Konut üretim maliyetlerinde yaşanan artışın piyasada olduğundan fazla gösterilerek fırsata dönüştürüldüğünü savunan Alaca, “Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemiden dolayı konut arzında yaşanan daralmalar, pandeminin hızla büyümesinden kaynaklı olarak etkisini artırmaya devam etti. Konut arzında yaşanan daralmaların akabinde ortaya ciddi bir talep artışı çıktı. Bu talep artışı neticesinde fiyatlarda yükseliş meydana geldi. Küresel çapta dünyada ve ülkemizde yine pandeminin etkisi ve yüksek enflasyon ile birlikte emtia fiyatları da ciddi oranda yükseldi. Bu durum, döviz kurunun da artması ile ülkemizi daha da olumsuz yönde etkiledi" dedi.
MALİYETLER ARTTI
Durum böyle iken konut üretiminin de hız kazandığını kaydeden Alaca, "Konut üretiminde artış yaşanması ile birlikte ikinci el konut fiyatları da yükseldi. Fakat burada şöyle bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum; maliyetlerdeki yükselişler olması gerektiği gibi konut fiyatlarındaki artışa lanse edilmedi. Maliyetlerin örneğin yüzde 100 artışı söz konusu iken bu maliyet artışı tüketiciye yüzde 200 olarak yansıtılarak afaki bir fiyat artışına sebebiyet verdi. Bunları da sadece yeni yapılan konutlara değil, ellerinde hazır bitirilmiş konutlara da yansıttılar. Aslında daha düşük maliyetlere üretilen konutlar, ederinden daha yüksek fiyatlara satıldı. Bu noktada pandemi ve yüksek enflasyon çıkmazını fırsat bilen üreticiler kendilerine bir fırsat alanı oluşturmaktan geri durmadı" diye konuştu. Sıfır konutlarda durum böyle olunca ikinci el konut sahiplerinin de bu trende uyup, konut fiyatlarını çok daha artırma eğilimine girdiklerini dile getiren Alaca, "Bunu da hem kendi alım güçlerini koruyabilmek hem de zarara uğramamak adına yapmaya çalıştılar. Fakat bu başka bir problemin ortaya çıkmasına neden oldu. 2 ila 3 kat artan konut fiyatları haliyle kira fiyatlarının artmasına da sebebiyet verdi. Ortalama 500 bin TL olan bir konutun fiyatı, 2 milyon TL olunca ev sahibi kirayı çok düşük bulup fiyat artışına giderek yeniden düzenlemek istedi. Bu nedenle de fahiş kira bedelleri karşımıza çıkmaya başladı. Bu problem, standart bir konuttan ultra lüks bir konuta, iş yerinden arsaya kadar hepsinde baş gösterdi” ifadelerini kullandı.
NE OLACAK?
İvedi bir şekilde artan konut üretimi ile birlikte arz-talep dengesinin orta ve uzun vadede dengelenebileceğini belirten Alaca, “Şu anda çok ciddi anlamda her lokasyonda konut inşaatları başladı. Konut yapımının hızlanması ile birlikte arz-talep dengesi orta ve uzun vadede tekrar dengelenecektir. Ayrıca tüm dünyada ve ülkemizde emtia fiyatlarının düşmesi ile birlikte girdi maliyetleri daha da düşecektir. Maliyetler düştükçe yeni fiyatlandırmalarla beraber özellikle daha düşük maliyetlerde olan, yani daha önce çok daha ucuza alınıp sıfır ürünlerle beraber fahiş yükselen ikinci el konutlar çok daha hızlı, şimdilerde yüksek maliyetlerle üretilen ilerde ikinci el olacak olan ürünler biraz daha yavaş düşecek ve ortalama ederini bulacaktır” dedi. Türkiye’nin bu durumu ancak dayanışma ile atlatabileceğini dile getiren Alaca, “Bütün bu dengeler göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun da ülkemizin ve ekonomimizin atlatabileceği bir durum olduğu unutulmamalı ve ancak dayanışma ile bu günleri geride bırakacağımızı aklımızın bir köşesinde bulundurmalıyız” şeklinde konuştu.