Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz açıklamasında, “Hukuk neden var? Hukuk olmazsa ne olur? Biz barolar hukukun üstünlüğü için neden bu kadar mücadele ediyoruz? Hukuk, hakları eşit ve bağımsız bir şekilde güvence altına alan kurallar sistemidir. Hukuk toplumsal yaşama düzenidir, toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünüdür. Topluma ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel düzeni veren hukuktur. Hukukun olmadığı yerde demokrasi, ekonomi, sosyal ve kültürel yapı gelişmez. Hukuk dengedir. Hukuka ihtiyacın nedeni budur. Aksi halde kaba güç hakim olur. Kimsenin canı, fikri, yaşam alanı güvencede olmaz. Yaşam erklere güzel, halka işkence olur. Ülkeyi ayakta tutan sosyal adalettir. Bu da hukukun üstünlüğü ile sağlanır. Hukukun keyfi olarak kullanıldığında nelere mal olacağının sonuçlarını ülke olarak sayısız örneklerle yaşıyoruz. Hukuk ekmek demektir. Hukuk yoksa kişiler zenginleşir, hukuk varsa toplum zenginleşir. Hukuk yoksunu ülkelerde insanlar insanca yaşamdan yoksundur, kişi hak ve özgürlüklerden yoksundur, ekmekten yoksundur, sağlıklı çevrede yaşama hakkından yoksundur, kadınlar yaşam hakkından yoksundur, çocuklar çocukluğunu yaşamaktan yosundur, mülteciler yaşam umutlarından yoksundur” diye konuştu.
"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ SAĞLANMALI"
Çağdaş bir devlet olabilmenin başlıca koşulunun demokrasi ilkesinin eksiksiz olarak uygulanmasından, içselleştirilmesinden geçtiğini belirten Yeşilboğaz, “Demokratik bir devletin temel unsuru ise hukuk devleti olmaktır. Yani üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün sağlanmasıdır. Hukukun üstünlüğü ise yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile mümkündür. Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında sadece iç hukuk normlarının değil, uluslararası sözleşmelerin de uygulanması gerekmektedir. Hukuk devleti en güvenli sığınağımızdır. Ülke olarak ekonomik ve toplumsal çöküş ile adaletin ve insan haklarının çöküş nedeni Türkiye’nin hukuk devleti değil, polis devleti olmasının sonucudur. Son günlerde siyasi iktidarın insan hakları eylem planı söylemleri aslında ülkede insan haklarının olmadığının kanıtıdır. En doğru insan hakları eylem planı öncelikle hukuk devleti olabilmektir. Var olan iç hukukumuzun ve evrensel hukuk kurallarının öğrenilmesi, içselleştirilmesi ve uygulanmasıdır. Siyasi iktidar insan hakları zihniyetini değiştirmediği sürece, insan hakları hiçbir zaman eyleme geçmeyecektir. Bu vesileyle, muasır medeniyetlere ulaşmak isteyen ülkemizde, bir an önce insan hak ve özgürlüklerine dayanan laik, demokratik hukuk devletinin yeniden inşa edilmesini temenni ediyor, bu konudaki mücadelemizi yılmadan sürdürüyoruz” ifadesini kullandı.