Haber Merkezi
Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan EMO Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar, “Son günlerde yazılı ve sözlü basında sıkça duyduğumuz “Termik Santrallere filtre takılsın mı takılmasın mı?” tartışmalarına şahit olmaktayız. Görmekteyiz ki; halk olarak üzerimize oynanan, kömür karası ve sermayeyi destekleyen kirli bir oyunun içine çekilmeye çalışılmaktayız. Bilmekteyiz ki; oyunun senaryoları, kökleri dışarda olan enerji lobisinin sermaye baronları ve işbirlikçileri tarafından yazılmaktadır” dedi.
HEM KİRLİ HEM DE PAHALI ENERJİ
Termik Santraller ile en kirli, en eski ve en pahalı enerji üretimi yapıldığını iddia eden Atar, “Dünya yenilenebilir ve çevreci enerji kaynaklarının peşindeyken; nesli tükenmekte olan, dünyanın en pahalı elektrik enerjisini üreten, miladı dolmuş en sorunlu teknoloji olan termik santraller ülkemizin doğal güzelliklerini bozmak pahasına kurulmaktadır. Enerji Baronlarına verdikleri sözlerle 15 yıllığına alım garantisi verilen mevcut 18 santralin doğa ve insan üzerine yaptığı tahribatlar ortada olduğu halde, Türkiye’nin her tarafında kömüre dayalı yeni santraller kurulmak istenerek çevre katliamlarına devam edilmektedir. Üstelik mevcut Soma ve Afşin santralleri en eski modellerle kurulmuş ve neredeyse hiç çalışmamıştır. Enerji Baronlarına para aktarabilmek için; şehir hastanelerinde olduğu şekilde balon gibi patlayan alım garantisini modeliyle “Elektriği üret ya da üretme 15 yıl boyunca halkın parasından ödeyeceğiz” garantisi verilmiştir. Termik Santraller ihtiyaç değildir ve olmazsa karanlıkta kalırız algısı doğru değildir. EÜAŞ’ın verilerine göre Türkiye’nin 2035 yılına kadar yeni Elektrik Enerjisi üretimine ihtiyacı olmadığı, hatta TEİAŞ aylık raporlarında kurulu gücümüzün tüketim gücümüzden 2 kat daha fazla olduğu görülmektedir. Türkiye`nin kurulu gücü 91 bin MW`ı aşmış olup, tüketimde en yüksek talep, yaz aylarında 45 bin MW civarındadır. Türkiye`de kurulu güç fazlalığı açıkça görülmektedir. Çevre mevzuatına aykırı filtresiz santrallerin kurulu güçleri 8 bin 500 MW civarındadır, yani bu güç devreden çıkartılsa dahi elektrik üretimi için yedek kapasitemiz yeterli olacaktır. Kamuoyunda yaratılmak istenen, arıtma tesisi için üretime 10 gün ara verilirse karanlıkta kalınacağı algısı doğru değildir. Düşük kapasiteyle çalıştığı bilinirken bırakın ara vermeyi, yeterli arıtma tesisi olmayan santralları planlı bir biçimde ünite ünite devreden çıkarmak, üretimlerini zaman içinde bütünüyle sonlandırmak da mümkündür” ifadelerini kullandı.
FİLTRELİ DE OLSA TERMİK SANTRALLER ZEHİR SAÇAN CANAVARLARDIR
Filtreli de olsa Termik Santrallerin zehir saçan canavarlar olduğunu öne süren EMO Mersin Şube Başkanı Atar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Büyük halk hareketleri ile karşılaşan Enerji Lobisinin Kirli Baronları, planladıkları kirli oyunlarını sonuçlandırabilmek için; Türkiye’nin farklı illerindeki en eski ve en kirli 15 adet kömürlü termik santrale 4. kez baca filtresi takılmasını erteleyen yasayı mecliste önce kabul ettirip sonra cumhurbaşkanının veto etmesiyle halkımızın algısını yanıltmaya filtreli termik santralleri daha şirin göstermeye çalışmaktadır. Önlem alınması gereken partikül maddeler, kükürtdioksit, azotoksitler gibi baş kirleticilerinin yanı sıra kömür santrallarından çıkan kazan altı külleri depolama sahalarının ve uçan küllerin çevresel etkilerinin de halk sağlığı için izlenmesi gerekmektedir. Örneğin; Afşin Elbistan Santralinde 5,5 milyon MWh elektrik üretimi karşılığında 2,6 milyon ton kazan altı külü, 2,7 milyon ton da uçucu kül çıkarttığı MTA raporlarından hesaplanabilir ve buna 6,7 milyon ton karbondioksitin atmosfere salınmasını da eklerseniz sonuç elektrik üretimi mi yoksa çevre ve iklim felaketi mi olmaktadır? Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok zengin kaynaklara sahiptir. Bu kaynakların etkin ve yoğun biçimde kullanımı ile hem ekonomik hem de çevresel odaklı çok ciddi ve yaygın sorunlarımızın üstesinden gelinebilir. Ayrıca, Elektrik enerjisinde talep artışı, özelikle sanayide enerji verimliliğinin sağlanması ve şebekede sistem kayıplarını önleyici yatırımların yapılmasıyla minimum düzeylerde tutulabilir. Bu nedenlerle; kömür yakıtlı tüm santrallerin dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi kapatılması ve yapılması planlanan yenilerinin de inşa edilmemesi gerekmektedir. Termik santrallerin bırakın filtresiz olmasını, filtreli olsa bile bir zehir kaynağı olduğu bilimsel bir gerçektir. Maskeli de olsa maskesiz de katil katildir. Halkımıza çağrımız şudur ki; termik santrallere filtre takmak filtreli sigara içmeye benzer. çevre için, iklim için, sağlık için bu oyuna gelme, termik santrallerin kapatılması ve yenilerinin kurulmaması için mücadele etmeye devam edeceğiz.”