Necdet TAŞ
Halkevci Kadınlar, kadınların ekonomik ve toplumsal eşitsizliklerini derinleştiren 2025 yılı bütçesini protesto etmek amacıyla Ankara, Antalya, İzmir ve Tarsus’ta eş zamanlı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tarsus Yarenlik Alanı’nda bir araya gelen kadınlar, yere 38 kuruş para atıp, boş tencere çalan kadınlar, dolduramadıkları Pazar torbalarını da yere attılar. Kadınlar adına burada bir açıklama yapan Halkevleri Kadın Sekreteri Çiğdem Serin, “Hayatlarımıza 38 kuruş değer biçenlere sesleniyoruz. 38 kuruşunuz alın sizin olsun! Biz hayatı istiyoruz. 2025 yılı bütçe görüşmeleri tamamlandı. Asgari ücret 22.104 lira olarak belirlendi. Açlık sınırı ise asgari ücrete ulaştı. Peki bu bütçeden bizim, kadınların payına ne mi düştü? Sayalım! Daha fazla yoksulluk, daha fazla bakım emeği yükü düştü, şiddet karşısında daha korunaksız bir yaşam, daha fazla geleceksizlik, daha fazla yorgunluk düştü. Tabii bir de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ayrılan bütçeden payımıza günde 38 kuruş düştü. Her gün kadınlar öldürülürken toplumsal ve ekonomik nedenlerle şiddet gördükleri evlerden çıkamazken açlıkla yoklukla mücadele ederken barakalarda çocukları yangınlarda ölürken AKP iktidarı utanmadan kadınları yoksullaştırdıklarını güçsüzleştirdiklerini kabul ediyor sadaka gibi 38 kuruş veriyor” ifadelerini kullandı.
“GÜNLÜK BÜTÇE İSE 38 KURUŞ”
2025 yılı bütçesi belirlenirken iktidarın ‘Ailenin korunması ve güçlendirilmesi’ için 16 milyar 666 milyon 881 bin lira ayırırken; ‘Kadının güçlendirilmesi’ için ise 5 milyar 941 milyon 139 bin lira ayırdığına dikkat çeken Serin, “Yani ‘Ailenin korunması’ için ayrılan bütçe ‘Kadının güçlenmesine’ ayrılan bütçeyi neredeyse 3’e katladı. Ayrılan bütçeyi kadın nüfusu ile karşılaştırdığımızda bir kadına yıllık yaklaşık 139.3 TL bütçe düşüyor. Günlük bütçe ise 38 kuruş. Mehmet Şimşek’e soruyoruz? 38 kuruşla ne alabilirsin? Biz söyleyelim günlük 38 kuruşla bir ayda bir ekmek alınabiliyor. Aile bakanlığı bütçesinde kadının güçlendirilmesine ayrılan pay aile ve sosyal hizmetler bakanlığının bütçesinin sadece binde 8,67si. İktidar bir kez daha ailenin güçlenmesini kadınların güçlenmesinin önüne koyuyor. Peki o güçlendirdikleri ailede ne oluyor? Aileyi güçlendiren politikalar kadınları canları pahasına aileye hapsediyor. Kadınlar en çok aile içinde kendi evlerinde öldürülüyor. Asgari ücret belirlenir belirlenmez Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile aile enstitüsü ve nüfus politikaları kurulu oluşturulması yürürlüğe girdi. Çünkü bir yandan ailenin güçlendirilmesi ile kadınların ücretsiz emeğini daha fazla sömürmek gerek, bir yandan da doğum oranlarını artırıp sermayeye ucuz işçi ordusu yetiştirmek gerek. Çünkü itibardan, sermayeden değil hayatlarımızdan tasarruf gerek. 22 bin 104 lira asgari ücretle kadınların ücretsiz emeği daha fazla sömürülmeden nasıl geçinilebilir ki? Peki 22 bin 104 lira asgari ücret kadınlar için nereye denk düşüyor? 22 bin 104 lira asgari ücret demek kadınlar için şiddet karşısında daha savunmasız kalmak demek. Çünkü ekonomik zorluklar, geçinememe, barınabilecek ev bulamama, çocuğunu kreşe gönderememe kadınların şiddet gördüğü evlerden çıkmasına engel oluyor. Yoksulluk, aileyi güçlendiren politikalarla birleşince kadınlar aileye zorunlu hale geliyor. Birçok kadın kendi başına kurmuş olduğu hayatı terk edip aile evine hatta şiddet gördüğü evlere dönmek zorunda kalıyor” şeklinde konuştu.
“KADINLAR İÇİN DAHA FAZLA YOKSULLUK”
22 bin 104 lira asgari ücretin kadınlar için daha fazla yoksulluk, daha fazla güvencesizlik demek anlamına geldiğini kaydeden Serin, “Çünkü bu ülkede kadınların çok büyük bir bölümü asgari ücret ve daha altında ücretlerle çalışıyor. Kadınların yüzde 41’i i asgari ücret dahi alamıyor. 22 bin 104 lira asgari ücret demek kadınlar için daha da ağırlaşan emek yükü, bakım emeği demek. Çünkü asgari ücretin asgari ihtiyaçları satın almaya yetmediği koşullarda birçok temel ihtiyacı kadınlar evde üretmek zorunda kalıyor. Ucuz gıdaya ulaşmak için Pazar Pazar, market market dolaşan yine kadınlar oluyor. 2025 bütçesinde gerçekte kadınların güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için hiçbir kaynak aktarımı yok. Oysa kadınların güçlenmesi toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ile mümkündür. Kadınların güçlenmesini istiyorsanız, kadın sığınaklarının sayısını ve niteliğini artırın. Kadınların üstündeki bakım emeği yükünü almak için kamusal kreş ve yaşlı bakım evleri açın. HPV aşısını, hijyenik pedi ücretsiz hale getirin. Bütçeden ayrılan sadaka gibi 38 kuruş da bizleri değil kendi cinsiyetçi politikalarını güçlendirmek için harcanacak. Peki bize bütçeden bu kadar para düşüyorsa kalan paraları nerde yediniz? Biz sayalım. Paralar nerelere gitti. Diyanetin bütçesi yüzde 41,70 artarak 130 milyar lira oldu. Cumhurbaşkanlığına 16 milyar 928 milyon 146 bin lira ayrıldı. Savaşa yüzde 41 artışla 623.9 milyar ayrıldı. Savunma harcamaları ise 913 milyar. Sanayi ve teknoloji Bakanlığı 2025 yılında patronlara verdiği teşvik miktarını yüzde 245 artırdı. Sarayın Bir günlük harcaması 3 bin 526 asgari ücrete 4 bin 797 emeklinin maaşına denk geliyor. Türkiye 2025 yılı için şirketlerden alacağı 3 trilyondan ise vazgeçti. Evet paralar saraya, savaşa, Diyanete ve patronlara gitti. Sermayenin, patronların çıkarları için emeğimizi, bedenimizi, hayatlarımızı yağmalayan iktidarınızdan alacaklıyız. Ama öyle 38 kuruşunuzu değil hakkımız olanı, hayatı alacağız. 38 kuruşunuz alın sizin olsun, düşün yakamızdan. Tüm kadınları hayatı bize dar eden saray iktidarına karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın feminist mücadelemiz. Yaşamak için feminist mücadeleye” diye konuştu.