Necdet TAŞ
Sağlık meslek örgütlerinin özlük ve ekonomik sorunlarının çözümü için başlatılan eylem takvimi grevlerle devam ediyor. Mersin’de bir araya gelen sağlık meslek örgütleri, “Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz” diyerek, 14-16 Mart’ta da iş bırakacaklarını açıkladılar
Türk Tabipleri Birliği (TTB), sağlık çalışanlarının özlük ve ekonomik sorunlarının çözümü ile halkın sağlık hakkı için taleplerini yükseltmek amacıyla 11 Ekim 2021 günü çevrimiçi bir basın toplantısı ile eylem takvimini açıklamıştı. O günden buyana farklı tarihlerde iş bırakma eylemleri yapan tabipler, “Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz” diyerek, büyük g(ö)reve hazır olduklarını kamuoyuna duyurdular.
“EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ”
Mersin’de sağlık meslek örgütleri Mersin Tabip Odası’nda yaptıkları ortak basın açıklaması ile 2 gün greve gitme kararını kamuoyuyla paylaştı. Meslek örgütleri adına açıklama yapan Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Antmen, “Covid-19 pandemisi döneminde yönetme yetkisine sahip olanların yapamadıklarından kaynaklanan önlenebilir ölümler yaşanırken, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özverili çalışmaları sonucunda pandeminin daha da yıkıcı olmasının önüne geçildi. Pandemi herkese hekimlerin ve sağlık çalışanlarının ne kadar yaşamsal ve önemli bir iş yaptıklarını gösterdi. Bizler böylesi önemli bir alanda, nitelikli hizmet üretmeye çabalarken, pandemi ile birlikte ekonomik krizin derinleşmesi, çalışma koşullarımızda yaşadığımız zorlukları artırmış, ekonomik haklarımız giderek gerilemiştir. İşlemeyen ve sağlıksızlık üreten sağlık sisteminin tüm yükünü bizler çekiyor ve emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürükleniyoruz. Ancak yaşadıklarımızın kader olmadığını biliyoruz. Mersin Sağlık Örgütleri olarak uzun süredir sağlık alanında yaşanan, bizi umutsuzluğa sürükleyen bu karanlık tabloya karşı haklarımız için, daha iyi bir sağlık ortamı için mücadele ediyoruz. Beyaz Yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz Görev, Beyaz Nöbetlerle bizi yok sayanlara, kulaklarını tıkayanlara karşı taleplerimizi dile getirdik. Bir kez daha, başta TBMM olmak üzere etkili, yetkili olan herkese sesleniyoruz; emeğimizin karşılığını alamadığımız, tüketen çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı” dedi.
“HEKİMLER YURTDIŞINA GİDİYOR”
Emekleri, hakları için, acil taleplerine yönelik adım atılmaz ise 14-15 Mart Pazartesi ve Salı günleri tüm Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında büyük g(ö)revde olacaklarını duyuran Antmen, “16 Mart’ta sağlık örgütlerimizin hem haklı hem meşru olarak yapacakları g(ö)rev etkinliğini de tüm güçlerimiz ile destekleyeceğiz. Büyük g(ö)rev eylemimiz haklı meşru ve yasaldır. Sağlık Bakanlığı’nın görev eylemleri hakkında 81 ile gönderdiği yazı ise baştan sona talihsiz bir içeriğe sahiptir. Özellikle pandemi döneminde önlenebilir ölümlere ve 550 sağlık çalışanının ölmesine neden olanlar bizlere sağlık hakkının gerekliliklerinden bahsedemez. 2021 yılında bin 805, sadece 2022 Ocak ayında 197 hekimin yurt dışına gitmesine neden olanlar bize yasaları, Anayasayı öğretemez. Görev eylemlerimiz daha sağlıklı bir toplum, halk sağlığının öncelendiği sağlık politikaları içindir. Tek bir meslektaşımız hakkında dahi işlem başlatılmasına göz yummayacağımızın bilinmesini isteriz. Eylemimizin haklılığı da meşruluğu da yasallığı da açıktır. Tıpkı 15 Aralık ve 8 Şubat’ta olduğu gibi G(ö)REV’imizi en güçlü şekliyle gerçekleştireceğiz. Acil taleplerimiz; TTB’nin önerdiği Sağlıkta Şiddet Yasası acilen yasalaşmalı; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” düzenlemelerinin uygulandığı sınırların üzerine çıkarılmalıdır. Kamu hastanelerinde göreve yeni başlayan pratisyen ve asistan hekimler için temel ücret (maaş+sabit ek ödeme) yoksulluk sınırının en az iki katı, uzman hekimler için yoksulluk sınırının en az iki buçuk katı olmalı; sabit ek ödemeler genel bütçeden karşılanmalıdır. Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri “prim ödeme tavanı” üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki buçuk katı olmalıdır. Aile hekimi maaşları en az yoksulluk sınırının iki katına yükseltilmeli; tüm ASM binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalı, bütün giderleri Sağlık Bakanlığı’nca karşılanmalı; Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir. OSGB'lerde çalışan işyeri hekimlerinin ücretleri Türk Tabipleri Birliği’nin belirlediği asgari ücret üzerinden ödenmelidir.”
“OYALAMA DEĞİL, HAKKIMIZ OLANI İSTİYORUZ”
Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-KUR farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşlarının 25 yılda emeklilik baz alınarak pratisyen hekimler için asgari 15 bin TL, uzman hekimler için asgari 18 bin TL'ye çıkarılması gerektiğini ifade eden Antmen, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere nöbet ücreti kesilmeden nöbet ertesi izin hakkı tanınmalı, intern hekim ücretleri en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Covid-19 illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı, pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalı, hekimler için ek gösterge 7 bin 200, diğer sağlık çalışanları için 3 bin 600 olmalıdır. Sağlık sistemi ve kurumsal sorunlar kaynaklı malpraktis davaları ile hekimleri ödeyemeyecekleri tazminatlara mahkûm eden uygulamaların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir. 14 Mart Tıp Bayramı’na doğru giderken taleplerimizin acilen karşılanmasını istiyoruz. Oyalama değil, hakkımız olanı istiyoruz. Yaşama adanmış bir mesleğin mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı ‘sağlıklı bir gelecek ellerimizde, emek bizim söz bizim’ diyerek mücadelemize devam edeceğiz. Herkesi bu mücadele de yanımızda olmaya çağırıyoruz.”