Necdet TAŞ
Eleştirilere neden olan kamuda tasarruf paketi hakkında basın açıklaması yapan KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu üyeleri hükümete tepki gösterdi. Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) Mersin Şubeler Platformu üyeleri, kamudaki tasarruf tedbirleri kapsamında emekçilerin kazanılmış haklarının ellerinden alınmak istenmesine karşı sokağa indi. Maliye önünde toplanan KESK üyeleri, “İnsanca yaşamak istiyoruz, zam, zulüm işte AKP” sloganları atarak “Siz yiyip içtiniz sofrayı biz kaldırmayacağız” diyerek seslendi. Burada konuşan Eğitim Sen Şube Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Mahmut Sümbül, “İktidarları boyunca uyguladıkları ekonomi politikalarıyla kamu kaynaklarını yağma eden ve yandaşlarına servet olarak aktaranlar, sebebi oldukları ekonomik krizin faturasını; başta biz kamu emekçileri, kamu emeklileri ve toplumun dar gelirlilerine fatura etmek üzere bir kez daha kamuda tasarruf adı altında kırıntı halinde kalan kazanımlarımıza el koymak için, işe yarayacağına kendilerinin bile inanmadığı 2028 yılında yapılacak genel seçimlere ayarlı bir ekonomik program açıklayarak, dillerinin altındaki baklayı çıkardılar. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamak için seçimlerin geçmesini beklediği sözde “kamu tasarruf ve verimlilik paketi” ekonomik krizin bedelinin emekçilere ve yoksul halka fatura eden bir saldırı paketidir” ifadelerini kullandı.
“KAMUSAL SOSYAL GÜVENLİĞİN TASFİYESİ AMAÇLANIYOR”
“Sözde kamu tasarruf paketinde ne var?” diye soran Sümbül, “Zaten yetersiz olan kamu yatırımlarını daha da azaltma; yeni hastane, okul, lojman, sosyal tesis yapımını sınırlama var. Mevcut sosyal tesislerin “ ekonomiye kazandırılması” yani satılarak elden çıkarılması var. Kamuya personel alımını emekli olanlarla sınırlama, Destek Personel sayısının azaltılması dolayısıyla iki, üç personelin işini bir personele yıkma, Angarya çalışma var. Esnek ve uzaktan çalışma modellerini geliştirme; yani kadrolu güvenceli istihdam yerine güvencesiz istihdamı büyütme lojman kiralarının ve sosyal tesis ücretlerinin piyasa koşullarına göre arttırılması var. Mevcutta sınırlı sayıdaki personelin yararlandığı servis hizmetinin dahi kaldırılması, var. Kamuda tasarruf paketinde ne yok? Bütçenin en az dörtte birinin “ vergi harcaması” adı altında istisna, muafiyet ve indirimlerle sermayeye, patronlara ayrılmasından vazgeçme, vergide adaleti sağlama yok. Yandaşlara, “ beşli çetelere” hazineden yapılan döviz garantili projelere son verme, en azından TL üzerinden ödeme yok. Kur korumalı mevduat soygununun faturasını halka yıkmaktan vazgeçme, bir dakikalık masrafı 2 emeklinin maaşından fazla olan ( 20 bin TL) sarayın harcamalarını kısma yok. Kamu idarecilerinin kullandığı mevcut lüks uçak ve makam araçlarının sayısını azaltma yok. Halk yoksullukla mücadele ederken 81 ile Hükümet Konağı yapmaktan vazgeçme yok. Personel alımında liyakatı ortadan kaldıran, torpilin kapısını sonuna kadar açan mülakatta, siyasal kadrolaşmaya son verme yok. İktidarın açıkladığı sözde ekonomik tasarruf paketiyle; bir yandan emekçilerin kazanılmış hakları gasledilmek istenirken öte yandan halkın nitelikli, parasız kamusal hizmet alma hakkının tasfiyesi planlanmaktadır. Kamuda tasarrufu verimlilik ile sağlayacağız şiarıyla; Uzaktan, esnek çalışma biçimlerini geliştirilerek yol, yemek, personel servisi, izin, fazla mesai ücreti, ikramiye gibi kamu emekçilerinin kazanılmış haklarının tasarruf adı altında gasp edilmesi, Kamu emekçileri ücretlerinin performansa göre belirlenerek ücret artışlarının baskılanması, taban maaşın düşük tutulması, 3 yıl boyunca kamuya personel alımını emekli olanlarla sınırlayarak var olan personelin iş yükünü artırmak, performans, kota, angarya vb. uygulamaları yaygınlaştırma, Kamu hizmeti yürütülmesinde zorunlu olan temizlik, bakım v.b yardımcı hizmet ve teknik destek personeli istihdamının durdurulması, Zaten yetersiz olan kamu yatırımlarını daha da azaltarak, ihtiyaç olan okul, hastane vb. kamu binalarının yapılmasının, mevcut olanlarının iyileştirmesinin durdurulması; var olan kamu sosyal tesisleri ve lojmanların satılması, Kamuda güvenceli istihdam yerine güvencesiz istihdamın geliştirilmesi ve kamusal sosyal güvenliğin tasfiyesi amaçlanmaktadır” diye konuştu.
“KAZANILMIŞ HAKLARIMIZI BİRLİKTE SAVUNALIM”
Kamunun yarattığı istihdam olanaklarını liyakatten uzak, mülakat adı altında yapılan sınavlarla emek hırsızlığına dönüştürerek yandaşlarına peşkeş çekerek dolduran iktidarın, açıkladığı sözde tasarruf programıyla kamu emekçilerinin kazanılmış haklarına göz diktiğini öne süren Sümbül, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Eğer samimi iseniz mülakatı kaldırın liyakatı tesis edin, kamu kaynaklarını heba eden kamu yöneticilerinden kurtulun çok daha fazla kamu tasarrufunun sağlandığını göreceksiniz. İktidarı uyarıyoruz; Kamu hizmetinden tasarruf edilmez. Eğitimden, sağlıktan, sosyal güvenlikten tasarruf edilmez. Halkın kamusal hizmet alma hakkı engellenemez. Uyguladığınız ekonomi politikalarıyla kamu özel iş birliği projeleri adı altında yaptırdığınız döviz garantili yol, köprü; hasta garantili hastanene; yolcu garantili hava limanı gibi işler sonucunda zengin ettiklerinizden; kur korumalı mevduat tasarrufu ile köşeyi dönenlerden tasarruf yapın, biz emekçilerden, emeklilerden ve yoksul halktan değil. Tüm Kamu Emekçilerine ve Emeklilerine çağrımızdır: Kazanılmış haklarımızı savunmak, kamunun tasfiyesine dur demek için, Esnek kuralsız çalışmaya karşı, iş güvencemize, geleceğimize sahip çıkmak için, Krizin bedelini uygulanan ekonomik politikalar sonucunda zengin edilenlerin ödemesi için aşağıdaki taleplerimizle işyerlerinde ortak mücadeleyi örelim, kazanılmış haklarımızı birlikte savunalım. Yoksulluk sınırın üzerinde insan onuruna yaraşacak bir ücret, Seyyanen verilen zam dahil bütün ek ödemelerin temel ücrete yansıtılması, 3600 ek göstergenin bütün emekçilere verilmesi ve adil bir ek gösterge sistemi, Yüksek gelir grupları için servet vergisi getirilmesini, yoksulluk sınırındaki ücretlerden alınan gelir vergisi oranının yüzde 10 indirilmesini, hane halkının kullandığı tüketim ve hizmetlerde dolaylı vergilerin sıfıra indirilmesi, Mülakatın kaldırılması kamuda liyakatın tesis edilmesi ve grevli toplu iş sözleşmesini içeren gerçek bir sendika yasası için insanca bir yaşamı direne direne kazanacağız!”
TEKİN; “TASARRUF ADI ALTINDA EMEKÇİLERİN BOĞAZI SIKILACAK!”
Tasarruf tedbirlerine bir tepki de Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’ndan geldi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Mersin İl Temsilcisi Yakup Tekin, “Kamu tasarrufu tedbirleri açıklandı ancak fatura yine halka ve kamu emekçilerine kesilmiştir. İktidar yandaşlarına para aktarmaktan, lüks ve şatafattan vazgeçmemiştir. Bir süredir dillendirilen Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi‘ni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün Cumhurbaşkanlığı Sarayından kamuoyuyla paylaştılar. Bu paket içeriğinde bulunan kamu çalışanlarının kazanılmış sosyal ve ekonomik haklarını geriye götürecek adımlarla doludur. Öncelikle paketin Saray’dan ahkâm keser gibi açıklanması inandırıcılığını baştan yok etmiştir. Paketin içeriğinde; Kamuda personel servis hizmeti toplu taşıma olan yerlerde kaldırılacak. Ancak kanunla izin verilenler yabancı menşeli araç kullanmaya devam edecek. Servis hizmeti toplu taşımadır. Büyükşehirlerde ulaşım sorunu her geçen gün artmaktadır. İşe gelip gitmeler saatlerce zaman alacak, yakıt masrafı artacak. Evden işe, işten eve giderken bile yorgun gidilmiş olacak. Bu durum iş verimini olumsuz etkileyecek, Trafik yoğunluğuna sebep olacak. Ayrıca engelli çalışanların da mağduriyeti artacaktır. Servisleri kaldırılan hemşireler nöbet çıkışı evlerine gitmekte zorlanacak, servislerinin kalkması ile zaten dar olan bütçelerinden ayda önemli bir meblağı da yol parasına ayırmak zorunda kalacaktır. Bir yandan bakanlar, bakan yardımcıları, danışmanları, bürokratlar, onlarca korumalar ve araçlar aile boyu savurganlık sürerken, diğer taraftan memurun servisinin kaldırılmasını ve giyim yardımının kesilmesini kabul etmiyoruz. Anayasa ile korunan ve kanun hükmünde olan Toplu Sözleşme ile kazanılan servis hakkımıza ve giyim yardımımıza dokundurtmayız. Mevcut sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılması; misafirhanelerin, kampların satılması demek. Elimizde kalan sayılı sosyal tesisleri de öncekiler gibi anlaşılan birilerine ucuz ucuz peşkeş çekecekler. Lojman kiralarının ve sosyal tesis ücretlerinin rayiç bedel dikkate alınarak belirlenmesi; Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in açıkladığı son rakamlara göre açlık sınırı 19 bin 980 liraya, yoksulluk sınırı 58 bin 205 liraya çıkmış. Birçok yerde ev kiraları kamu görevlilerinin maaşlarının üzerindedir” dedi.
“ATANAMAYAN ÖĞRETMEN SAYISI DAHA DA ARTACAK”
Son yıllarda başta büyükşehirler olmak üzere tatil beldelerinde ev kiralarında meydana gelen fahiş artışların kamu görevlilerinin bu şehirlerde çalışmalarını imkânsız hale getirdiğine dikkat çeken Tekin, “Yüksek kiralar nedeniyle büyükşehirlerde kimse çalışmak istemiyor. Bu şehirler sürgün şehri olmuştur. Memurun barınma sorunu artarak devam etmektedir. Kamu lojman kiralarının nispeten daha uygun olması bir nebze memurun barınma sorununa çözüm olmaktadır. Lojman sayısı artırılacak yerde elden çıkarılması kamu hizmetlerini aksatacak ve verimini olumsuz etkileyecektir. Kamuda yeni personel alımı emekli olana kadar ile sınırlandırılması; Kamuda personel açığı zaten had safhaya ulaşmış bulunmaktadır. Üç sene boyunca kamuda ancak emekli olan sayısı kadar personel alımı yapılacakmış! Kamuda sağlık sektöründe, eğitim sektöründe yargıda personel sayısı zaten yetersizdir. Üç kişinin yapacağı işi bir kişinin yapmasını istiyorlar, bu da hizmetin kalitesinin düşmesine, halkın mağduriyetine yol açacaktır. Üç sene boyunca bu alanlarda personel sayısını sabit tutmak hizmetin kalitesini daha da düşürecek: Hastalara iki dakika değil bir dakikada arayla randevu verilecek, dersler öğretmensiz geçecek, kırk kişiye bir öğretmen durumu elli öğrenciye bir öğretmene geçecek, yargıda yıllar süren davalar daha da uzun sürelerde sonuçlanacak, icra dosyaları adliyeye sığmayacak boyuta gelecektir. Artan nüfusa mevcut personel ile hizmet vermek her geçen gün zorlaşmaktadır. Öte yandan emekli maaşlarının düşüklüğü nedeniyle kamu görevlilerimiz emekli olmak istemiyor, sağlığı elveren 65 yaşına kadar çalışmayı tercih ediyor, elvermeyen adeta sürünerek hayatta kalmaya çalışıyor. Taşeronlaştırmaya bir an önce son verilerek memur eksiği acilen tamamlanmalıdır. Aylık bağlama oranları yüzde 80’ne yükseltilerek bütün ek ödeme, seyyanen zam, tazminat ve benzeri ödemeler emekli keseneğine sayılmalıdır. Atanmayan öğretmen, sağlıkçı, hukukçu sayısı artacak ve işsizlik büyüyecektir. Muhalefete geçmiş belediyelere para verilmeyecek, iktidar partilerinden milyarlarca borç kalmış belediyeler parasızlıktan çalışamaz duruma getirilecektir. Ama Diyanet İşleri Başkanının makam arabası sayısı ve personel sayısı azalmayacak, cumhurbaşkanının uçak sayısı azalmayacak, iktidar bürokrasisine dağıtılan arabalar, korumalar, eşlerine verilen makam araçları, korumalar, yazlık-kışlık saraylar, jakuzili- sekiz banyolu makam odaları azalmayacaktır. Geçilmeyen köprülerin, inilmeyen havaalanlarının müteahhitlerine para ödemeye devam edilecektir” dedi.
“IMF BİLE BU KADAR VİCDANSIZLIK YAPMADI”
Kamu personeline fotokopi kağıdı verilemeyerek tasarruf yapılacağını, kamu emekçilerinin lojmanları satılıp, yıkılacağını ve yerlerine gökdelenler yapılarak yandaşa yine para aktarılacağını iddia eden Tekin, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Kamu personeline bir de kira parası yüklenecektir. Hastalara ilaç verilmeyecek ama şehir hastanelerinin müteahhitlerine milyarlar ödenmeye devam edilecektir. Bunun yanında üç sene boyunca kamu emekçilerinin maaşları TÜİK hileleri ile enflasyon karşısında daha da ezdirilecektir. Anayasanın ilk dört maddesinde bulunan sosyal devlet ilkesini bu iktidar fiilen Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi ile ortadan kaldırmış olacaktır. Öte yandan hükümet bu paketi pandemi ve deprem ile süsleyerek ajitasyon yapmaktadır. Kılıf baştan uyduruluyor. Dertleri söz verdikleri seyyanen zammı emeklilere vermemek, 3600 Ek-Gösterge verilmesi gerekenlere vermemek, kira desteğini vermemek, giyim yardımını vermemek, memur ve emekliye TÜİK’in uydurulmuş enflasyon oranları ile düşük zam vermek için hükümet şimdiden kendine bahane yaratmıştır. 11 trilyon 89 milyar TL’lik bütçede memurun kazanılmış hakları çerez parası sayılır diyoruz. IMF bile bu kadar vicdansızlık yapmadı. Yediler bitirdiler hesabı bize ödetecekler. Kim yediyse hesabı onlar ödesin. İktidarı buradan uyarıyoruz. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak memurun; alın terinin, kazanılmış haklarının kesilmek istenmesine karşı alanlarda sonuna kadar mücadele edeceğimizi belirtiyoruz. Hükümet tasarruf yapmak istiyorsa; yandaşa, tarikat ve cemaatlere, vakıflara, müteahhitlere, saraya, faize, rantiyeye, mültecilere bütçeden oluk oluk akan hortumlardan kesmelidir.”