Adem GÜNEŞ
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Kanal 33 TV’de Fatih Alkar’ın hazırlayıp sunduğu 'GündeminNabzı' Programının canlı yayın konuğu oldu. Ekonomi gündemini değerlendiren Kızıltan, "Kötü günler yaşadık. Tabi kimsenin içini karartmak istemiyorum. Tünelin ucunda ışığı gördük. Aşılar Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre 40 yaşa iniyor. Kısa sürede 40 yaş aşılanmaya başlarsa çok iyi olacak. Ben aşılarımı yaptırdım. Kendimi rahat ve güvende hissediyorum ama tedbiri de elden bırakmıyorum" dedi.
"DEVLETIN GÜCÜNÜ TOPARLAMASI LAZIM"
Devletin gücünü toparlaması gerektiğinin altını çizen Kızıltan, "Bir sürü tedbirler alındı. Tasarruf tedbirleri uygulandı mı? Devlet kasasında para birikti mi? Açılan piyasalara nasıl yansıyacak bu birikim? Bir yıldan uzun süredir kapalı olan sektörlerin, turizm sektörünün yeme içme sektörünün ciddi anlamda nakit sıkıntıları var. Biz Türkiye’deki oda ve borsalar olarak neler yapılması gerektiğini, işletmelerimizin, esnafın nelere ihtiyacı olduğunu defalarca dile getirdik. Bizi yönetenler bunları bizden sürekli dinliyor. Elbette onlar da durumu daha iyiye getirmek için bir takım çalışmalar içindedir diye düşünüyorum. Biz, dünya çapında virüsle mücadelede baya bir başarı kazandık. Umuyoruz bu yaz mevsimini yine kurallara uyarak geçiririz, kışı da atlattıktan sonra gelecek yaz virüsün belinin tamamen kırılacağını düşünüyorum. Yerli aşı da gündemde olunca güzel günler gelecek ama güçlü olmalıyız" şeklinde konuştu.
NEFES KREDİSİNE TALEP YOK
Hükümetin açıkladığı nefes kredisine umulan talebin olmadığına dikkat çeken Kızıltan, "Faiz oranları çok yüksek olunca nefes kredisine umulan gibi talep olmuyor. Önceki Nefes Kredisinde faizler yüzde 7,5 civarında çok düşüktü ve büyük talep vardı. Bunu bankalar da dile getirmişti talebi az bekliyorlardı. Bir de bankalar kredibiliteye çok dikkat ediyor. Şu anda kredibilitesi bozulmayan firma sayımız çok az. Matrah artışı özellikle devlete sıcak para temininde yararı olacak. Ama tabi Türkiye’de alınan her karar bir tartışma yaratıyor. Neden tartışılıyor diye düşünmeliyiz. Konuşup uzlaşarak sorunları çözmemiz lazım. Bir de acaba bunlar hep tartışıyor bağırıp çağırıyor demeden, gelin bakalım ne diyorsunuz diyerek dinlemek lazım. Örneğin Marmara’da müsilaj son derece tehlikeli bir boyuta geldi. Ben şunu düşündüm. Çevreciler çıkıp etkinlikler, eylemler yapıp anlatıyorlar. Gerekirse kızıyorlar devlet güvenlik güçleri ise onları su ile püskürtüyor, biber gazı sıkıyor. Ama bu müsilaj onların ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Yaşanan sıkıntıları rakamlar ortaya koyuyor. Şundan dolayı sorun oldu demek yerine bu durumu nasıl düzelteceğiz. Türkiye’nin uğraştığı o kadar çok sorun var ki. Bazı sorunları da biz yaratıyoruz. Türkiye dışındaki ülkelerle sıkıntılarımızı kendimiz yaratıyoruz. Dış politikayı iç politikaya alet edince yabancı birçok ülke ile aramızda düşmanlık oluşuyor. Türkiye oturup sağlıklı şekilde düşünemiyor çünkü her kafadan o kadar çok ses çıkıyor ki… Bunları oturup sağlam kafa ile katılımcı şekilde, siyaset gütmeden, el ele verip uzlaşarak çözmeli, Türkiye’nin önünü açmalıyız. Bunu yapmadığımız sürece Türkiye’de tartışma da bitmez sorunlarımızı da çözemeyiz" ifadelerini kullandı.
"DÜNYANIN EN BÜYÜK SORUNU ADALETSIZ GELIR DAĞILIMI"
Dünyanın en büyük sorununun adaletsiz gelir dağılımı olduğunu ifade eden Kızıltan, "Buna dünya çözüm bulmadıktan sonra rahat yüzü yok. O kadar büyük bir uçurum var ki, bir tarafta devletlerden daha zengin birçok insan var. Sürekli kazanıyorlar. O nedenle dünyadaki gelişmemiş, açlık çeken ülkelere bu zengin insanlar destek olmalı. Bu insanlara bir vergi mi konmalı ne yapılmalı bilemiyorum ama aksi halde çözüm mümkün değil. Zamanında bu ülkeler Afrika’ya gitmişler kaynaklarını sömürüp zenginleşmişler şimdi bu ülkelerin dünyada yaşayan insanlara borcu var. Dünya bu işe bir el atmalı. Teknoloji sürekli gelişiyor. Burada en önemli şey kanunsuzlara fırsat vermemeliyiz. Siber güvenlik çok önemli bir noktada. Siber güvenliğimizi yüzde 100 sağlayamadıktan sonra teknoloji korsanları bir ülkenin her şeyini ele geçirebilir. Bu teknoloji korsanları kimdir kimler tarafından yönlendiriliyor o da ayrı bir muamma. Önümüzdeki süreçte dünyayı bekleyen en önemli tehlike siber güvenlik" dedi.
"TANITIM MERSIN IÇIN EN ÖNEMLI KONULARDAN BIR TANESI"
Tanıtımın Mersin için en önemli konulardan bir tanesi olduğuna dikkat çeken Kızıltan, "Mersin adı Türkiye genelinde biliniyor ama derinlemesine bilinmiyor. Mersin’in doğal güzellikleri ve çok önemli tarihi kalıntıları var. MTSO olarak bu tarihi kalıntılarımızın dünyada eşi benzeri olmayan zenginliklerimizin tanıtımı için her ay bir video klip hazırlama kararı aldık. Her ay bir video yayınlayacağız. Hava durumu izlenirken bizim tarihi yerlerin hava durumunun verilmesi için de girişimde bulunacağız. Turizm tesisleri güzel önlemler aldılar ve her biri pırıl pırıl sezona hazırlar. En büyük avantaj ise aşılama oranın yüksek olması. Turizme büyük hareket getirecektir. Tabi birçok turizm firmamızın nakit sıkıntısı var. Pandemi öncesi yatırım yapmış kendilerini yenilemeye gitmişlerdi. Onlara yeni destekler yapılmalı. Tanıtımla ilgili bizim büyük bir projemiz var hem turizmle hem de sanayileşme ve yatırımla ilgili. İş dünyasının gelişmesiyle ilgili. Bizim Mersin dışında yaşayan çok başarılı iş insanlarımız var. Mersin dışında yaşayan çok önemli Mersinli patronlar, CEO’lar, sanatçılar, bürokratlar var. Mersin dışında yaşayan Mersinlilerin yüzünü Mersin’e çevireceğiz. O insanlarla iletişim kurup Mersinli olduklarını hatırlatmazsanız günlük iş akışı içinde unutup gidiyorlar. Ama biz sürekli onlara Mersin’i hatırlatınca, “Ben Mersin için ne yapabilirim” diyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi ile de birlikte çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
"MERSIN’DE EN ÖNEMLI SIKINTI YER"
Özellikle Toroslar Bölgesi’nde son derece yüksek miktarda tekstil üretimimiz var. Çocuk giyimde çok güçlü yerlerimiz var. Çorap ve eşofman altında Türkiye’de söz sahibiyiz. Üreticiler uygun şartlarda bir OSB yapılsa biz Türkiye’de lider duruma geliriz dediler. O nedenle mutlaka bir Tekstil OSB kurulması lazım. Toroslar ve Akdeniz Belediye başkanlarımız bu konuda uğraşıyor. Uygun yer bulunduğunda bu iş başlayacak. Mersin’de en önemli sıkıntı yer. Hazine arazilerinin ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yazı yazdık. Mersin’deki hazine arazilerinin envanterini istedik. Bir de atıl durumda olan kamu arazileri var. Onlardan bir tanesini bizim lojistikçilerle de görüştük. 1-1,5 sene önce de ilgili bakanlarla görüşmüştük ama şimdi biz atıl durumda olan Karayollarının iki yerinden birisine talibiz. Buraya lojistik merkez kurulmasını ve kent içindeki TIR trafiğine çözüm üretilmesini istiyoruz. Daha önceden planlanan Lojistik Köy, sanayi bölgesine dönüştürüldü. Yenice’de TCDD’nin yaptığı bir lojistik merkez var. Trenle gelip kamyonlara, kamyondan gelip trene yüklenecek bir aktarma merkezi. Ama bizim söylediğimiz yerde büyük bir arazi var ve lojistik merkez gibi kullanılabilir. Biz buradan talebimizi yaptık. Lojistik anlamda kullanımı için tahsis istiyoruz. Biz yerel yönetim seçimleri öncesinde de anlattık. Artık iş hayatının planlı bölgelere taşınması gerektiğini hemen herkes kabul ediyor ama yer bulmak sıkıntılı. Biz imar planı deyince hep apartman anlıyoruz. Önce şehrin ticaretini geliştirmek için plan yapılmalı. İnşaat malzemecileri, mermerciler site yapmak için yer istiyorlar. Bizim eski sanayi sitesi şehrin içinde kalmış. Orası farklı şekilde değerlendirilebilir. Onların da yeni bir sanayi sitesine taşınması lazım. Binalarının daha büyük ve elverişli olduğu bir site. OSB’nin bir altı büyüklüğünde sanayi sitelerine ihtiyaç var. Artık 100-150 metrekare yerde sanayici olmuyor. En az 1000-1500-2500 metrekarelik binaların olduğu sanayi siteleri planlamalıyız. Bunlar için önce yer önemli.
"MERSIN KENDILIĞINDEN BÜYÜYOR"
Mersin'in yararı için tüm belediye başkanlarının bir araya gelmesi gerektiğini kaydeden Kızıltan, deeğrlendirmelerini şöyle sürdürdü: "Tüm belediye başkanları bir araya gelecek. Biz de Esnaf ve Sanatkarlar Odaları, Mühendis Odaları geçip bu yerleri tespit edeceğiz. Bunların birbirine de yolla bağlanıp birbirleri arası ticaret şehir içine girmeden yapılmaları sağlanmalı. Böyle bir koordinasyon lazım. Bir ay oturup ilgili teknik kadrolar çalışsa bu iş çözülür. Korkum yine konut imarının öne çıkması. Mersin’de nakliyeciler sitesi ya da orta büyüklükte bir sanayi sitesi kurulsa 1-2 senede tıkır tıkır çalışmaya başlar. Mersin kendiliğinden büyüyor. Planlama büyümenin gerisinde kalırsa tıkanıyoruz. Biz 30-40 sene sonrasına göre planlama yapmalıyız. Sen konut imarı açtıkça herkes konut yapıyor sanayi sitesi imarı, ticarethane imarı açarsak oralar çoğalacak. Köylerdeki nüfusu köylerde tutabilirsek tarımda bizimle kimse boy ölçüşemez. Tarım Teknopark’ta Ar-Ge yapacak firmalar yer alacak. Diyelim bir tohum geliştirmek istiyor orada Ar-Ge’sini yapıp tohumu ekecek. Testini yapıp aksaklığı varsa Ar-Ge’ye devam edecek. Türkiye’nin iklimine toprağına uygun tohum yetişecek. Ya da tasarruflu sulama sistemleri üzerine Ar-Ge çalışması yapılacak. Yani tarımda yerliliği artıracak çalışmalar yapılacak. Tarımda birçok konuda dışa bağımlıyız. Çiftçiler en büyük Ar-Ge’ci. Yıllarca her şeyi denemişler ve sonuca ulaşmışlar ama artık kentlere göçmüşler. Mersin hakikaten çok gelişmekte olan bir şehir. Zaman zaman birçok kez Mersin dışından yatırımcılarla, sanayicilerle, iş adamlarıyla görüşüyoruz. Hatta yabancılarla da sık sık görüşüyoruz. Mersin’in kaçınılmaz bir büyümesi var. Kimse bir şey yapmasa ticaretteki cazibesi insanları Mersin’e akın ettiriyor. Sanayi, Lojistik, Tarım ve Turizmde şahlanıyor. Türkiye’de yatırım yapmak isteyenler için Mersin çok ideal bir yer. Mersin’de gelip şimdiden yerlerinizi alırlarsanız büyük avantaj elde etmiş olursunuz. Gelin Mersin’e yatırım yapın hem siz hem Mersin hem Türkiye kazansın."