Necdet TAŞ
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Serkan Tultak ve Ufuk Cavlı’nın hazırlayıp sunduğu Yerel Gündem programının canlı yayın konuğu oldu. Programda iş dünyası açısından pandemi sürecini değerlendiren Kızıltan, “Pandemi süreci henüz geçmedi. Başladığından daha tehlikeli durumdayız. Bir dönem herkes sanki her şey bitmiş gibi hareket etmeye başladı. Bu hepimiz için geçerli ama şimdi, son zamanlarda yakınlarımızda da görmeye başlayınca çember daralmaya başladı. Önlemleri daha katı uygulamalıyız. Pandemi sürecinde iş dünyasının çok zorlukları oldu. Halen de devam ediyor. Önümüzdeki süreçte de ne yapılacağını bilmiyoruz. Yeni önlemler alınır mı alınmaz mı? Yeni önlemler alınırsa ekonomi, iş dünyası nasıl etkilenecek, sosyal hayatı nasıl etkiler? İnsanlara hizmet veren bir çok işletme var. Nasıl etkilenir. Otel sahibi arkadaşlardan duyuyorum, aldığımız peşinatları insanlar geri istiyor. Protokoller yaptık, eylül ekim ayında düğün yapılması üzerine. Şimdi insanlar verdikleri peşinatları geri istiyor oysa bizler bu paraları işletmelerimize harcadık nasıl vereceğiz diyorlar. Okullarda ayrı sorun var. Teknik altyapılar her yerde eşit seviyede gelişmiş değil. Hükümetin bu dönemde yol gösterenleri dinlemesi lazım. Yol göstermek amacıyla bir şeyler söyleniyor ona da fazla tepki vermemek lazım. Topyekun bu beladan nasıl kurtuluruz, elbirliği, işbirliği, uzlaşmayla nasıl kurtuluruz o yönde hareket etmeliyiz” diye konuştu.
“SORUNLARI AZALTMAK ADINA KREDİLER VERİLİYOR AMA ŞARTLAR ZOR”
Ülkedeki ekonomik krizin esnafa verilen kredilerle çözülemeyeceğinin altını çizen MTSO Başkanı Kızıltan, değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Sorunları azaltmak adına krediler veriliyor ama şartlar zor. Kaynak yaratılsın ama bu dengeli şekilde dağıtılsın. İhtiyacı olana verilsin. İhtiyacı olmayana verilsin. Bankalarda büyük mevduatları olan şirketlere, şahıslara verilmesin. İnsanlar yeni bir kredi peşinde koşmaya başladı. Bu kez de faizler son derece yükseldi. Kredi bağımlısı yapılmış bir özel sektör var. Ben MTSO başkanı olmadan önce sorunun bu kadar farkında değildim. Herkes kredilere yönlendirilmiş. Farklı yöntemler kullandırılabilirdi. İnsanlar ortaklık yapmaya sevk edilebilirdi. Sermayesi güçlü şirketler oluşturulsaydı, ortaklıklar teşvik edilseydi kredi bağımlılığı bir nebze azaltılabilirdi. İş yapma ortamı yok, ben paramı sokağa atmam diyor ve parası mevduatta olan çok insan var. Bir iş yapayım, ticaret yapayım, üreteyim, satıp para kazanayım devri geçti. İnsanları buraya yönlendirmek lazım. Tam şu anda bu tedbirlerin uygulanacağı bir dönemdeyiz. İnsanlar yönlendirilecek. Diyelim 10 kişi 5’er milyonluk sermaye ile şirket kurarsa şöyle kolaylıklar sağlayacağım diye destekler verilebilir. Biz kafa olarak birlikte kolektif çalışmaya uygun yetiştirilmemişiz. Küçük olsun bizim olsun diyoruz. Ama bunun yolunu mutlaka bulmalıyız. Otomobil fiyatlarında suni bir artış var. Şu anda ikinci el satış da durdu. Ben mevsimsel olduğunu düşünüyorum genelde yaz başında ikinci el satışı artar burada da öyle bir durum oldu. Otomotiv fabrikaları üretimi kısınca piyasada bir darlık oldu. Pandemiden dolayı da insanlar ben memlekete gideyim, köyümde daha rahat ederim diyerek araba almaya yöneldi. 3-4 ay sonra satarım diye ikinci ele hücum etti ve fiyatlar yükseldi. MTOSB 1 ve 2 doldu. 3’üncünün yüzde 90’ı verilmiş durumda inşaatlar başladı. 4’üncü için çalışılıyor 5. için arayışlar var. Marmara tıkandı, genişlemek istiyorlar yer yok ve yatırım maliyetleri çok yüksek. Buna çözüm arıyorlar. Ben de yatırımcıları Mersin Tarsus Çukurova’ya davet ettim. Mersin yeni İstanbul, Çukurova yeni Marmara olabilir.”
“ADANA VE MERSİN BİR TÜRLÜ İŞBİRLİĞİNE YANAŞMIYOR”
Adana ile Mersin arasındaki rekabetin Çukurova bölgesine zarar verdiğine dikkat çeken Kızıltan, “Adana ve Mersin’in bir türlü işbirliğine yanaşmıyor olması nedeniyle hep Çukurova bölgesi olarak hareket edilmesinde tıkanma yaşanmıştı. Sen buraya sanayiyi getirip çevreyi mi kirlettireceksin diyor. Oysa çağırdığımız yatırım sadece sanayi yatırımı değil. Turizm yatırımlarını da istiyoruz. Aynı zamanda sanayiler için de OSB’lere yatırıma çağırıyoruz. Mut’ta, Silifke’de OSB var Anamur’da başladı OSB yatırımı onlara destek vereceğiz. Tarsus’ta Tarım OSB var tarımdan gıdaya, turizmden sanayiye bu bölgede her türlü yatırım yapılabilir. Sanayi yatırımları gelmek istiyorsa Tarsus’un kuzey tarafından Adana’ya doğru ciddi alanlar var. Türkiye’nin en büyük en gelişmiş OSB’si olmaya aday Tarsus OSB var. Şehir dışından çok yatırımcı geliyor çünkü lojistik bir ürünün maliyetini etkileyen en önemli unsur. Mersin Limanı ciddi bir avantaj. İSO 500 listesine giren firmaları dolaştım ve hepsine de neden Mersin’i tercih ettiklerini sordum hepsi ilk gerekçe olarak limanı gösterdiler. Bir de havaalanı biterse 2. 3. fabrikaları da açarız diyorlar. Çünkü İstanbul’daki sosyal hayatı burada da yaşayabilirsiniz. Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile birlikte sanayi sitelerini gezdik, bazı bölgelerde iyileştirmelere başlandı. Mersin’de doğu tarafına gittikçe sanayi alanları çıkıyor. Batı tarafında ağır sanayi için yer yok. Gıda ve tarıma dayalı sanayi için yer var. Elimizdeki kısıtlı arazileri çok iyi değerlendirmemiz lazım. Nakliyeciler sitesi yıllardır kanayan bir yara. Kaldır nakliyeciler sitesini trafiği rahatlat ama alternatif yer bulamadıktan sonra da kaldıramıyorlar” dedi.
“İSKENDERUN İLE ARAMIZDA BİR REKABET YOK”
Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki patlamanın ardından Lübnan’ın Mersin Limanı’nı kullanmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kızıltan, “Lübnan limanına gidemeyen yükler Mersin Limanı’ndan gidiyor. Doğal olarak dış ticaret Lübnan’a yüklenen gemi Lübnan Beyrut Limanı olmayınca ne yapacak otomatik olarak Mersin Limanı’na gelecek. Orada aşırı bir çaba sarf etmeye gerek yok. Biz Türkiye olarak niyetimizi deklare ettik, Lübnan Mersin Limanı’nı her şekilde kullanabilir. İskenderun ile aramızda bir rekabet yok. İskenderun’daki liman da bizim zenginliğimiz bizim limanımız da onların zenginliği. Biz bir havzadan bahsediyoruz. Burası çok büyük bir ekonomik havza olacak. İstanbul ile İzmit arasında rekabet mi var. İstanbullu sanayicilerin hepsi gelmiş Kocaeli’nde konuşlanmış büyük fabrikalar kurmuş. Biz de burada büyük bir ekonomik havza yapmak zorundayız. Her türlü imkanımız var. Lütfi Elvan’ın devreye girmesiyle birlikte konteyner limanının adresi olarak Mersin gösterildi. Ama Türkiye’de sözler bazen yerine geliyor bazen gelmiyor ama biz konuyu sürekli her yerde gündeme getiriyoruz. Mersin’de ikinci liman yapılsın, Adana’ya yapılsın bunlar zaten önümüzdeki süreçte ihtiyaç olacak. Ankara ile Adana Mersin arasında otoyol planlanıyor. Bu aksta çorak araziler, bu yolun etrafında sanayi bölgeleri. O sanayi bölgelerinde oluşan yükler ne olacak bölgeye gelecek. Burada belki İskenderun’a kadar 10 tane liman gerekli olacak. Bakliyatçı arkadaşlar bize sadece gıda için ayrı bir liman yapılsın ki mevcut limanda yüklerimizi başka yüklerle aynı gemilere koyunca bazı tehditler oluşup bulaşlar yaşanabiliyor diyorlar. Fiyatlar cazibeye göre oluyor. Mesela Pozcu’da sahilde ev alırsan fiyat farklı, sahilden uzak alırsan fiyat farklı. Niğde, Osmaniye gibi bölgelerde sanayiciyi çekmek için daha cazip şartlar olabilir. Mersin’de sanayi alanı üretmek oraya göre daha zor ama limanı var şartları daha iyi” şeklinde konuştu.
“MERSİN’DE KURUMLAR ARASINDA KOORDİNASYONDA BÜTÜNLÜK SAĞLAYAMIYORUZ”
Mersin’de kurumlar arasında koordinasyonda bütünlük sağlayamadıklarından dert yakınan MTSO başkanı Kızıltan, “Umutluyum. Biz tabandan gelen şikayetler, talepler, önerileri söylüyoruz. Bunları söyledik diye taraf olmadık. Şu anda turizmciler zor durumda çare bulmak lazım dediğimde birilerini köşeye sıkıştırmak için söylemiyorum. Biz bunları dile getirince siyaset yapmıyoruz. Toplumda başarılı olan insanların siyasete girmesi lazım. Diğer türlü şunlara bak şunlar böyle bunlar böyle diye eleştirmenin anlamı yok. En büyük yara alan sektörlerden birisi de eğitim. Ülkemizin geleceği eğitimden geçiyor. Özel eğitim kurumları çok zor durumda. Bu yıl okula gidilmeyeceğine göre özel okuldan alıp çocuğumu devlet okuluna yazdırayım. Devletin özel eğitim kurumlarına da destek vermesi lazım. Hibe verilmesi lazım. Her okulda onlarca öğretmen var, çalışan var. Bu destekler verilmezse okullar kapanacak ve durum düzeldiğinde yeni okul bulunamayacak. Yeni yatırımlar gerekecek” ifadelerini kullandı.