığınız ürkek kadınlar olmayı hiçbir zaman kabul etmedik, etmeyeceğiz. Sokaklarımızda yeniden özgürce yürüyecek, katlettiğiniz ormanlarımızı yeşertecek ve özgürce koşacağız. Korkuyu ve bitmeyen şiddetinizi isyanımızla yeneceğiz. Kadınları yok sayıp kendi erkek iktidarlarını kurmaya çalıştıkça kadınların duvarına çarptığınızı 1 Temmuz’da yaşadık ve yaşattık. Direncimizi kırmaya çalıştığınızda birçok kez yaşadık gördük. Direncimizi ve umudumuzu, isyanımızı ve öfkemizi katlettiğiniz, yok saydığınız, nefes almasından bile nefret ettiğiniz kadınlardan, barikatlarda, dava salonlarında, sokakta, evde, omuz omuza yan yana durduğumuz kadınlardan, birbirimizden ve örgütlü mücadelemizden alıyoruz. Erkek aklınız, erkek devletiniz, erkek adaletiniz ile dil, din, sınıf fark etmeksizin yaşamdan kopardığınız, kirpiğine dokunduğunuz her kadın için hesap soracağız. Azra ve Emine’nin failleri gerçek adalet ile yargılana kadar susmuyoruz, korkmuyoruz Azra ve Gülendam’ın hesabını soruyoruz."