Adem GÜNEŞ
Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Basında Sansürün Kaldırışının 113. Yıl dönümü sebebiyle Cumhuriyet Meydanında tören düzenledi. Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği törene MGC Başkanı R. Kaya Tepe ve yönetim kurulu üyeleri, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Daire Başkanı Bedrettin Gündeş, Akdeniz Belediyesi Başkan Vekili Aydın Eğin, Yenişehir Belediyesi Başkan Vekili Hasan Togay, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan,önceki dönem Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Akdeniz Belediyesi Basın Müdürü Tuncay Karakaş ve basın mensupları katıldı. Başkan Tepe’nin Atatürk Anıtı’na çelenk sunmasının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’na geçildi. Daha sonra MGC Başkanı Rüstem Kaya Tepe, günün anlam ve önemine dair konuşma yaptı.
"BASIN MENSUPLARININ BASKI GÖRMESİNE MÜSAADE EDİLMEMELİ”
Gazeteciler olarak 24 Temmuz’u ‘Basın Özgürlük ve Dayanışma Günü’ olarak idrak ettiklerini söyleyen Başkan R. Kaya Tepe, bu günün tarihsel sürecine değinerek, “Türk basınında sansürün ilk uygulandığı tarih 1876’dır. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde ‘sansürün kaldırılması’ olarak adlandırılmaktadır. Demokrasinin tehdit altında olduğu, vesayetin hüküm sürdüğü bir ortamda, basın özgürlüğünden, ifade hürriyetinden ve sağlıklı bir medya işleyişinden bahsetmek mümkün değildir.” diye konuştu. Hiçbir basın mensubunun mesleki faaliyetleri dolayısıyla baskı görmesine, bu baskılar yoluyla basın özgürlüğünün tehdit edilmesine müsaade edilmemesi gerektiğini ifade eden Tepe, “Bu gün ayrıca basın çalışanlarının çalışma şartlarındaki zorlukları anlamak ve onlara saygı duymak amacı ile ortaya çıkan ve kutlanan bir gün. O yüzden, 24 Temmuz simgesel önemini hala kaybetmedi. Bugün gazeteciler işsizlik, özlük hakları gibi pek çok konuda sıkıntı yaşıyorlar” dedi.
ANTMEN: "BASIN ÜZERİNDEKİ BASKILAR SÜRÜYOR"
CHP Mersin Milletvekili Antmen de basının üstündeki baskıların devam ettiğini dikkat çekerek, "Bir kısım yandaş meydanın bir eli yağda bir eli baldayken, yandaş olmayan gazeteler yaşamaya çalışıyor. Kalemini satmayan, onurlu duran, kendisini değil vatanını ve halkını düşünen gazeteciler olduğu sürece, halkın haber alma özgürlüğünün sağlanacağını düşünüyorum. Basın özgür olmadıkça Türkiye'ye demokrasi hiçbir zaman gelmeyecektir" diye konuştu. MTSO Başkanı Kızıltan ise doğruları yazan gazetecilere destek olunması gerektiğinin altını çizdi.
KOLAYLI: "MESLEKİ KİRLENME HEPİMİZİ DERİNDEN YARALIYOR”
Öte yandan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, sansürün kaldırılışının yıldönümü olan 24 Temmuz Basın Dayanışma Günü nedeniyle bir açıklama yaparak, basının sorunlarına ve çözüm önerilerine dikkat çekti. Türkiye genelinde 8 gazeteciler federasyonu, 89 gazeteciler cemiyeti ve basın derneği ile bu derneklere üye yaklaşık 20 bin medya çalışanını tek çatı altında toplayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun Genel Başkanı Nuri Kolaylı, basın çalışanlarının görevlerini gerçek anlamda özgürce yapamadığını söyledi. Basın sektöründeki mesleki sorunların demokratik hukuk sistemi içinde çözüleceği gerçeğinden hareketle TGK olarak sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin çalışma yapıldığına dikkat çeken Kolaylı, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Basınımız 2021 yılının 24 Temmuz’una, ne yazık ki siyaset-mafya-medya üçgenindeki çirkin ilişkilerin yaşandığı bir ortamda giriyor. Sektörümüzde “adına gazeteci” diyen ama gazetecilik değil, kirli çıkar ilişkilerinin odağı olan insanların mesleğimizi kirletmesine üzülerek tanık oluyoruz. Bu durum hepimizi derinden yaralıyor. Yaşamakta olduğumuz bu çarpık sürece son vermek için, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen “Gazetecilik Meslek Yasası”, teknolojik gelişmeler dikkate alınarak yazılı basının yanı sıra görsel, işitsel ve elektronik medyayı da kapsayacak şekilde günümüz koşullarına uygun olarak mutlaka çıkarılmalıdır. Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yayımlanan ‘tasarruf tedbirleri’ genelgesi, pandemi sürecinde çok zor bir dönemden geçen yerel medya kuruluşlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Büyük fedakârlıklarla ve düşük bütçelerle halkın haber alma özgürlüğü adına görev yapan yerel basın kuruluşlarımız, ‘tasarruf tedbirleri’ başlıklı kararlarla önemli ölçüde gelir kaybederek ve ekonomik anlamda daha da zor bir döneme girmiştir. Ekonomik darboğazdan çıkamayacak olan yerel basın kuruluşlarının bir bir kapanması ve binlerce meslektaşımızın işsiz kalacak olması, ekonomik ve sosyal dengeleri bozmanın yanında, yerel demokrasiye de büyük darbe vuracaktır. Sansür ise, meslektaşlarımızı kıskacına alan önemli bir sorunumuzdur. Günümüzde çeşitli medya kurumlarında yaşanan uygulamalara bakıldığında, sansürün kalkmadığını, şekil değiştirerek devam ettiği görmekteyiz. Sansür, eskiden olduğu gibi ‘haber yasaklama’ yoluyla yapılmasa da, gerçeği çarpıtma, gizleme veya çeşitli tehdit ve yaptırımlarla meslektaşlarımız üzerinde devam etmektedir."