Necdet TAŞ
Türk Tabipleri Birliği’nin “Emek Bizim Söz Bizim” çağrısıyla sağlık çalışanları greve gitti. Türkiye genelinde yapılan ve Mersin’den de destek verilen eylem; Tabip Odası, Mersin Diş Hekimleri Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Genel Sağlık İş, Birlik Dayanışma Sendikası ve Aile Hekimleri Derneği desteğiyle hayata geçirildi. İlk olarak sabah Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde basın açıklaması yapan sağlık emekçileri, saat 11:00’de ise Toros Devlet Hastanesi'nde toplandı. Yağmura rağmen buradan Özgür Çocuk Parkı'na yürümek isteyen gruba izin verilmedi. Ancak sağlıkçılar Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelerek burada bir basın açıklaması yaptılar. Sağlık emekçilerinin destek verdiği basın açıklamasında “Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz!” denildi.
“BEYAZ GREVDEYİZ”
Sağlık çalışanları adına açıklama yapan Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, ekonomik ve özlük hakları, halkın sağlık hakkı için g(ö)reve çıkıldığını ifade ederek, “Ekim 2021 tarihinden bu yana başlattığımız eylemlilik sürecimizin sonucunda bugün ülkenin dört bir yanında beyaz g(ö)revdeyiz. Sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi sizlerle paylaşmak, sesimizin duyulmasını sağlamak için buradayız. Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak tüm sağlık örgütleri ile ortak bir beyaz g(ö)rev yapacağız. Biz sağlık emek ve meslek örgütleri olarak yıllardır sorunlarımızı anlatmaya ve çözüm yolu bulmaya çalışıyoruz, ancak bugüne değin taleplerimiz dikkate alınmadı. Sağlık Bakanı’ndan 463 gün önce istediğimiz randevuya ne yazık ki hâlâ yanıt verilmiş değil. Bu nedenle sesimizin duyulması için bugün alanlardayız ve sesimiz yine duyulmazsa daha uzun süreli g(ö)rev’lere hazırız. Sağlıkta dönüşüm adı altında sağlığın alınıp satılan bir meta, hastaneleri işletme, hastaları müşteri, doktorları tüccar ve sağlık çalışanlarını köle olarak görülüyor. Program ile hekimler ve tüm sağlık emekçilerinin emeği ucuzlatılıyor. Çalışma koşulları kötüleşiyor. Halkın sağlık hakkı elinden alınıyor. Gelinen aşamada sağlık sistemi işlemez hale gelmiştir. Sağlık alanında şiddet her geçen gün artmaktadır. Güvenli işyerleri ve etkili bir şiddet yasası ise Sağlık Bakanlığının gündeminde dahi değildir. Bir diğer olumsuzluk ise kışkırtılmış sağlık talebi ile artan iş yüküdür. Hekimler ve sağlık çalışanları yetersiz istihdamın ve kışkırtılmış sağlık talebinin karşısında tükenmekte, angarya ile çalışmaya zorlanmaktadır. Bu yoğun emeğin karşılığında ise insanca yaşanabilecek temel ücret yerine oyalama tasarılar, ek ödeme yalanları ile geçiştirilmektedirler. Performans ve puan hesapları ile sağlık çalışanları birbirine düşman edilmekte, ekip ruhu ortadan kalkmaktadır. Tıp eğitiminin niteliksiz hale gelmiş, yetersiz öğretim kadrosu ile açılan 150’ye yakın tıp fakültesinde ve 100’ü aşkın diş hekimliği fakültesinde: hem öğrenciler hem de uzmanlık eğitimi alan asistan hekimler yetersiz ve güç koşullarda iyi hekim olma kaygısı içerisinde bırakılmışlardır. Asistan hekimler ve tıp öğrencileri bu koşullarda hızla ülke dışında çalışma ve yaşama olanaklarını aramaya başlamışlardır” şeklinde konuştu.
“ŞİDDETSİZ BİR ORTAM İSTİYORUZ”
“Sağlığın ticarileşmesinin sürdürülemez olduğunu bir kere daha ifade ediyoruz. Sorunlarımızın sağlık sisteminden kaynaklı olduğu ortadır. Bu nedenle birlikte dönüştürme gücü olan biz sağlık emek meslek örgütleri mücadeleye kararlıdır ve bugün beyaz g(ö)revdeyiz. Beyaz g(ö)revimizin taleplerini sizlerle paylaşmak istiyoruz” ifadelerini kullanan Antmen, açıklamasını şöyle sürdürdü: “İlk olarak hekimlerin ve diş hekimlerin gelirlerinde düzenleme içeren, ama onlar arasında dahi eşitsizlik yaratan seyyanen zamla ilgili tasarının geri çekilmesine, ocak ayında görüşüleceği söylenmesine rağmen unutturulmaya çalışılmasına itiraz ediyoruz. Tasarı kapsayıcılığı arttırılarak, özellikle SSK’lı ve BağKur’lu çalışanları ve emekliler eklenerek derhal Meclis’e getirilmelidir. Çalışmakta olan pratisyen ve asistan hekimlerin temel ücretleri yoksulluk sınırının en az iki katı, uzman hekimlerin ise üç katı olmalıdır. Emekliliğimize de yansıyacak insanca yaşayabileceğimiz temel bir ücreti sağlayacak şekilde ekonomik ve özlük haklarımız için yeni bir düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin önerdiği diğer sağlık emek-meslek örgütlerinin desteklediği etkili ve caydırıcı yeni bir ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ çıkarılmalıdır. Covid-19 illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı kabul edilmelidir. Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılmalıdır. 2021 yılında yürürlüğe giren Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği iptal edilerek, ilgili meslek örgütleri ile birlikte, ASM’lerde çalışmayı kolaylaştıracak demokratik bir yönetmelik yayınlanmalıdır Pandemi süresince çalıştığımız her yıl için tüm sağlık çalışanlarına 120 gün fiili hizmet süresi zammı verilmeli, hekimlerin ek göstergesi 7.200, diğer sağlık çalışanlarının 3.600 olacak şekilde düzenlenmelidir. Taleplerimiz yerine getirilmediği takdirde, tüm meslek örgütleri ve sendikalar olarak haklarımızı alana kadar daha güçlü eylem ve etkinliklere hazır olduğumuzu, hizmet üretiminden gelen gücümüzü kullanmaya kararlı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.”