Ağustos ayından bu yana Akdeniz’de sıklıkla görülen ve popülasyonları giderek artan denizanaları, Mersin Körfezini de sardı. Şimdilik kıyılarda görülmeyen, daha çok 70 metre derinlikten itibaren popülasyon oluşturan Kızıldeniz kökenli bu denizanaları, balıkçıların korkulu rüyası oldu. Hem zehirli iğneleri nedeniyle sağlık açısından risk oluşturan hem de ağlara takılarak balık avlamayı engelleyen denizanaları, uzmanlara göre bir süre daha Mersin Körfezinde varlığını sürdürecek.
“DENİZANALARININ MERSİN KÖRFEZİNDE BULUNMA SÜRELERİ UZADI”
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, denizanalarının son dönemde Mersin’de yoğun olarak görülmelerinin nedenleri ve risklerini İHA muhabirine anlattı. Mersin sahillerinde son günlerde görülen denizanasının ‘rhopilema nomadica’ adında bir tür olduğunu belirten Prof. Dr. Ayas, bu türün 1970’lerden bu yana Akdeniz’de olduğunu söyledi. Bu denizanasının sadece Mersin Körfezinde olmadığını dile getiren Ayas, geçen yıl da İsrail ve Lübnan kıyılarında çok ciddi popülasyonlar oluşturduğunu vurguladı. Ayas, “Geçen aylarda İskenderun Körfezinde vardı. Mersin Körfezinde de aslında geçmiş yıllarda mart ayı itibariyle biz bunu görüyoruz. Fakat son 2-3 yıldır bir değişiklik var. Eylül ayında başlayıp nisan ayına kadar uzayan bir periyotta biz denizanalarını görüyoruz. Yaptığımız çalışmalarda denizanalarının körfezde bulunma durumunu belirledik ve sürenin uzadığını kolaylıkla söyleyebiliriz” dedi.
“CİDDİ EKONOMİK KAYIPLAR OLUŞTURUYOR, BALIKÇILAR ÇOK ŞİKÂYETÇİ”
Söz konusu denizanası türünün kıyıya yaklaşmadığını, özellikle ‘50 kulaç’ olarak tabir edilen 70 metreden daha derin sularda bulunduğunu ve büyük popülasyonlar oluşturduğunu dile getiren Ayas, kendilerine ilk ihbarın balıkçılardan 24 Ağustos 2021 tarihinde geldiğini söyledi. Ayas, “Balık ağları, bu denizanası türüyle doluydu ve ciddi ekonomik kayıplar oluşturuyor. Balıkçılar bundan çok şikâyetçi. Mart ayının bugünlerinde de biz hala 50 kulacın üzerinde bu denizanası türünü görüyoruz. Denizanaları aktif hareket etmezler, akıntı dinamiğiyle hareket ederler. Şu anda Mersin Körfezinde bulunuyorlar. Biz özellikle nisan ayı başları itibariyle bunun körfezden çıkacağını düşünüyoruz. Yaz aylarında turizmi etkilemeyeceğini düşünüyoruz, ama yine de bunun gözlenmesi gerekiyor. Bu denizanası türünün yakıcı iğneleri var ve bu nedenle zehirli bir tür. Yüze değdiğinde çok ciddi yaralanmalar meydana getirebilir” diye konuştu. Bu türün görünme sıklığının artmasının belli bazı nedenleri olduğunu belirten Prof. Dr. Ayas, aşırı balık avcılığı ve deniz suyunun ısınmasının, nedenler arasında yer aldığını vurguladı. Görüntüleme araçlarının artmasının da bir neden olabileceğine işaret eden Ayas, “Biz bunu da önemsiyoruz. Şu anda tüm balıkçıların, tüm insanların telefonlarında kameralar var ve çok sayıda görüntü çekiliyor. İlgi çeken bir tür olduğu için görünürlüğün daha artmasında bunun da önemli bir faktör olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“İZLEME FAALİYETLERİ YAPIYORUZ”
Bu konuda çalışma yaptıklarını ve Mersin Üniversitesi Deniz Canlıları Müzesi kapsamında izleme faaliyeti yaptıklarını anlatan Ayas, “Bunun dışında balıkçılarla kurduğumuz bir ihbar hattı var. Hem balıkçılardan gelen ihbarlara gitmeye çalışıyoruz hem de düzenli olarak yaptığımız deniz gözlemleriyle bu türün popülasyonunu araştırıyoruz. Bölgesel olarak Mersin sahil şeridinde hangi bölgelerde var, ne kadar büyüklükte ve kıyıya yaklaşıp yaklaşmadığını araştırıyoruz. Burada ciddi risk grubu turizm. Turizm faaliyetini etkilemesin. Mersin için turizm faaliyetini etkileyip etkilememesi de sahile gelip gelmemesiyle ilgili. Tabii burada balıkçılar risk grubu, çünkü bizim izlediğimiz görüntülerde de ağların tamamı denizanasıyla dolu. Balıkçılar da bunların flementlerine dokunarak ciddi yaralanmalara sebep olabilir. Balıkçı sağlığı açısından önemli, ama bu konuda bilinçliler ve dokunmuyorlar. Biz de bu konuda bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Ama ne yazık ki, bunu bilmeleri ekonomik kaybı engellemiyor. Ciddi ekonomik kayıpları var” dedi. Akıntılarla sahile vuran denizanaları da olduğunu kaydeden Ayas, denizanaları öldükten sonra da flementlerindeki yakıcı özelliğin devam ettiğini söyleyerek, halkın kesinlikle bunlara dokunmamaları uyarısında bulundu. (İha)