Neşet TORUN
Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Şubat Ayı 1. Birleşimi Başkan Vahap Seçer başkanlığında yapıldı. Toplantıya Başkan Seçer’in yaşadığı sitedeki kaçak su iddiaları damga vurdu. Konuyu gündeme getiren AK Partili Meclis Üyesi Mevlüt Ekmekçi, Başkan Seçer’den iddialarla ilgili yanıt vermesini ve olaya açıklık getirmesini istedi. AK Partili Ekmekçi’nin sorusunun ardından haberi yapan Yeni Akit Gazetesine sert sözlerle yüklenen Başkan Seçer, “Her siyasetçiye alçakça saldırılar olabilir. Bu da onlardan biri. 98 Model siteye ben 2009 yılında taşındım. O süreden bu yana ne yönetiminde ne de denetim kurulunda yer aldım. Şimdi buradaki havuda ve bahçe sulamasında kullanılan su kaçak mı değil mi, buradan cevap vereyim. Sitelerin artezyenlerinin kayıtlı olup, olmadığı bizim dönemimizde tespit edilmeye başlandı. Şimdi oturduğum sitede 2 adet saat var bununla ilgili ama yönetimin ihmalinden ötürü 2 bin 773 TL ceza kesildi. Bunu da 34 daire olarak ödeyeceğiz. Kaçak su yok ancak site yönetimin ihmalinden dolayı 2 bin 773 TL ceza kesildi. Haberde bahsedildiği gibi tutanağı tutan 2 kişiden biri halen çalışıyor. İşten çıkartılan kişinin eşi de halen MESKİ’de çalışıyor” dedi.
“SÖZÜMÜZÜ TUTAMADIK”
Toplantıda AK Partili Meclis Üyesi Zafer Özturan, parkomat uygulamasının kaldırılmasıyla birlikte park sorunun ortaya çıktığını söyleyerek, “Gönül isterdi ki parkomat uygulaması devam edilsin, otopark sorunu çözülsün ve otopark sorunu çözüldükten sonra parkomat uygulaması kaldırılsın ama devam edilmemesi yönünde bir karar alındı. Bu karar şehirde gerçekten de bir sıkıntıya sebebiyet verdi. Vatandaşlar, esnaflar bu konuda mağdur olduklarını dile getiriyorlar” dedi. Özturan’ın parkomatın kaldırılmasıyla birlikte doğan sorunların oryaya çıktığı söylemlerine cevap veren Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Biz Şubat ayında katlı otoparkı bitireceğimizin sözünü verdik. Buradan müteahhide de sesleniyorum; Lütfen artık sende bizim iyi niyetimizi zorlama. Şu anda yasal haklar kullanılıyor vesaire. Müteahhit yüzünden vatandaşla karşı karşıya geliyoruz. Allah aşkına şu katlı otoparkı artık bitir. Nasıl ve ne isteniyorsa yardımcı olduk ve sen hala bizi bölge esnafıyla sıkıntıya sokmaktasın. Biz daha önce dedik ki parkomatı kaldırıyoruz, katlı otopark getirilecek diye. Parkomatın kaldırılmasının sebeplerinden bir tanesi de oradaki uygulamaların olumsuzluklarından biz bahsettik. Durum budur. Emniyet trafik birimleriyle gerekli çalışmaların yapıldığını ve orada ‘park yasak’ levhalarının yer alacağının bilgisi de bana daire başkanlığımdan geldi” ifadelerini kullandı. Parkla ilgili bir sorunun daha olduğunu dile getiren Seçer, “Kent genelinde park yasağı sorun. Yasalar bu yetkiyi trafik kanununda, emniyete bağlı trafik şubeye vermiş ve bu konuda da daha duyarlı olmamız gerekiyor uygulamalarda. Tabir caizse işin üzerine gidip, göz açtırmamak gerekiyor. Bir başına zaten bizim de ceza yazma şansımız yok. Yoksa daha farklı uygulamalar yapılabilir. Çünkü esnaf şikayetçi, yay şikayetçi. Kaldırım üzerine parklar var ve bunlar bizim zeminlere de zarar veriyor. Daha sıkı uygulama yapmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN EN UCUZ EKMEĞİNİ ÜRETİYORUZ”
Halk Ekmek büfelerinin önünde oluşan uzun ekmek kuyruklara da değinen Başkan Seçer, “Biz arzu etmeyiz ekmek kulübelerin önünde kuyruklar olmasını. Bu hayat pahalılığının suçudur, ben belediye olarak doğalgaz, elektrik, un fiyatları arşa varmışken bütün bu olumsuzluklar içinde hayat pahalılığının tavan yaptığı bir dönemde sosyal belediyecilik anlayışı gereği vatandaşlara hizmet götürmeye amacı içindeyim. 70 bin kapasiteyi bir arıza olmadığı sürece tam kapasite kullanıyoruz. Malzeme bitti, unum bitti böyle bir gerekçemiz yok. Bunu da not alabilirsiniz hiçbir gün, un bitti gibi nedenlerle o fabrika üretime ara vermeyecek. Vermiyor da zaten. Biz yönetime geldiğimiz 3 yıl önce 75 kuruştu bu şehirde ekmek fiyatları. Şimdi 1 TL. Türkiye’nin en ucuz ekmeği. Bu adar düşük fiyatlarla ne kadar götürebiliriz? Mersin’de 2,5 TL emek. Fırıncılar da sıkıntılar yaşadıklarını ifade ediyorlar Türkiye’nin her yerinde. Şu şekilde bir beyan doğru değil, Mersin’in yıllık 1 milyon ekmek ihtiyacı var günlük olarak, bunun içerisinde üretim 70 bin yani yüzde 7. Ben bu üretimle ne piyasa regule edebilirim piyasayı ucuzlatabilirim böyle bir gerçek yok. Bunu da yapma şansımız yok akıl var mantık var. Fırıncı da ekmek yiyecek para kazanacak. Burada bir ayrım yapın. Belediyenin ekmek büfeleri maddi durumu iyi olan mahallelerde bile hizmet veriyor. Biz bu 70 bin ekmeği gelir durumu iyi aileler için üretmiyoruz. Bunu vatandaşlarımızın anlayışla karşılaması gerekiyor. Her yere ekmek kulübesi isteniyor. Mahalle ismi vermiyorum ama ekonomik durumu iyi mahallelere ekmek kulübeleri konulmuş. Elimden gelse bunları kaldıracağım ama kaldıramıyorum da. Bu sefer ‘burada ekmek kulübesi vardı neden kaldırdın’ denilecek. Daha önce bir muhtar veya bir aracı oraya o kulübeyi koydurmuş. Gerçekten sosyo-ekonomik durumu daha düşük yerlerde semtlerde yok. Yeni birkaç yere koyduruyorum. Bizim şu anda 42 adet satış noktamız var. Günde 3 servis yapılıyor. Dağıtımda 7 araç ve 7 şoför bunların dağıtımını yapıyor. Sabah 6, öğlen 11.30, öğleden sonra da 14’de servisleri yapılıyor. Bir kişiye üç taneden fazla veremiyoruz çünkü lokantacılar bunu istismar ediyor” şeklinde konuştu.
EKMEK BÜFELERİNDE POZİTİF AYRIMCILIK
Seçer, ekmek büfelerinde görev yapan çalışanların hepsinin kadın olduğunu belirterek, “Bu kadınlar kendi hesaplarına bunu yapıyorlar bizim maaşlı çalışanlarımız değil. Onlara biz belli bir kar vermişiz, farklı destekler de sunuyoruz farklı kooperatif ürünleri gibi, Girit ekmeği açık ekmek gibi ürünlerin satışları da yasal çerçevede yapılıyor. Zaten bunlar maliyeye kayıtlı kulübeler. Biz bu hizmetleri bu şekilde yürütüyoruz yaptığımız bundan ibarettir. Toroslar bölgesinde yeni imar çalışmalarında yeni ekmek fabrikası yeri üretmeye çalışıyoruz belediye hizmetler alanları içerisinde. Oraya yen bir halk ekmek fabrikası yapmak istiyoruz daha teknolojik daha modern. Standart dışı üretimler de yapabiliriz onlardan hiç değilse para kazanılabilir çavdarlı, tam buğdaylı ekmekler yapabiliriz. Glütensiz ekmek üretelim. Biliyorsunuz çölyak hastaları çok mustarip. Ben İstanbul belediyesinden bedel ödeyerek glütensiz ekmekleri alıyorum bedelsiz olarak çölyak hastalarına dağıtıyorum. Benim üretimim olmadığı halde sosyal belediyecilik anlayışı içinde bunları yapma gayreti içinde olan bir belediye başkanıyım. Ekonomik neden, hayat pahalılığı sonucu benim ortaya koyduğum bir mesele değil bu olay. Bu meselenin üstesinden nasıl gelinir bunun çabası içindeyim” dedi.