Haber Merkezi
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Uzman Diyetisyen Şule Yıldırım Akıcı, son zamanlarda toplumsal anlamda çok önemli bir konu haline gelen "Gençlerin Beslenme Alışkanlıkları" konusunda değerlendirmelerde bulundu. Gençlerin iyi beslenmesinin önemine değinen Akıcı, “Çünkü gençlik dönemi; fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden hızlı bir büyüme-gelişme-olgunlaşma sürecidir. Bu dönemde kazanılan doğru ve yanlış alışkanlıklar bireyin yaşam boyu sağlığını etkileyebilir. Hızlı büyüme-gelişme besin gereksinimini arttırır. Gereksinimin karşılanmasında çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Ve bu sorunlar sağlıklarını etkileyebiliyor. Bunun dışında bu dönemlerinde gençlerimiz yanlış alışkanlıklar da edinebiliyor. Bu yanlış alışkanlıklar hayatları boyunca sağlıklarını ve yaşam kalitelerini etkileyebiliyor. Bu sorunlar ancak gencin beslenmesinde olumlu alışkanlıklar kazandırılmasıyla aşılabilir. Aynı zamanda bunu davranışlarına çevirmeleri gerekir. Bu konuda aileye, okula ve toplumun diğer kurumlarına belirli ödevler düşmektedir” ifadelerini kullandı.
“OKUL KANTİNLERİ SIK DENETLENMELİ”
Bu çağda görülen beslenme sorunlarına da değinen Akıcı, “Toplumumuzda ailesinin yanında yaşayan gençlerle birlikte ailesinden uzak kalan gençler de var. Yanlış beslenme alışkınlıkları edinilebiliyor. Bunlara örnekler verecek olursak; kahvaltıyı atlamak ve yetersiz almak; okulda uzun süre kalan gençlerin aç kalması; yetersiz beslenmesi; öğün atlaması; evde de yeterli beslenmeye ulaşamaması; düzenli beslenme alışkanlığı kazanamamış olması; fiziksel aktivitesinin çok az veya fazla olması; sporcu gençlerin sağlık ve performanslarına uygun beslenmemesi; genç kızlarda demir eksikliğinin sık görülmesine karşın nasıl besleneceğini bilmemesi; sosyal medyadaki beslenme ve diyet süreçlerinin uzmana danışmadan uygulanması; ekran başında yemek yeme, geç saatlerde yemek yeme ve hatta tüm gün hiçbir şey yemeyip hepsini akşam ve gece saatlerinde tüketmek; kızlarda aşırı incelik, erkeklerde aşırı kaslı görüntü isteği ve bu nedenle hatalı beslenme planları oluşturulması; zayıflama için takviye ve çay kullanımı; protein tozu ve buna benzer ürünlerin bilinçsiz kullanımı; bazı besinlerin trend olması nedeniyle aşırı kahve tüketimi, aşırı karbonhidrat kısıtlamak, nuddle gibi hazır yiyecekler ve fast-food tüketimi; su yerine şekerli, gazlı içeceklerin tüketimi sayılabilir. Gençlerimiz kıymetli. Gerekli uyarılarla bu durumların önüne geçmeliyiz. Yaşanan sorunların önüne geçmek için Önce “Eğitim şart!” diyebiliriz. Gençlerimize bir beslenme okuryazarlığı edindirmemiz gerekiyor. Bunu da “Ağaç yaşken eğilir!” ilkesiyle küçük yaşlardan itibaren uygulamamız gerekiyor. Bunun yanı sıra gençlerimize zamanı ayarlamayı öğreterek kahvaltıyı atlamaya engel olmak; okulda uzun süre kalanlara ara öğün ve öğle yemeği tüketimi alışkanlığı kazandırmak; bunlar için beslenme eğitimi vermek; okul kantinlerinin denetlenmesi gibi uygulamalarla aile, okul ve buna benzer tüm kurumlara gerekli ödevler verilmesi gerekir. Okulda uzun süre kalan çocuklarımızda aç kalma durumu gelişiyor. Bunun önüne geçmenin eğitimle ilgisi olduğu gibi sosyo-ekonomik durumuyla da ilgisi var. Okul kantinlerinde çok sağlıksız besin tüketimi var maalesef. Okul kantinlerinin daha sık denetlenmesi gerekir” dedi.
“BESLENMENİN OKUL BAŞARISIYLA İLGİSİ VAR”
Beslenmenin okuldaki başarıyla doğrudan ilgili olduğunun altını çizen Akıcı, “Evet, böyle bir durum kesinlikle var. Özellikle kahvaltının bilişsel performansı arttırdığıyla ilgili çok çalışma var. Kahvaltı edemeyen çocuklarda, yetersiz dengesiz beslenen gençlerde bilişsel performansın daha düşük olduğu saptanmış. Beslenmenin direkt olarak ilgisi var. Çünkü beyin gelişimi gençlik döneminde devam etmektedir. Kahvaltının atlanması, yetersiz ve dengesiz beslenme bilişsel fonksiyonları olumsuz etkilerken; iyot, Fe, B-vitaminleri, çoklu doymamış yağ asitleri, antioksidanların yeterli ve dengeli alınması ise bilişsel performansları arttırmaktadır. Bu konuda da kahvaltı çok önem arz ediyor. Gençlerde, hatta yetişkinlerde bile kahvaltının atlanmaması gerekir. Bunun yanında zengin vitamin-mineral kaynağı ve yüksek miktarda antioksidan içeriği nedeniyle her gün yeterli miktarda sebze-meyve tüketimine dikkat edilmelidir. Kahvaltının geçiştirilmemesi sağlanmalı, çocuklara kahvaltı alışkanlığı kazandırılmalı, okullarda kahvaltı programları uygulanmalıdır. Malnutrisyon denilen kötü beslenme durumunun çocukları etkilemesi dolayısıyla gençliğimizin sağlık ve bilişsel fonksiyonlarını da olumsuz etkilediği unutulmamalı, herkese besin güvencesi sağlanmalıdır. Eğitimde istenilen kaliteye ulaşmak için; doğru beslenmenin beyin gelişimi ve bilişsel fonksiyonların üzerine etkilerinin olduğu göz ardı edilmemelidir. Unutmamalıyız ki; beslenme, bilişsel performansın gelişmesinde çok çok önemli bir yer tutuyor. Gençlerin beslenme konusunda etkilendiği kişiler var. Gençlerimiz en başta ebeveynlerinden etkilenmekte. Sonrasında ise okullarından, aldıkları eğitimden, arkadaş çevresi ve sosyal medyadan etkilenmekteler. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, eğitim düzeyi yüksek olan bireylerin beslenme okuryazarlığı da yüksek oluyor. Besinlerle ilgili bilgileri arttıkça da bu olumlu alışkanlıklarına da katkı sunuyor” şeklinde konuştu.
MEDYA GENÇLERİN BESLENME ŞEKLİNİ ETKİLİYOR
Medyanın da gençlerin beslenme şeklini negatif yönde etkilediğini kaydeden Akıcı, “Gençlerimiz zamanlarının çoğunu sosyal medyada geçiriyorlar. Böylece sağlıkla ilgili merak ettikleri konuları da sosyal medyadan takip ediyorlar. Ancak gençlerin beslenme alışkanlıkları medyadaki yayınlardan bazen negatif yönde etkilenmektedir. Özellikle reklamlardan ve ünlülerden etkilenmekteler. Sosyal medyada yer alan beslenme bilgilerine büyük güven duymaktadırlar. Ancak kâr amacı ile tanıtılan hazır gıda ve aperatif tüketiminin gençlere teşviki söz konusu olmaktadır. Sağlık dergileri, alanında uzman kişiler, gazetelerden çok internetten bilgi edindiği için yanlış beslenme bilgisine erişimleri olabilmektedir. Gençlerin sosyal medyada zayıflama ve yemek tariflerine oldukça ilgili oldukları saptanmıştır, ancak bu konuları da daha çok ünlülerden takip ettikleri görülmüştür. Gençlerimiz bu ünlülere çok güveniyorlar. Bundan dolayı da aslında gençlerimize şunu anlatmamız gerekiyor: Sosyal medyada her zaman güvenilir bilgiler olmayabiliyor. Bunun bilincinde olmaları çok önemli bir konu. Aslında bizim burada vurgulamak istediğimiz, gençlerin doğru kaynaklardan bilgi sahibi olması gerektiğidir. Tam aksine biz bu araçlarımızı çok daha olumlu yönde kullanabiliriz. Gençlerimize buradan sesleniyorum: Sosyal medyayı bilinçli kullanalım. Alanında uzman kişilerin takip edelim ve doğru kaynakları okuyalım. Yapılan bir çalışmada; mobil sağlıklı yaşam uygulamasının üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarına etkisi incelenmiş ve beslenme bilgi düzeyleri, su tüketimi ve fiziksel aktivite düzeylerinin bu uygulamadan olumlu etkilendiği saptanmıştır. Sadece küçük bir ayırım var: Bilinçli olmalıyız. Toplumsal düzeyde bir önerim olacak. Çocukluktan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlıklarının edinilmesi için çeşitli sağlık ve eğitim politikalarıyla beslenme okuryazarlığı düzeylerinin arttırılması gerekmektedir. Beslenmelerinin yaşam kalitelerini ve sağlıklarını etkilediğini unutmamaları ve beslenme ile ilgili bilgilerini doğru kaynaklardan ve uzman kişilerden sağlamalarıdır” dedi.