Necdet TAŞ

Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Mersin Tenis Yelken ve Yüzme Kulübü’nde düzenlediği basın toplantısında 2019-2020 yılları arasındaki 1 yıllık çalışma sürecini kitaplaştırdığı “Vekilim Bizim İçin Ne Yaptın? II”, çalışma raporu başta olmak üzere güncel ve siyasal konular üzerine değerlendirmelerde bulundu. Deprem vergilerinin nereye harcandığının bilinmediğini iddia eden CHP’li Antmen, deprem vergisinin halkın üzerinde büyük bir yük olduğunu ve kaldırılması gerektiğini söyledi.

“İÇİŞLERİ BAKANI GÖREVİNİ YAPAMIYOR”

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki söz düellosuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP’li Antmen, Türkiye’de demokrasi sorunu olduğunu öne sürerek, “Ülkede şuan sözde yargı ve yasama varmış gibi bir imaj veriliyor ancak AK Parti hükümeti 12 Eylül Faşist yönetimine rahmet okutuyor. Çok yakın bir zamanda gördük. Ülkenin güvenliğinden sorumlu bir İçişleri Bakanı ve parantez açıyorum Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde siyasi sorumluluğu olmayan ve sadece Cumhurbaşkanına bağlı bir bürokrattır. Siyasi sorumluluğu olmayan ve devlet memuru olan ve de sınırlarını bilmesi gereken içişleri bakanı çıkıp Anayasa Mahkemesi Başkanına söylenmeyecek sözler söyleyebiliyor. Evet Anayasa Mahkemesi Başkanının korumalarının olmaması gerekiyor. Çünkü İçişleri Bakanının Anayasa Mahkemesi Başkanı başta olmak üzere Türkiye’de yaşayan 83 milyon insanın güvenliğinden sorumludur. Eğer Anayasa Mahkemesi Başkanı bu kadar çok korunma isteği duyuyorsa, İçişleri Bakanı görevini yapmıyor demektir” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a FETÖ imasında bulunmasını da değerlendiren CHP’li Antmen, “Kimin FETÖCÜ olup olmadığını zaten herkes görüyor ve biliyor. FETÖ’nün siyasi ayağı açık seçik ortaya çıkarılmadıkça ve bunlardan hesapları sorulmadıkça 15 Temmuz defteri kapanmaz” ifadelerini kullandı.

“AKKUYU’NUN ZEMİNİ SAĞLAM DEĞİL”

Toplantıda Akkuyu’da yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santral projesine de tepki gösteren Antmen, “Nükleer Santral inşaatını beton zemini 2 defa çatladı. Çünkü o bölgede denizin altında mağaralar var. Bataklık gibi bir şey. O yüzden betonla doldurmaya çalışıyorlar ama güvenli değil. Nereden bakarsanız bakın hem çevreye, hem tarıma hem de turizme çok büyük zararlar verecek. Hatta denize de büyük zarar verecek. Şuanda o bölgede balık çiftlikleri kuruluyor bu da doğaya zararlı ancak nükleer santral kurulunca o çiftliklere de zarar verecek. Pandemi döneminde bile ara vermeden çalışmalarına devam ettiler. Ciddi bir sağlık sorunu orada çalışan işçilerle ilgili. Bu da yetmezmiş gibi taşeron firmalar çalıştırdıkları işçilere maaşlarını ödemiyor” dedi.

“İKTİDAR, MERSİN’İ GÖZDEN ÇIKARDI”

Mersin’in planlamada bir lojistik olarak işaretlendiğini ancak gelinen noktada lojistikte de geriye gittiğini iddia eden Antmen, “Defalarca temeli atılan ancak bir türlü bitirilemeyen Çukurova havalimanı var. Önce uluslar arası denildi sonra adı bölgesel oldu ancak yapımı bir türlü tamamlanamadı. Bunun yanı sıra Mersin’den kaçırılmak istenen bir konteyner liman var. 10 yıldır yayımlanan yatırım programları ile ele alınan Mersin Konteyner Limanı projesinin  adı Doğu Akdeniz Bölgesine Ana Konteyner Limanı”  olarak değiştirildi. Mersin Ana Konteyner Limanı projesi 2019 yatırım programlarında Doğu Akdeniz Bölgesine Ana Konteyner Limanı olarak revize edilmesinin, Tekfen Polipropilen Üretim Tesisi Yatırımı Projesinin Mersin İlinde yapılması kararıyla doğrudan ilişkilidir. Bu alana polipropilen tesisi yapmak, Mersin’de yapılacak ana konteyner limanını devre dışı bırakmak demektir. Bu da ana konteyner limanından beklenen yıllık 2,5 milyar dolar ihracatı ve yaklaşık 2500 kişilik istihdamı ortadan kaldırmaktır. Bunu mecliste gündeme getirdiğimiz de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konteyner limanının yerinin Mersin olacağı sözünü verdi. Ancak yine de projeyi İskenderun’a kaydırılacağı endişesini taşıyoruz. Bu da AK Parti’nin adım adım Mersin’i gözden çıkardığını gösteriyor. Ancak biz yatırımların devam etmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. Hükümetin baroları bölemediğini kaydeden CHP’li Antmen, yandaş baro kurmak için Ankara, İzmir ve İstanbul’da denemeler yaptılar ancak yeterli sayıyı bulamadılar. Avukatlar ayrı bir baro kurmak istemiyor. Baskı yapmalarına rağmen baroları bölemiyorlar. Kamu avukatlarını işten atmakla tehdit etmelerine rağmen avukatların yüzde 95’i ayrı baroya geçmek istemiyor. Çoklu baro sistemi Hitler döneminde denenmiş antidemokratik bir sistemdir. Tarih bunu yapanları affetmeyecek” diye konuştu.  Türkiye’de bir erken seçim beklemediğini ifade eden CHP’li Antmen, anketlerde de partisinin oy oranının yüzde 28 olduğunu söyledi.