Necdet TAŞ

Mersin Orman Bölge Müdürlüğü’nün seyrekleştirme adı altında Emirler Köyü’ndeki ağaç kesimi üzerinden yaklaşık 1 yıl geçti. Konuyu yakından takip eden ve bölgede incelemelerde bulunan Mersin Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Abdurrahman Yıldız, “Emirler ormanının yağmalanmasının üzerinden bir yıl gibi bir zaman geçti. Toplumsal hafızamızın zayıflığı bir yandan, özellikle Mersin’imizde doğa yıkım ve yağmalanmasının sonunun gelmemesi diğer yandan, Emirler ormanında yaşananlar neredeyse unutulup gitti. Toplumsal muhalefetin de en büyük problemlerinden biridir bu, fikri takip, icrai takip meselesi. Yaşanan yağma faaliyetlerine karşı duyarlılığımız yeteri kadar olmasa da ses çıkarma alışkanlığımız var. Fakat yaşanan bu olayların ardını, nereye doğru gittiğini takip etmek ise neredeyse yok denecek kadar az” ifadelerini kullandı.

“MAALESEF HAKLI ÇIKTIK”

Emirler ormanı yok edilirken, en çok kullanılan argümanlardan birinin buradaki ormanın gençleştirileceği sözü olduğunu hatırlatan Yıldız, “Fakat ormanın zaten genç olduğu unutulmuştu. Birileri o günlerin harareti içinde bu tezin yanlış olduğunu ormanın zaten genç bir orman olduğunu hatırlatması neticesinde bu tezden sessiz sedasız vazgeçerek buraları endüstriyel ormanlara çevireceklerini savunmaya başladılar. Aslında oraların doğası, coğrafyası endüstriyel orman yapmak için mümkün değildi ama at yalanı, inanan inansın bizim topluma çocukluğundan itibaren belletilen bir argümandır. İnanan inandı, biz buraların kesinlikle yeniden ormanlaştırmak için yok edilmediğini altında bir çapanoğlu olduğunu o zamandan beri söyledik, söylüyoruz.  Maalesef haklı da çıktık. Ormanları kesenler en geç 2021 yılının Eylül-Ekim aylarında yeniden orman haline getirileceğini en azından çalışmaların başlatılacağını söylüyorlardı” dedi.

“MERSİN’İN NEFES BORUSUNU KESMEYİN”

Alanı baştan sona gezdiğini ve incelemelerde bulunduğunu ifade eden Yıldız,” bırakın yeni orman alanları ekmeyi kestikleri ağaçların çöplerini bile temizlememişler. Yani bir orman inşa etme faaliyeti yok. Olacak gibi de durmuyor. Sohbet ettiğim köylüler oldukça tedirginler, köylerinin civarında bulunan bütün ormanların yok edilerek imara açılmasından, nefessiz kalmaktan korkuyorlar. Anlattıklarını dinledikçe, zaten bende de olan tedirginlik ve gerginlik arttı.  Köylülerin anlattığına göre köylerinin güney kısmı jeolojik etüt için çalışma kapsamına alınmış. Bunun ne demek olduğunu sordum, imara açılmanın birinci ayağı dediler. Jeolojik etütlerden sonra imar planları yapılmaya başlanacak dediler. Daha da kötüsü ardından köyün kuzeyinde yer alan yazıya konu orman alanlarının da orman vasfını yitirdiği iddia edilerek Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredileceğinden korkuyorlar. Çünkü köylerinin çevresinde bir dolu orman arazisi orman vasfını kaybetti diyerek satılmış. Üstelikte köylünün haberi olmadan, işin simsarlarına satılmış. Sonuç olarak Emirler ormanları yeniden ihya edilmelidir. İmara açmak akıldan bile geçirilmemelidir. Şehrin ciğerleridir bu ormanlar. Toplumun çok küçük bir azınlığı bu manzarada konutlarını kurarak yaşayacak diye milyonluk kentin nefes borusunu kimse kesemez. İzin verilemez bu duruma” dedi.