Hüseyin KIRKGÖZ
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Radyo Ülkü'de Ufuk Cavlı ve Serkan Tultak'ın hazırlayıp sunduğu Yerel Gündem Programı'nın canlı yayın konuğu oldu. Mersin için kamuoyu oluşması için elinden geleni yaptığını ifade eden Kızıltan, “Sosyal medyada kendi kişisel hesabımdan bir takım mesajlar veriyorum. Siz de takip edip iyi değerlendiriyorsunuz. Bu mesajları insanlar kullanmalı. Kamuoyu oluşmalı. Duyulmasını, üzerinde düşünülmesini, konuşulmasını istemediğim mesajı niye vereyim” ifadelerini kullandı.
“BİZ CANIMIZI DİŞİMİZE TAKIYORUZ. BİR SÜRÜ ESNAF AÇ, PERİŞAN”
Cumhuriyet tarihinin en büyük akaryakıt kaçakçılığı operasyonuna da değinen Kızıltan, “Devletin güvenlik güçleri kaçakçılığın takibini yaparak bazı şeyleri ortaya çıkarıyor. Ne zaman bu konu üzerinde araştırma yapılan şahıslar tutuklanınca olay ortaya çıkıyor. Herkes tamam diyor Türkiye’de bu karanlık işler son bulacak ama birden duruyor. Bir sektördeki sorun tüm sektöre mal edilmemeli. Bu sektörde mutlaka işini düzgün yapan kişilerin de bulunduğu unutulmamalı. Akaryakıt sektöründe çalışan bazı arkadaşlar ziyaretime geldi. Biz daha önce toplantı yaptık kaçakçılığın önüne geçmek için neler yapılabileceğine dair. Dün de bu konu gündeme gelince sosyal medya hesaplarımda hakkıyla çalışanların hakkı korunsun dedim. Bu sektörün tamamını kapsamamalı. Sadece petrol işinde değil her sektörde karanlık yoldan kara para kazananlar benim atamdan dedemden kalmış ya da alın terimle satın aldığım malı mülkü kara para ile alıyorlar. Kaynaklarımız kara para tarafından satın alınıyor. Haksız rekabet oluşuyor. Biz canımızı dişimize takıyoruz. Bir sürü esnaf aç, perişan. Bir bakıyorsun 35-40 yaşında kişi 3-5 senede milyonlarca liralık servete sahip olmuş. Benim bu paylaşımlarıma sahip çıkılmalı ki sorunun üzerine hep birlikte gidelim. Türkiye’de dürüst insanlar artık kafasını kaldırıyor. Kaldırmak da lazım” dedi.
“ERKEN SEÇİM İHTİYAÇ OLURSA YAPILIR”
Erken seçim ihtimalini de değerlendiren Kızıltan, “Türkiye’de her zaman seçim gündeme gelir. Geçmişte de bir seçim yapılırdı ertesi gün muhalefet hemen yollara düşerdi tekrar seçim diye. Bugün de mutlaka gündeme gelecektir. Bunu siyaset yapmak anlamında konuşmuyorum. Zaten ülkenin en büyük sorunu konuşanın siyaset olarak algılanmasından kaynaklanıyor. Yine söylüyorum MTSO’nun yönetiminden birisi başkan ya da yönetim kurulu üyesi çıkıp bir konuda konuştuğunda bu onun siyasi görüşü değildir, tabandan aldığımız konuştuğumuz bir konudur. Bizim 41 sektörümüz var. Tüm sektörlerin Oda bünyesinde komiteleri var. Her ay bu komiteler kendi sektörleriyle ilgili sahada çalışma yapar, her ay toplanıp raporlar hazırlayıp bize sunarlar. Biz de çatı kuruluşumuz TOBB’a göndeririz ve ilgili konuları da kamuoyu ile paylaşırız. Ben bu konuları konuşunca siyaset mi yapmış oluyorum. Hayır, tabanın sesini duyuruyorum. Elbette söylediklerim bir tarafın hoşuna gidecek bir tarafın gitmeyecek. İnsanlar konuşsun anlatsın ki bizi yönetenler de doğruyu bilip doğru adımı atabilsin. Ülkenin erken seçime ihtiyacı var mı ona bakılır, varsa yapılır. Yoksa sürekli seçim söylemleri de doğru değil. Türkiye’nin temeli sağlam atılmış. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar sağlam atmışlar. Temeli sağlam olan bir binayı yıkmak zordur. Bir akarsu düşünün. Yıllarca akarak kendisine bir yatak yapmıştır. Ülkeler de böyledir. Türkiye’yi kuranlar bir yol çizmiştir. Ülke o yolda ileriye doğru gidiyor. O ırmağın önünü kesip yolunu değiştirmeye çalışırsanız su dağılır. Türkiye’nin de artık önünü kesmemek lazım. Bir yönetim şekliyle gidiyor. Eskiye döndürmenin, tartışmalar yaratmanın, Osmanlı’yı yaratmaya çalışırsanız ülkeyi yolundan çıkarır. Herkesi bir yere çekerseniz ülke zora girer. Kuranlar en iyisini düşünmüş o yoldan gitsin. Önünü kesmeyelim. Bir kan değişikliği ülkede ortamı nasıl olumlu bir havaya soktu. Maliye ve Hazine Bakanı’nın değişmesi ve herkesin saygı duyduğu, güvendiği bir ismin gelmesi hem dış dünyada hem Türkiye içinde bir güven ortamı oluşturdu. Bizim buranın Milletvekilliğinden bakanlığa geçti diye söylemiyorum. Güven çok önemli. Daha önce hata yapıldı ve herkes bunun hata olduğunu söyledi. Gördükten sonra da hatadan dönüldü. Konuşulanları farklı algılamamalı. Onların niye söylendiğini algılamak, düşünmek lazım. Güven en önemli konu. Bir iş yapacağım, bir yatırım yapacağım. Bunu yapınca yarın ne olacak? Biri gelecek benim işimi bozacak diye güvensizlik ortamı duyarsam yatırımdan vazgeçerim. Türkiye’ye yurtdışından yatırımcı güven duyarsa geliyor. Türkiye’de evrensel hukuk kurullarına uyan bir sistem var. Hukuk sistemimiz bağımsız, yargı adaleti var, hakkım yenmez diye düşünüp gelecek. Bu yönde eleştiriler yapıldı diye kızmamalı. Zaman zaman IMF gibi kurumlar kötü amaçla ülkeye puanlar veriyor olabilir ama dünya ile kavga etmenin bir anlamı yok. Dünya ile kavga edince en büyük zararı iş dünyası görüyor. Örneğin Mısır ile sorun yaşanıyor. Ben defalarca Mısır’a gittim iş adamları bizimle iş yapmak istiyor ama tepeden karışıklıklar, baskılar var. Suudi Arabistan da aynı şekilde. Bunların hata olduğu anlaşıldı son zamanlarda AB ile tekrar ilişkiler kurulmaya başlandı” şeklinde konuştu.
“KAVGA İŞ DÜNYASINA VE EKONOMİYE ZARAR VERİYOR”
Mersin’e verilen Konteyner limanı ile ilgili verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğini kaydeden Kızıltan, “Devletin sözü esastır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay TBMM’de 11. Kalkınma Planı’nı sunarken konteyner limanı için Doğu Akdeniz deyince şimdiki Maliye Bakanımız Lütfi Elvan bir önceki Kalkınma Planı’nda Mersin yazıyordu şimdi niye Doğu Akdeniz oldu diye sordu. Oktay da dedi ki herkesin önünde söz veriyorum. Bu konteyner limanı adresi Mersin’dir. Dolayısıyla devletin sözü bu. Bu yönden bakınca Devletin sözü esastır. O dönem tüm fizibilite çalışmaları yapılmış ve kriterler Mersin’i göstermişti. Bugünlerde yine o bölgede polipropilen tesis yatırım konusu var. O yatırımı yapacak holding kendi kendisine o bölgeyi bir endüstri bölgesi ilan ettirdi. Cumhurbaşkanı burayı endüstri bölgesi yapın demedi. O zaman konteyner limanını da Doğu Akdeniz yapalım da başka yer buluruz mu diye düşündüler acaba bunu bilmiyoruz. Tabi bu belirsizlikten dolayı son günlerde Adanalılardan bu yatırım Adana’ya yakışır diye bir takım şeyler duyuyorum. Bu nedenle sosyal medyada paylaşım yaptım. Mersin’in bu paylaşımdan sonra ayaklanması lazım. Paylaştığım tüm konularda Mersin ayaklanmalı. Ben kamuoyunu harekete geçirmek için paylaşıyorum. Bir kanalda 4 kişi çıktık. Artık birkaç kişi çıkınca programlar daha etkili oluyor. Artık farklı sesler bir arada ve uygarca konuşmalı. İnsanlar artık hep aynı düşünceleri dinlemek istemiyor. Kim neyi duymak istiyorsa onu dinlemeye başladı. Bu kanal benim doğrultumda konuşuyor onu dinleyeyim diyor. Oysa farklı düşünceler bir araya gelirse insanlar farklı düşünceleri de dinleyecek. Belki o düşünceler birleşip ortaya çok daha farklı bir düşünceler çıkacak. Konuşulmasından çekinmemek lazım. İyi bir ekonomi yönetimi halkın cebini dolduracaktır. Bu kadar acı çeken, sıkıntıda olan esnafımıza, iş adamlarımıza artık devletin yönelmesi gerekiyor. Ben onun için bu kesime devletin daha çok ağırlık vermesini istiyorum. Artık Mersin kamuoyunun da tek yürek olması gerektiğine inanıyorum. Mersin’in öncelikleri belli. Yapılmakta olan havalimanı var. Yer teslimi yapılmış imalat projeleri hazırlanıyor. Yaptığım görüşmede yetkililer 15 Şubat sonrası kazma vurabilecek duruma geleceklerini tahmin ettiklerini söylüyor. Mersinli artık tek yürek olmalı. Tek yürek olup Mersin’in gücünü ortaya çıkarmalıyız” dedi.