Mersin’de 28 Şubat darbesi protesto edildi


AK Parti Mersin İl Başkanlığı, üzerinden 25 yıl geçen ve Türk demokrasi tarihinde kara bir leke olarak hatırlanan 28 Şubat post modern darbesini protesto etti. Motivasyonunu 27 Mayıs darbesinden alan 28 Şubat’ın bir darbenin tarihi olduğu gibi vesayetin, antidemokratikliğin, karanlık bir zihniyetin de ismi olarak tarihe geçtiğini belirten AK Parti Mersin İl Başkanı Cesim Ercik, “1000 yıl sürecek dedikleri 28 Şubat postmodern darbesi ile insanlar ayrımcı, ötekileştirici, insan haklarına aykırı uygulamalara maruz bırakılmış, milyonlarca insanın hayatı karartılmıştır" dedi.

 

Tarih : 28 Şubat 2022 Pazartesi 13:54

Necdet TAŞ

AK Parti Mersin İl Başkanlığı üyeleri, 28 Şubat postmodern darbe girişimini protesto etti. AK Parti Mersin İl Başkanlığı’nda bir araya gelen partililere, Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak ile kentin çeşitli sivil toplum örgütleri temsilcileri de destek verdi.

28 ŞUBATTA MİLYONLARCA İNSANIN HAYATI KARARTILDI

 Ellerindeki dövizlerle darbeye tepki gösteren partililer adına konuşan İl Başkanı Cesim Ercik, 28 Şubat sürecinin milletin inancına, iradesine, değerlerine, insan haklarına, demokrasiye ve özgürlüklere yapılan fiili bir darbe olduğunu söyledi. Motivasyonunu 27 Mayıs darbesinden alan 28 Şubat'ın bir darbenin tarihi olduğu gibi vesayetin, antidemokratikliğin, karanlık bir zihniyetin de ismi olarak tarihe geçtiğini belirten Ercik, "28 Şubat’ta sözde irtica tehdidi ile medya, darbeci zihniyete ram olarak topyekun savaş manşetleri atmış, Ankara sokaklarında tanklar yürütülmüş, anti-demokratik MGK kararları alınmış, demokrasiye balans ayarı denilerek dönemin hükümeti istifaya zorlanmıştır. 1000 yıl sürecek dedikleri 28 Şubat postmodern darbesi ile insanlar ayrımcı, ötekileştirici, insan haklarına aykırı uygulamalara maruz bırakılmış, milyonlarca insanın hayatı karartılmıştır" dedi.

“28 ŞUBAT ZİHNİYETİ HALA DİRİLİĞİNİ KORUMAKTADIR”

Kadınların bu karanlık sürecin en büyük mağdurları olduğunun altını çizen Ercik, "Darbecilerin kurduğu ikna odalarında nice kadın, inançları hiçe sayılarak horlanmış ve baskıya maruz kalmıştır. Başörtüleri açılmaya zorlanmıştır. Bu odalarda psikolojik baskılara maruz bırakılan kızlarımızın çoğu üniversitelerdeki, liselerdeki eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalmış ve etkisi bugün dahi süren travmalar geçirmiştir. Getirilen kanunsuz başörtüsü yasağı ile kadınların çalışma hayatında var olmaları engellenmiştir. Siyasi görüş ve inancından dolayı insanların, çalışma, eğitim, ibadet, düşünce ve ifade özgürlükleri gibi temel hakları ellerinden alınmıştır. Ülkesi, milleti için çalışan ve üreten sermaye dahi kategorize edilerek yeşil sermaye adı altında ötekileştirilmiştir. 28 Şubat darbesi, vesayetçi sistemin ilk tezahürü değildir, maalesef sonu da olmamıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimi de aynı kaynaktan beslenen vesayetçi sistemin dışa yansıyan bir suretidir. Ülkemizde yaşanan bazı gelişmelere ve dillendirilen, mırıldanılan, hayali kurulan özlemlere bakılırsa 28 Şubat zihniyeti ne yazık ki bazı mahfillerde hala diriliğini korumaktadır” şeklinde konuştu.

“VESAYETÇİ ZİHNİYETLE MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK”

Devletin 28 Şubat’ın acılarını sağaltmak ve iyileştirmek adına yaptığı muazzam çalışmalarına rağmen bu zihniyetin söylemleri, eylemleri ve kamuflajlı darbe yılları nostaljileri, kabuk bağlayan yaraları kanattığını ifade eden Ercik, “Vesayetçi zihniyetle mücadelemiz devam edecek. 28 Şubat için bin yıl sürecek diyenler unutmasın ki 28 Şubat bin yıl sürmedi ancak biz 28 Şubat’ı bin yıl geçse de unutmayacağız. Demokrasimize ve milli iradeye her zaman sahip çıkacağız. 15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, milletimizle beraber gösterdiğimiz mücadele bunun ispatıdır. Bu vesile ile ülkemizde 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz gibi insan onurunun, insan haklarının, demokrasi ve değerlerimizin hiçe sayıldığı günlerin bir daha yaşanmaması için var gücümüzle çalışmaya devam ediyor, 20 yıldır her şartta ve koşulda özellikle darbeler karşısında yanımızda olan milletimize şükranlarımızı sunuyoruz" diye konuştu.

28 ŞUBAT 1997’DE NE OLMUŞTU?

28 Haziran 1996 yılında Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisince kurulan 54. Hükümet göreve geldi. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldığı hükümet, "rejimi tehdit ettiği" iddiasıyla tartışmalar çıkmaya başladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan'ın 24 Ocak 1997 yılında Kayseri'ye yaptığı gezi sırasında tek tip elbise giyip bere takan il örgütü görevlileriyle ilgili partiye uyarıda bulundu. Söz konusu durumun Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olduğunu ifade eden Başsavcılık, RP Kayseri İl Yönetim Kurulunun 30 gün içinde görevden el çekmesini istedi. Başsavcılık, fesih işleminin yapılmaması halinde, RP hakkında kapatma istemiyle dava açılacağını da partiye bildirdi. RP'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 31 Ocak 1997 yılında düzenlediği "Kudüs Gecesi"ne İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri'nin de katılarak bir konuşma yapması ve sergilenen gösteriler "rejim tartışmaları"nı daha da arttırdı. Erbakan, 1 Şubat 1997 yılında itirazlara ve DYP'li bazı bakanların "imza atmayız" tepkisine rağmen "üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan" kararnameyi Bakanlar Kurulunda imzaya açtı. Kısaca anlatacak olursak; 28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı olduğu 28 Şubat 1997 yılında yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası alınan kararlarla rejime karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreçtir.

SİNCAN’DA TANKLAR YÜRÜTÜLDÜ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı, tepkilere yol açan "Kudüs Gecesi"ni düzenleyen RP'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız hakkında 2 Şubat 1997 yılında soruşturma başlattı. Söz konusu gecede konuşan İran'ın Ankara Büyükelçisi Bagheri de 3 Şubat 1997 yılında Dışişleri Bakanlığına çağrılarak protesto edildi. Bu geçen zaman diliminde 28 Şubat'ın hafızalara kazınan görüntüsü olarak anılan, "Sincan'dan tankların geçmesi" olayı yaşandı. Sincan'da 4 Şubat 1997'de 15 tank ve 20 kariyer, ilçeden geçerek Yenikent'teki tatbikat alanına gitti. "Askerin uyarısı" olarak değerlendirilen bu gelişme, Sincanlılar tarafından "darbe oluyor" şeklinde algılandı. Yaşanan bu olaylar sonrası dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Sincan'dan tankların geçtiği gün Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ı görevden uzaklaştırdı. Ankara DGM'deki sorgusunun ardından Terörle Mücadele Şubesince gözaltına alınan Yıldız, beraberindeki 9 kişiyle "yasa dışı silahlı çeteye yardım, halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddialarıyla tutuklandı. Olaylar bunlarla da sınırlı kalmadı dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de dahil olduğu ciddi siyasi tartışmalar başladı. Tartışmaların devam ettiği dönemde 28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığında toplandı. MGK tarihinin en uzun toplantılarından biri yapılmış oldu. Toplantı sonrasında yayımlanan 4 maddelik MGK bildirisinde özetle "Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği" belirtilerek "Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği" vurgulandı.

 

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi




 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA