Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme alanlarından biri olan Mersin sahillerinde, bu yıl da yuva yapan Caretta Carettaların bıraktığı yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı. Mayıs ayı sonunda anaç kaplumbağalar tarafından bırakılan yumurtalardan çıkan ilk yavru Caretta Carettalar, denizle buluştu. Yuvalarından çıkan yavrular hızla denize girmeye çalışırken, güzel görüntüler oluşturdu. Mersin’de 5 üreme merkezi bulunan deniz kaplumbağaları, özellikle Alata, Davultepe ve Kazanlı sahilinde yuva yapıyor. Şimdiye kadar Alata, Davultepe ve Kazanlı sahilinde yuva sayısı binin üzerine çıkarken, bu yuvaların her birinden ortalama yüzde 70 yavrunun denizle buluşması hedefleniyor.
“DAVULTEPE 100. YIL KUMSALINDA 169 YUVAMIZ VAR”
Deniz kaplumbağalarının üremesiyle ilgili Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama Araştırma Merkezi (DEKUYAM) öğretim üyesi Mahmut Ergene, bu yıl mevsimlerden dolayı anaç çıkışlarının geç başladığını söyledi. Mayıs ayı sonlarına doğru anaçların sahillere çıkmaya başladığını kaydeden Ergene, “Bu ayın başından itibaren de yavru çıkışlarımız başladı. Birçok yuvadan yavru çıkışımız oldu. Şu anda Davultepe 100. Yıl kumsalında 169 yuvamız var. Ağustos ayı sonlarına doğru bu yuvaların sayıları bir miktar daha artabilir. Artık anaçlar son yuvalarını yapmakta ve heyecanla yavru çıkışlarını beklemekteyiz” diye konuştu.
"BU YILKİ YUVA SAYILARI YİNE FENA DEĞİL"
MEÜ DEKUYAM Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene ise Mersin’in tüm Türkiye’de yaklaşık yüzde 25 yuvalama alanlarını içerisinde barındırdığını söyledi. Mersin’de 5 üreme alanı bulunduğunu kaydeden Ergene, “Doğudan batıya doğru Kazanlı, Davultepe, Alata, Göksu ve Anamur olmak üzere 5 üreme alanımız var. Biz her sene olduğu gibi Davultepe ve Alata kumsallarında aralıksız çalışıyoruz. Bu kumsallarda 20 yıldır çalışma yürütüyoruz. Kazanlı yuvalama potansiyeli en yüksek olan alanlardan bir tanesidir. Ancak Davultepe ve Alata ile karşılaştırdığımızda buralar küçük olmasına rağmen çok fazla yuva oluyor. Davultepe bu yılki yuva sayısı 169. Tabi bu sayı daha artacaktır. Alata kumsalında ise yaklaşık 220 yuvamız var. Orada da küçük artışlar olabilir. Dolayısıyla bu yılki yuva sayıları yine fena değil” şeklinde konuştu.
"YEŞİL DENİZ KAPLUMBAĞALARI BU BÖLGE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
Bu sayılara uzun yılların çalışması sonucunda ulaştıklarını vurgulayan Ergene, “Uzun yıllar yaptığımız korumalar neticesinde güzel sayılara ulaştık ama bu yeterli mi hayır henüz daha yeterli değil. Çünkü Davultepe’den gidecek yavru sayısı yaklaşık olarak 17 ile 20 bin arasında. Alata’dan gidecek yavru sayısı 30 bin civarında. Kazanlı’da her sene bin ve üzerinde yuva olur. Oradan da ortalama 100 bin tane yavru gidecek ama her yıl verdiğimiz rakamlar hep aynı olmayabiliyor. Bu canlıların bin tanesinden sadece bir tanesi yaşayabiliyor. Dolayısıyla sayıları çoğaldı, çok sayıdalar gibi bir durum söz konusu değil. Halen korumaya ihtiyaçları var, halen nesilleri tehlike altında" dedi. Özellikle bu bölgede koruma çalışmalarının çok dikkatli yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Ergene, "Çünkü burada 2 tür deniz kaplumbağası var. Carettalar ve yeşil deniz kaplumbağaları. Yeşil deniz kaplumbağaları bu bölge için çok önemli. Çünkü koca Akdeniz’in içerisinde sadece Doğu Akdeniz bölgesinde bulunuyorlar ve bütün popülasyonu burada. Bu popülasyonun da büyük bir kışmı Türkiye kıyılarında. O nedenle her yıl söylediğim gibi dünyanın gözü genelde Akdeniz’in doğu kısmında oluyor. Bunun nedeni de bir popülasyonu korumamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"YAKLAŞIK 150 BİN YAVRUNUN DENİZLE BULUŞMASINI BEKLİYORUZ"
Koruma planlarının iyi yapılması gerektiğine dikkat çeken Ergene, “Yaklaşık olarak bu sene Mersin sahillerinden 150 bin civarında yavrunun denizle buluşmasını bekliyoruz. Bunlardan da bin tanesinden birer tanesi yaşayabilirse bizim için iyi. Biliyorsunuz bu canlıların çok sayıda düşmanları var. Kuşlar, yengeçler, balıklar, insanlar. Bazı yuvaların içerisinden çok sayıda ölü yavru kaplumbağa çıkıyor. Bunun sebebi de plajın yanlış kullanımı, insanların yuvayı sertleştirmesi, üzerine su dökmesi gibi nedenlerden kaynaklı. Alanların çok iyi korunması gerekiyor. Önemli olan aslında canlının yaşam alanının korunması. Eğer biz canlının yaşam alanını korumazsak canlıyı tek başına korumamız çok anlamlı olmuyor" diye konuştu. (iha)