Haber Merkezi

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır vergi paketi değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:

“Yeni vergi paketi düzenlemesi ile ilgili dolaşan çok fazla bilgi var ama netleşmiş bilgiler yok. Bu anlamda, paketin içinde ne var ne yok tam bilemiyoruz. Sadece öneriler silsilesi görüyoruz. İş dünyası olarak, tüm toplumun ihtiyacı olan, hem iş dünyasının, hem devletimizin mali yapısının hem de ülke ekonomimizin doğru, sürdürebilir şekilde toparlanmasına yol açacak öneri ve beklentilerimizi gündeme taşımaya çalışıyoruz. Vergi paketindeki; şeffaflık, yalın ve uygulanabilir bir vergi sistemi, vergi tabanının genişletilmesi, vergide adalet, kayıt dışı ile mücadele, dolaylı vergilerin azaltılması gibi genel düzenleme başlıkları çok güzel ama bunlarla ilgili net olarak nelerin yapılacağı bilgisi yok. Biz sloganlardan kurtulup, tüm toplumu, özellikle üreteni, katma değer yaratanı, ister girişimci ister çalışan olsun emek vereni ezmeyen, ülkenin ekonomik sorunlarında dahli ve payı olmayan bu çevreleri vergi ile yok etmeyen bir vergi paketi bekliyoruz. Yoksa konuya sadece cezaların arttırılması, tahsilatın artması, hasılat takibi gibi sorunun kökü olmayan çözümlere odaklanılacaksa bu paket sadre şifa olmaz, kamu maliyesinde sadece günü kurtarır.

VERGİ HEM DEVLETİ HEM DE TOPLUMU KORUMALI

Vergi paketi sadece sorun yaşayan kamu maliyesini korumaya yönelik olmamalı, iş dünyası başta olmak üzere, tüm topluma nefes aldıracak, ekonomiyi güçlendirecek bir sonuç vermeli. Yoksa bozulan ekonominin sadece bir kesime bedel ödeterek toparlanması gibi bir çözüm sürdürülebilir olamaz, orta ve uzun vadede ekonomiye de, kamu maliyesine de, topluma da zarar verir. Elbette, vergi sistemini suiistimal edenlere, vergi kaçıranlara izin verilmemeli ve cezalandırılmalı, kayıt dışına izin verilmemeli, sürekli aflarla düzenli vergisini ödeyenlere haksızlık yapılmamalı ve vergi ödememek ödüllendirilmemeli. Öte yandan, üretiyor, kazanıyor, katma değer yaratıyor ve ihracatla ülkesine değer yaratıyor diye tüm bedel tek bir kesime ödetilmemeli. Vergi, üreteni, kazananı ve ülkesine kazandıranı cezalandıran bir şekle bürünmemeli. Bu, insanların girişimcilikten ve üretimden, emekten çıkmasına neden olur. Ekonomi yine bir rant ekonomisine, ülkeye kazandırmayan rantlara yatırıma yönelmeye dönüşür.

VERGİ AFFI VERGİ BARIŞI SAĞLAMADI, VERGİ VERMEYEN ÖDÜLLENDİRİLDİ

Kısacası, iş dünyası ve toplum anlamlı, ekonomiye ve topluma değer katacak, kayıt dışını önleyecek, verginin tabana adil şekilde yayılmasını sağlayacak bir vergi paketi bekliyor. Sektörlere zarar vermeyen, aksine kaldıraç gibi destek olan bir paket bekliyor. Vergi barışını asla sağlamadığını gördüğümüz aflar yerine, vergi oranlarını makul düzeye çekerek, vergiyi tabana yayan bir düzenleme bekliyor. Bedel ödeten değil, teşvik eden bir paket bekliyor. Vergi namustur. Vergi devletine, milletine, toplumuna sahip çıkmaktır. Ama devletimizin kuruluş felsefelerinden olan “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” sözü unutulmamalı. Vergi iş dünyasının ve ülkesine emek veren herkesin sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde devletine vergisini mutlulukla vereceği bir hale getirilmelidir.”

“DENİZ KİRLİLİĞİNDEN YETERLİ BALIK YETİŞMEZ OLDU”

Öte yandan Çakır, TRT Çukurova Radyosu’nda Muhammet Kalem’in balık çiftliklerine ilişkin sorularını yanıtladı. Programda balık çiftliklerini gündeme getiren Çakır, “Biz kendi doğal dengemizi bozup sonra yerine koymaya çalışıyoruz. Doğalı korusak, ekosistemi bozmasak ne çiftliğe ihtiyaç kalır ne başka bir şey. Yanlış avlanmadan deniz kirliliğinden yeterli balık yetişmez oldu. Biz de denizleri kullanıp çiftliklerle balık yetiştirmeye çalışıyoruz. Balık çiftliği dünyada kullanılan bir yöntem. Tabi doğru planlanarak. Sonuçta bu kadar nüfus varsa balık çiftliğine ihtiyaç da var. Türkiye’nin 8 bin 500 metre kıyısı var. Balık çiftliklerini neden turizm alanlarına yapıyoruz? Mersin’in en temiz yeri Tisan’a Aydıncık’a yapıyoruz. Turizm potansiyelinin hızla arttığı kentimize yapılmasını doğru bulmadığımız gibi plansız etkin denetim yapılmayacak çiftliklere de karşıyız. Balık çiftliklerinin de yöntem ve kuralları olmalı. Saygın güvenilir kurumların raporlarına uygun yapılmalı. Kıyıya zarar vermeyecek mesafede, akıntı ve rüzgar yönü doğru tespit edilmiş başta turizm olmak üzere sektörlerle çatışmayan, diğer sektörleri olumsuz etkilemeyen, denizi kirletmeyen ve ekosisteme zarar vermeyen planlamalar olmalı. Çiftlik yoğunluğu da önemli. Aynı yerde yoğun çiftlik kurulursa uzmanlar denizi kirleteceğini söylüyor. ED raporu önemli. Bu konuda çalışan üniversiteler, enstitüler var. İl Tarım Müdürlükleri ve Çevre Müdürlüklerinin de kontrolünde gidiyor ama biz yoğunluğun biraz fazla olduğunu düşünüyoruz. Daha önce de söylediğim gibi 8 bin 500 metre kıyı şeridimiz var. Turizm alanları dışında yatırım yapılabilir. Yatırım yaparken mutlaka denizden uzaklıkları ayarlıyorlardır. Biz MTSO olarak bu konunun iyi denetlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tarım Müdürlüklerine Çevre Müdürlüklerine biz odalar üniversiteler olarak destek sağlayabiliriz. Kentimizde ODTÜ Deniz Bilimlerimiz var. Mersin Üniversitemiz var etkin kurumlardan yararlanılabilir. Yoğunluk olmadıktan sonra yatırım yapılabilir ama turizm alanına istemiyoruz. Bunun doğru yönetilmesinin sağlanması gerekiyor” dedi.