Hüseyin KIRKGÖZ
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Sun RTV’de Leyla Pak’ın hazırlayıp sunduğu Leyla Pak ile Gündem Programı’nın canlı yayın konuğu oldu. Programda kenti ilgilendiren birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Kızıltan, Mersin’deki çarpık yapılaşmaya dikkat çekti.
MERSİN’DE YOLLAR YILAN GİBİ
Mersin’de kentsel dönüşümün şart olduğunu ifade eden MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, “Adnan Menderes Mersin’e gelmiş ve kağıt kalem istemiş. Burası dağ, burası deniz diye kağıda çizmiş. Siz Mersin’i öyle bir planlayacaksınız ki denizden dağa doğru dikey, geniş en az 6 tane bulvar açın demiş. Denizden bakınca dağ, dağdan bakınca deniz görünsün. Sahilde alçak katlı binalar dağa doğru yükselen binalar şeklinde planlayın demiş ama olmamış. Zamanında şehircilik anlayışı ülkemizde yerleşmiş olsaydı şimdi bu kadar çarpık bir kentleşme olmazdı. Beni en çok üzen, Mersin düz, coğrafi engeli olmayan bir şehir olmasına rağmen havadan bakınca yollar dümdüz değil. Yeni yerleşim merkezleri açıldı ama yollar yılan gibi kıvrılıyor. Ama yine de bir çözüm olabilir özellikle Akdeniz ilçesinde birbirine bitişik alana oturtulmuş binaları kentsel dönüşüm yoluyla adalar bazında planlayarak yollarımızı genişletebiliriz, yeşil alanları artırabiliriz. Binalar bazında değil de adalar bazında düzelebilir. Mersin’in tarihi öneme sahip mekanlarına da sahip çıkmamız lazım. Azakhan’ı artık Mersin fotoğraflarında görememek üzüyor. Mersin’i tüm karakteriyle yansıtan bir yapıydı. Oradan geçerken kahroluyorum. Orası mahkemelik sanıyorum. Valilik, Belediye, Kurumlar bir araya gelip yeniden bir proje hazırlayıp bu yapıyı aynı şekilde restore ederek yaşatılması gerektiğini düşünüyorum. Müze olabilir, farklı bir şey olabilir ama aynı yapıyı oraya oturtmamız lazım. Bu teknolojik çağda kolaylıkla yapılabileceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“ŞEHRİN YARARINA BİR KOORDİNASYON SAĞLAYAMIYORUZ”
Kent kamuoyunun ve STK’larının şehrin yararına bir koordinasyon ve senkronizasyon sağlayamamasından dert yanan Kızıltan, “Herkes bölük bölük çalışıyor. Petrokimya gibi şikayet ettiğimiz birçok proje için bir kısım ayağa kalkıyor, bir kısım farklı düşünüyor. Bu sorunun çözümü için artık Türkiye’de planlı döneme geçilmeli. Her şeyimizi planlamalıyız. Daha önce Devlet Planlama Teşkilatı vardı kapandı. 5-10 yıllık planlar yapardı. O kurum ülkeye birçok devlet adamı yetiştirdi. Artık bir şehirde yatırım yapılacaksa o şehrin dinamikleri de başından sonuna tüm yatırım süreci içinde olmalı. Mersin’i en çok biz, Adana’yı Adanalılar bilir. Biz bu yatırım kararı dışında tutulunca şehrin hazmedemeyeceği, şehre zarar verecek, ihtiyaç duyulmayan yatırımlar yapılmış oluyor. Belediyeler artık bunu yapmaya başladı. İlgili dinamikler meslek örgütlerinden, Odalar, Borsalardan fikir alıyorlar. Bu kurumsal bir yapıya dönüşmeli. Mimarlar Mühendisler Odaları teknik insanlar. Bu insanlar bedava danışman olarak kullanılabilir. Bir yerde bir proje yapılacaksa yatırın masaya Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları’ndan destek alın. Aynı şekilde devlet yatırımları için de geçerli. Bütün kentin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmadan imar planları yapılamaz. Bu nedenle katılımcılık önemli. Mersin’le ilgili içimi acıdan konulardan birisi de, çok güzel bir sahilimiz vardı ne yaptık? Kumsalın dibine deniz kenarına yüksek binalar yapıldı. Ardından denizi doldurup o binaların önüne yeşil alan ve yol yapmak için dünya kadar para harcadık. Zamanında bu binalar 50 metre geriden yapılsa dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olacaktı. Zamanındaki yöneticiler bunları göremedi, herkesin gözünü rant bürüdü” dedi.
“ÇARŞIDA ARTIK PARA HARCANMIYOR”
Mersin’de Marina gibi AVM’lere orantısız güç elde etmeleri için orantısız imtiyazlar verildiğine dikkat çeken Kızıltan, “Şehrin tüm kaynaklarını oraya çekiyor. Parası olan, şehirde harcama yapacak insanların tamamı bu AVM’lerde dolaşıyor. Çarşıda artık para harcanmıyor. Tabi zamanında yapılmışlar kapatılması olmaz ama şehrin içindeki işletmelerin bu merkezlerle rekabet edebilecek imkanlara sahip olmaları için çalışmalıyız. Çarşıyı açık AVM’lere dönüştürmeliyiz. İnsanlar çarşıya gelmek istemiyor çünkü otopark sorunu var. Bölgede birkaç tane güvenli ve geniş otopark ihtiyacımız var. Toplu taşıma sistemimiz de uygun değil. Silifke Caddesinde yüzlerce esnaf var ve hepsinin de aracı var. 300 araçlık otopark yaptık diyelim hepsini esnafın aracı dolduracak. Bunların çok hesap edilmesi, ilerinin düşünülmesi önemli. Atatürk Parkı ve çarşı entegre edilmeli. İnsanlar parkta rahatlayıp oradan çarşıya geçip alışverişini yapmaya sevk edileli. Buralar bir Açıkhava AVM’ye dönüşmeli. Esnaf da kendisine çeki düzen vermeli. Tüm tezgahını kaldırıma çıkarmasın. Yayaların yürümesine izin verilsin” ifadelerini kullandı.
“MERSİN’DE KAZANDIKLARINI MERSİN’E HARCASINLAR”
İhalesi yapılan Çukurova Havalimanıyla ilgili son gelişmeleri de değerlendiren Kızıltan, “Havaalanı ile ben de çok uğraştım. 2 yıl önce TOBB’da düzenlenen bir toplantıda Mersin’le ilgili yatırımların biran önce bitirilmesinden bahsederken hemen Cumhurbaşkanımız ‘Havaalanı mı’ diye sordu. Ardından bunu birçok kez dile getirdik. Adanalılar karşı çıkıyorlardı. En son Adanalılara bile bu projeyi söylettirdim. İkili diyaloglarım sonunda söylediler. Cumhurbaşkanı ile TOBB aracılığıyla düzenlenen online toplantıda Akdeniz Bölgesi adına Adana’nın söz almasını Çukurova Bölgesel Havalimanı ve Konteyner Limanı istediğimizi dile getirmeleri şartıyla kabul ettim ve dile getirildi. Ardından ihalesi planlandı ve yapıldı. Öyle bir duruma getiriliyor ki insanlar artık neye mal olursa olsun yapılsın. Bir kısım da bu şartlarda yapılır mı diyor ama devlet altyapının yarısını yapmış. Büyük paralar harcanmış bir yatırım atıl kalmaz, hayata geçirip ekonomiye kazandırmak gerekiyor. Artık bu havalimanının Çukurova’ya hatta hinterlandına fayda getireceğinin Adana da farkında. Sadece yolcu değil yük taşıması da olacak. Tarım ürünleri ihracatında büyük avantaj olacak. Biz şu anda Mersin’deki yatırımlar tamamlanınca ne imkanlar sağlayacak onu saptayacak bir çalışma içindeyiz. Çukurova Havalimanını tamamlandığında dünya çapında daha etkin kullanmak için neler yapılmalı? O bölgenin nasıl gelişmesi lazım? Anamur, Mut, Silifke’nin imkanları ne bunları masaya yatıracağız. Mikro çalışıp bunu sonra makro bir plana dönüştüreceğiz. Adana da aynı çalışmayı yapacak ve burası büyük bir ekonomik havza olacak. Mersin Limanı kapasitesinin çok üzerinde çalışıyor. Sahilin ön tarafında ayrı dolgu alanı yapılıp büyük bir konteyner limanı planlanıyordu. 10. Kalkınma planında da vardı. 11. Kalkınma Planı’na adı değişerek geldi. Önce Mersin Konteyner Limanı’ydı sonra Doğu Akdeniz Konteyner Limanı oldu. Bu liman mutlaka Mersin’e yapılmalı çünkü mevcut liman kapasitesinin çok üzerinde çalışıyor ve fiyatlar çok yüksek. Aldığımız en büyük şikayet yüksek fiyatlar. Bu yüksek fiyatlar dış rekabette olumsuz etki yapıyor. Beklemeler çok fazla oluyor. Mersin’de büyük sanayi kuruluşları da var onlar da Mersin’den kopuklar. Bir ara firmaları dolaşıp anlattım ama bazı arkadaşlar benim bu dolaşmalarımı yanlış anlamışlar, bana bazı eleştirilerde bulundular. Sen oraları dolaşacağına onların yaptığı zararlı işlerden niye bahsetmiyorsun diye. Benim amacım farklıydı. Büyük fabrikalar var onları Mersin firması olarak görmüyor. Onlara anlattım. Artık siz Mersin firmasısınız. Mersin’in size sahip çıkması için sizin de kente sahip çıkmanız gerekir. Böyle bir hava yaratmak istiyordum. Liman da marina da aynı şekilde yaklaşmalı. Kazandıklarınızın bir bölümünü Mersin’e harcamanız lazım” diye konuştu.