Necdet TAŞ
Bakana sundukları raporun içeriğini kamuoyuna aktaran Anamur-Bozyazı Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş, “Anamur muzunda çiftçilerimizin yaşadığı sorunları ve çözüm önerilerimizi üreticilerimiz adına sözlü ve rapor halinde sunduk. Umarız önerilerimiz Bakanlığımız tarafından dikkate alınır. İlçemiz ve Ülkemiz tarımında yaşanan en önemli sorunları ve çözüm önerilerimizi maddeler halinde tensiplerinize sunmaya çalıştık. Takdirleriniz ve olurlarınız neticesinde verecek olduğunuz talimatlar ve yapacak olduğunuz çalışmalar ile bu sorunların çözüleceğine olan inancımız tamdır” ifadelerini kullandı. Yaşadıkları en büyük sorunun girdi maliyetleri olduğunun altını çizen Gümüş, “Tarımda kullanılan Gübre ve ilaç maliyetlerinin, beden gücü ve yürek koyarak üretim merkezli geçimini sağlayan üreticilerimize, sen tarımı bırak başka bir işe bak derecesinde her yıl ciddi oranda artmasıdır. Döviz arttığında fiyatların da doğal olarak artması normal bir olay gibi görünse de aklımız ve hafızamızın almadığı konu aynı olay döviz düştüğünde fiyatların yine artmasıdır. 2019 - 2020 yılında 1.050.00TL olan Amonyum Sülfat 2021 yılında 3 bin 450 TL’ye, 2019 - 2020 yılında 2 bin 100 TL olan 18-46 DAP gübresi 2021 yılında 6 bin 850 TL’ye, 2019-2020’de 2 bin TL olan 15-15-15 ‘’dengeli’’ taban gübresi 2021 yılında 4 bin 600 TL’ye, 2019 - 2020 yılında 3 bin 450 TL olan Potasyum Sülfat 2021 yılında 5 bin 400 TL’ye, 2019-2020 Yılında 3,50 TL olan demir 2021 yılında 8 TL’ye, 2019 – 2020 yılında 15 TL olan naylon da 2021 yılında 35 TL’ye yükselmiştir” şeklinde konuştu.
“MUZ İTHALATI DURDURULSUN”
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’den muz ithalatının durdurulmasını talep eden Gümüş, “Ülkemizde üretilen muz, 2000 yıllardan önce tüketimin anca yüzde 15 ile yüzde 20’sini üretirken, Devletimizin uygulamış olduğu Muz politikaları çerçevesinde ithal muz’ a konan vergilerden ve yerli muz üretiminin desteklenmesinden dolayı 2020 yılında ülkemiz tüketiminin yüzde 95’ini karşılar duruma gelmiştir. 2021 yılı da gösteriyor ki yerli muz üretimi ülkemiz tüketiminin yüzde 100’ ünü karşıladığı gibi üretim fazlası da olduğu kanaatindeyiz. Yerli Muz’ u ihraç edemeyeceğimize göre üretim fazlasından ve girdi maliyetlerinden kaynaklanan artışlardan dolayı üreticilerimiz üretim maliyetinin altında Muz satmaya başlayacaktır. Bu nedenle üretim durma noktasına gelebilir ve üreticilerimizi çok ama çok zor ve sıkıntılı bir süreç bekleyebilir. Bunun için acilen ithalatın durdurulması gerektiğine inanmaktayız. Üreticilerin üretiminin desteklendiği gibi uzun vadede oluşacak piyasa dengesi ve özellikle de arz talep dengesi korunmalıdır. Bundan önce şaraplık üzümde, yakın tarihte Nar bitkisinin başına gelenler 1-2 yıl içinde de muz bitkisinin başına gelecektir. Şöyle ki; 3-5 yıl kar eden bir ürüne hemen tüm üreticilerden yetiştirme isteği olduğu görülmektedir. Önceleri nar ve şaraplık üzümde meydana gelen ve sınırsızca yapılan ekimler ve yatırımlar; arz miktarının ciddi derecede yükselmesi ile talep ve fiyat düşüşü meydana getirmiştir. Ne yazık ki şimdi de muz üretimi çok vahşice yapılmaya başlanmıştır. Devlet acilen havza modelini uygulamaya koymalıdır. Şöyle ki; muz üretimi yapılacak alanlar belirlenmelidir ve bu bölgeler dışında üretime izin verilmemelidir. Bu şekilde arz kontrol altına alınmalıdır. Şu anda bir muz serasının tarla hariç sadece yapım maliyeti 180.000 - 200.000 TL civarındadır. Yıllık yaklaşık geliri de masraf ve amortismanlar çıktığı zaman 12.000-15.000 TL arasındadır. Ama kontrol alınmaz ve fiyatlar aşağıya düşmeye başlarsa birçok yeni yatırımcı çok ciddi bir borcun altında ezilecektir ve hali hazırda bu tarımı yapanlar da bu işten ciddi zarar görecektir. Havza modeli gerçekçi bir yaklaşım ile sektördeki paydaşlarla buluşarak acil olarak uygulamaya koyulmalıdır aksi halde küçük aile işletmeleri çok ciddi bedel ödemek zorunda kalacaktır” diye konuştu.
“İRAN VE IRAK GÜMRÜK KAPILARINDAKİ DENETİMLER ARTTIRILMALI”
İran ve Irak Gümrük kapılarındaki denetimlerin arttırılması gerektiğinin altını çizen Gümüş, “Ülkemizdeki Muz üretimi, son 5 yıldır hibe destekleri ve sübvansiyonlu kredilerle çok ciddi derecelerde artmıştır. Ancak hibe desteklerinden Küçük aile işletmeleri istifade edememektedir. Ülkemizdeki Üretim alanları, Küçük Aile işletmelerinin tasarrufundan çıkarak çiftçilik ile ilgisi olmayan sermaye şirketlerinin tekeline geçmiştir. Hibe destekleri ve sübvansiyonlu krediler küçük aile işletmelerine verilmek yerine Sermaye Şirketlerine verilmekte ve bu uygulama ile küçük aile işletmeleri üretim yapamaz duruma gelmektedir. Hibe destekleri ve sübvansiyonlu krediler 10 dönüm ile sınırlandırılmalı ve 10 dönüm ve üzeri arazilere hibe desteği ve sübvansiyonlu kredi verilmemelidir. Mersin Limanı’ndan Irak ve İran’ a transit geçiş ile yüklenen muzlar İran ve Irak gümrük kapısından geçtikten sonra tekrar taksi ve minibüsler ile vergisiz olarak ülkemize geriye giriyor ve daha sonra da ülkemizin her tarafına dağılıyor. Gümrük kapılarımızdan denetimsiz ve yoğun bir şekilde ülkemize geriye gelen Muzlar yerli muz üretimini ve yerli muz üreticisini tehdit etmektedir. Bu konu ile ilgili olarak acilen ve yoğun bir şekilde Gümrük kapılarımızdaki denetimlerimiz sıkılaştırılmalı, gerekli tedbirler alınmalı ve gümrük vergisiz muzların ülkemize girişi engellenmelidir” dedi.
HAZİNE ARAZİLERİN KULLANICILARINA VERİLMESİ GEREKİR.
Çiftçilerin yıllardır kullanımında olan hazine ve 2B arazilerini hatırlatan Gümüş, “Hükümet, tarım için bu arazileri satışa çıkartıyor. Kullanıcı çiftçiye ihaleye sende gir diyor. Çiftçinin elinde ve cebinde zaten hiç para yoktur ve olmamıştır. Yüksek fiyattan ihale açılıyor. Çiftçinin kullandığı hazine ve 2B arazileri ihale sonunda, sermaye sahiplerinin eline geçiyor. Çiftçinin tarımsal arazileri sermaye sahipleri şirketler tarafından ellerinden alınıyor. Çiftçilerimiz telafisi olmayan sosyal krize neden olan yaşam savaşı ile karşı karşıya kalıyor. Halbu ki bu araziler ödenebilecek makul bir fiyatla kullanıcısı olan çiftçilerimize verilse sosyal bir projeye imza atılıp tarım desteklenmiş olacak. Bu konunun da ivedilikle çözüme kavuşması şarttır. Eğer ki bu konu da Çözüm olmaz ise, Çiftçiler adına yakın bir zamanda sosyal krize neden olan toplumsal patlamalar meydana gelecektir. 2016 yılında dar gelirli üreticilere destek vermek amacı ile 5 dönüme kadar dönüm başına 100,00TL Küçük Aile İşletme Desteği ödemesi verilmişti. Şu anda 2021 yılında olmamıza rağmen Küçük Ailelere verilen dönüm başı 100,00TL destek aynı şekilde devam etmektedir. Dönüm başına ve 5 dönüme kadar verilen bu destek 5 dönümden 10 dönüme çıkarılmalı ve destek miktarı da arttırılmalıdır. İlçemizde ve Bölgemizde veraset intikali yapılmamış birçok hisseli arazi bulunmaktadır. Bu arazilerde çiftçilerimizin üretim yapabilmeleri için enerjiye ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak çiftçilerimizin bu arazilerde enerji kullanabilmesi için elektrik abonelerine ihtiyacı vardır. Çiftçilerimizin Elektrik aboneleri alabilmeleri için de söz konusu araziler üzerinde hak sahibi olan kişilerin yüzde 51’ inden muhafakatname almaları istenmektedir. Çiftçilerimizin bu araziler üzerinde hak sahibi olan kişilerin yüzde 51’inden muhafakatname alması adeta imkansızdır. Bu araziler üzerinde tarımsal abone alamayan çiftçilerimiz bu nedenle bu araziler üzerinde üretim yapamamakta ve maddi zorluklar yaşamaktadırlar. Çiftçilerimizin Tarımsal Elektrik Abonesi alabilmeleri için gerekli olan düzenlemelerin bir an önce çiftçilerimiz lehine değiştirilmeli ve çiftçilerimizin yaşadığı bu mağduriyetler bir an önce ortadan kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı.