Hattat Salih Al Zamo, Irak’ın en büyük Türkmen kenti Telaferli. Henüz 15 yaşındayken öğretmeninin teşvikiyle hat sanatına gönül veren Al Zamo, yıllar içinde bu sanatı bir tutku haline getirdi. Irak’ta uzun yıllar öğretmenlik ve müfettişlik yapan Al Zamo, bu süreçte hattatlığı hiç bırakmadı. Kendi tasarımı birçok esere imza atan, bir eseri Musul’da düzenlenen yarışmada ikincilik ödülü alan Al Zamo, Irak’ta çıkan çatışmalar nedeniyle 2014’te ailesiyle birlikte Türkiye’ye kaçarak Mersin’e yerleşti. Yaşadığı büyük zorluklara karşın sanatını Mersin’de de bırakmayan 55 yaşındaki Al Zamo, 40 yıldır kesintisiz yazıyor, çiziyor.
“ÖZÜ AŞKTIR, SEVGİDİR, İNSANIN İÇİNDEN GELEN BİR ŞEYDİR”
Mersin’in merkez Akdeniz ilçesi Mesudiye Mahallesi'nde ikamet eden Salih Al Zamo, hat sanatına bir odasını atölyeye çevirdiği evinde devam ediyor. Odasına kapanıp saatlerce çizim yapan Hattat Al Zamo, sanat öyküsünü İHA’ya anlattı. Hat sanatına 1980 yılında öğrenciyken öğretmeninin teşvikiyle başladığını belirten Al Zamo, gönül verdiği sanatta kendisini geliştirerek 40 yıllık usta olduğunu söyledi. Al Zamo, “Para düşünen bu sanatı yapamaz. Hat sanatı farklı bir sanattır. 5 koşulu var, üçü kağıt, kalem, mürekkep; ikisi de insandadır parmaklar ve nefes. Bu insanın içinde olmalı, sevmeli. Hat sanatı için bir taraftan ‘delilik’, bir taraftan da ‘aşk’ olduğu söylenir. Bence ikisi de var. Devamlı gece gündüz insan oturuyor yazıyor, çiziyor. Evde ben gece gündüz çiziyorum. İnsanlar, ‘biraz dolaş, biraz konuş’ diyorlar ama ben bırakamıyorum. Özü aşktır, sevgidir, insanın içinden gelen bir şeydir” dedi.
KAĞIDINI DA MÜREKKEBİNİ DE KENDİSİ YAPIYOR
Mersin’e geldikten sonra yalnızlığın kendisine faydası olduğunu, yalnızlığıyla baş edebilmek için bir savaşa girdiğini dile getiren Al Zamo, “Mesela eskiden kağıdı İstanbul’dan getiriyordum ve hem çok az oluyordu hem de pahalı. O dönemde 30-40 TL’ye alıyordum. Çok zor oluyordu. Ben de kendim kağıt yapmaya başladım. Şimdi tüm eserlerimin kağıtlarını ben yapıyorum. Mürekkebimi de kendim yapıyorum. Mürekkep için toz boya satın alıyorum, buna ağaç sakızı, sirke ve bal ekleyerek farklı birçok renk elde ediyorum. Burada sabır çok önemli, hemen ilk denemede olmuyor. Birkaç denemenin ardından istediğinizi elde ediyorsunuz. Yani iş sabra bağlı, aynı sınav gibi. Kağıdı ise çay ya da kahve ile yıkayarak veya yine toz boyalar kullanarak yapıyorum ve farklı renklerde kağıtlar elde ediyorum. Kağıda parlaklık vermek için mıskala ve nişasta kullanıyorum, son olarak da yumurta akı sürüyorum” diye konuştu.
“TEK İSTEĞİM, BU SANATI BİZDEN SONRAKİ NESİLLERE ÖĞRETMEK”
Sanatını çok büyük bir aşkla yaptığını, eserlerinin birçok sergide yer aldığını vurgulayan Al Zamo, sanatını gelecek nesillere aktarmak istediğini, ancak Türk vatandaşı olmadığı için yapamadığını söyledi. Mersin’de hat sanatına meraklı çok insan olduğunun altını çizen Al Zamo, “Okullara gidip okul müdürleriyle görüşüyorum, halk eğitim merkezlerine gidiyorum ama Türkiye vatandaşı olmadığım için kurs açma şansım yok. Bu konuda sıkıntı yaşıyorum. Mersin’de bu sanatın gelişmesini istiyorum. Okullardan ve halk eğitim merkezlerinden de talep var ama resmiyette olmuyor. Devlet umarım bir gün bizi görür, sesimizi duyar ve bu sanatta güzel bir adım atılır. Cumhurbaşkanımız zaten sanatı seven ve önem veren biri. Ben parasında değilim, tek isteğim bu sanatı bizden sonraki nesillere öğretmek. Her şeyim hazır, mürekkeplerim, kağıtlarım. Bana yer gösterirlerse hem kağıt ve mürekkep yapımını hem hat sanatı öğretirim. Basit bir yer olsa yeter” ifadelerini kullandı. Geçen yıl bir tablosunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye edildiğini belirten Al Zamo, “Önceki yıl İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’ya bir tablomu elimle teslim ettim. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan’a, Kalkınma Bakanlığı döneminde tablo takdim ettim. Hazırladığım yeni bir tablom var, onu da Cumhurbaşkanımıza kendim vermek istiyorum” şeklinde konuştu. (İha)