Hüseyin KIRKGÖZ
8 Muhtar ve Sulama kooperatifi başkanı ile köylüler yaşadıkları ve üretim yaptıkları bölgede mermer ocağını istemediklerini söylediler. Mersin'in Anamur İlçesine bağlı Çamlıpınar Mahallesi yolunda yapılan basın açıklamasına Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Anamur Temsilciliği üyeleri, çevreciler, Anamur Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş, CHP Anamur İlçe Başkanı Durmuş Deniz, Anıtlı Muhtarı Sunay Aslan, Çamlıpınar Muhtarı Ömer Alataş, Ovabaşı Muhtarı Gani İmdat, Karağa Muhtarı Durmuş Uçkin, Lale Muhtarı Muhammet Ali Altun, Karaçukur Muhtarı Şerafettin Çakı, Uçarı Muhtarı Muzaffer Çetin, Gazipaşa ilçesi Yakacık Mahallesi Muhtarı Mustafa Yüksel, Anıtlı Sulama Kooperatifi Başkanı Kamil Deniz ve yöre halkı katıldı.
"MERSİN VALİLİĞİ BİZİ DİKKATE ALSIN"
Burada bir açıklama yapan MERÇED Anamur Temsilciliği adına konuşan Zuhal Ketir, "Bilindiği gibi, Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 2019 yılında, Anıtlı’da mermer ocağı işletmek isteyen bir firma hakkında ÇED süreci başlatılmıştı. O vakitlerde hep birlikte mermer ocağı istemediğimizi belirten açıklamalar ve eylemler yapmıştık. Hatta ruhsat sahasının içinde ve çevresindeki arkeolojik kalıntıların tescili için MERÇED adına ilgili birimlere dilekçeler vermiş ve bu kalıntıların tescilini sağlamıştık. Aradan 3 yıl geçmeden bu kez yine mermer ocağı işletmek isteyen başka bir firmanın ÇED süreci başlatılmakla, yeniden bir aradayız ve hep birlikte tek yürek halinde belki bu kez duyan olur diye, ‘’Anıtlı dahil tüm köylerimizde mermer ocaği istemediğimizi’’ yüksek sesle dile getireceğiz. Umarız ki Mersin Valiliği bu kez, Çinlilere tonunu 500 liraya satmak için mermer çıkartmak isteyen firmaların rant talebini değil, üretimden gelen gücünüzü ve yaşam hakkı savunmamızı ciddiye alır. Burada mermer ocaklarının doğaya, su kaynaklarına, insan sağlığına ve tarıma zararlarını anlatmayacağız. Çünkü el kadar çocuklar bile Google taramasında mermer ocaklarının zararları etkilerinin ne olduğunu bulup öğreniyorlar. Burada, karstik jeolojik yapıdaki coğrafik bölgemiz için mermer ocaklarının olumsuz etkilerini bir türlü öğrenemeyen Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sesleneceğiz: Geçtiğimiz yıllarda Anıtlı’dan sonra Korucuk Köyü’ne göz diken mermerciler lehine Mersin Valiliği tarafından 2 mermer ocağı firması hakkında ‘’ÇED Gerekli Değildir’’ kararı verilmişti. Bu iki karardan ilkine karşı iki köyün muhtarı ile MERÇED olarak açtığımız dava lehimize sonuçlanmıştır. Ne yazık ki Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin söz konusu kararına karşı Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile davalı firma temyiz yoluna başvurmuştur. İkinci mermer ocağına karşı açtığımız davada ise keşif kararı beklenmekte iken bu kez, yine Korucuk Köyü’nde, 3. mermer ocağının ÇED süreci başlatılmıştır. Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere, Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri, halkın taleplerini, itirazlarını ve yargı kararlarını hiçe saymaktadırlar ki ısrarla, içinde endemik türler dahil, birçok bitkinin ve hayvanın yaşadığı bakir ormanlık alanlarda, envai çeşit meyve ve sebzenin üretildiği köylerde mermer işletmek isteyenler lehine sürekli biçimde kararlar yayınlamaktadırlar. Bize göre bu durum, halkı geçtik doğayı da yok saymaya dönük anlaşılmaz bir ruh halinin tezahürüdür. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin de etkisiyle kuraklık tehdidi altında olan yarı kurak bölgemizde mermer ocaklarına izin vermek, halkın ve diğer canlıların ölüm ya da göç sürecini başlatmak demektir" ifadelerini kullandı.
ANAMUR 2033 YILINDA ÇÖLLEŞME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA
DSİ’nin yaptırdığı araştırmalara göre, henüz mermer ocakları açılmamasına rağmen su kaynaklarının bu şekilde kullanılması halinde Anamur’un 2033 yılında çöl olması beklenmektedir. Devletin bir kurumu tarafından böylesine bir rapor yazılmışken, su kaynaklarına verdiği zararlar tartışmasız biçimde, bilimsel bir gerçeklikle ortada olan mermer ocakları için ÇED gerekli değildir kararlarının yayınlanmasını aklımız almamaktadır. Yine, bilimsel araştırmalara göre, son yıllarda yaşadığımız Covid-19 virüsü salgınının nedeninin yaban hayatının yok edilmesi olduğu söylenmektedir. Tüm bu bilimsel gerçeklikler karşısında Mersin Valiliği’ne bağlı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bu yöndeki kararlarını anlamak zordur. Keza, mermer ocakları ile ilgili başlatılan ÇED sürecinde görüşüne başvurulan diğer kurumların ve özellikle Anamur Orman İşletme Müdürlüğü’nün şartlı onaylarını da anlamıyoruz. Korucuk Köyü’ndeki ilk mermer ocağı davasında alınan bilirkişi raporunda, mermer ocağı faaliyeti nedeniyle ormanlık alanda yangın çıkma riskinin yüksek olduğu belirtilmiştir. Orman mühendisi bilirkişi tarafından dile getirilen bu riskin, Orman İşletme Müdürlüğü’ne bağlı çalışan orman mühendislerince bilinmemesi mümkün müdür? Elbette değildir. Bu bilgiye rağmen, ormanlık alanda açılacak mermer ocakları için ‘’Kurallara uyulursa sakınca yoktur’’ diye görüş bildirmektedirler.
"ARTIK DAHA FAZLA ÇED SÜRECI BAŞLATMAYIN"
Aynı şekilde mermer ocağı açılacak alanlarda bizlerin bulup da tescil edilmesini talep ettiğimiz arkeolojik kalıntıların, Müze Müdürlüğü yetkililerince kendiliğinden bulunup tescilinin yapılması mümkün değil midir? Elbette mümkündür. Ama bu yönde bir çalışma yapılmamaktadır. Peki, Anamur’un 2033 yılında çöl olacağını öngören görevlileri çalıştıran DSİ’’nin mermer ocaklarının su kaynaklarına zararlarını bilmemesi mümkün müdür? Elbette değildir. Buradan, Mersin Valiliği dahil mermer ocaklarının ÇED sürecinde emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara sesleniyoruz: Artık mermer ocaklarını işletecek firmaların değil halkın ve doğanın yanında olun. Korucuk Köyü’nde mermer ocağı işletmek isteyen ilk firma için verilmiş yargı kararına uyun ve artık daha fazla ÇED süreci başlatmayın. Bizler Anamur’un hiçbir köyünde mermer için tek kazma vurulmasını, tek ağacın kesilmesini istemiyoruz ve buna asla izin vermeyeceğiz. Bu konuda hem demokratik hem hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
GÜMÜŞ: "TARIM BÖLGESİNDE MERMER OCAĞI OLMAZ"
Anamur Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş de açık muz üretimi yapılan bölgede avokado üretiminin de arttığını, diğer taraftan geleneksel zeytin, badem, harnup ve nar üreticiliğinin de devam ettiğini belirterek, “Burası bir tarım bölgesi ve gün geçtikçe üretim artıyor. Burada açılacak bir mermer ocağı tarım üretimini olumsuz etkileyecektir. Bölge halkının tek geçim kaynağı tarımdır. Yetkililerin sesimizi duymasını ve buradaki tarım alanlarını ve tarım üretimini korumasını istiyoruz” dedi.