Hüseyin KIRKGÖZ
Eğitim-Sen Mersin Şubesi, 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılının sona ermesi nedeniyle basın toplantısı düzenlenerek Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e verilen karnedeki notlar açıklandı. Bakan Özer’e verdikleri notları kamuoyuyla paylaşan Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekerek, “Bu eğitim öğretim yılında da çocuklara ve çocuk haklarına yönelik tehditlerin sürdü. Eğitimde ticarileştirme ve dinselleştirme politikaları devam etti. MEB’in bütçesi zorunlu ihtiyaçları karşılamaktan uzak kaldı. Özel öğretime destek sürerken kamusal eğitim politikaları terk edildi. Eğitim harcamalarının velilerin sırtına yıkılmasına son verilmeli. 20. Milli Eğitim Şurası çocukların sağlıklı gelişimine aykırı kararlar aldı. MEB eğitim sistemini protokollerle yönetmekten vazgeçmeli. Öğretmenlik meslek kanunu haklarımızı ve taleplerimizi içermeden çıkarıldı. Eğitimde güvencesiz istihdam ve atamalarda mülakat ısrarı devam etti” diye konuştu.
EĞİTİMDE SORUNLAR KATLANARAK SÜRÜYOR
Genel idari hizmetler, teknik personel, yardımcı hizmetliler, usta öğreticiler ve okullarda görev yapan İŞ-KUR TYP personeli sorunlarının ve hukuksuz KHK ihraçları sorununun hala çözüm beklediğine dikkat çeken Sümbül, “Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunların MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığını gösteriyor. Okullarda yaşanan yoğun dinselleşme ve eğitimi ticarileştirme uygulamaları, siyasal-ideolojik hedeflere uygun olarak alınan bilim karşıtı kararlar eşliğinde okullarda hayata geçirilmeye devam etmektedir. 2021- 2022 eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitim alanında yaşanan gelişmeler, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdinin olmadığını göstermiştir. Pandemi nedeniyle uygulanan uzaktan eğitimle ilgili sorunların çözümü için gerekli adımların atılmadığı, eğitime erişimde yaşanan sorunlar başta olmak üzere eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın devam ettiği, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir. Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız olmadığı açıktır. Eğitim Sen, her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelesini kesintisiz sürdürmeye kararlıdır” dedi.
BAKAN ÖZER’E ‘SIFIR’ NOT
Eğitim Sen tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na verilen karnede; kamusal ve nitelikli bir eğitim hizmeti, Bilime, sanat ve felsefeye duyarlı bir eğitim hizmeti, laik eğitim, parasız bir eğitim, cinsiyet eşitlikçi bir eğitim, anadilinde eğitim, demokratik ve çoğulcu bir eğitim, ekolojiye duyarlı bir eğitim, eğitim emekçilerine verilen değer, güvenceli istihdam, eşit işe eşit ücret ödeme, insan onuruna yaraşır bir maaş, liyakate dayalı istihdam, sorumluluklarını yerine getirme durumu notlarının sıfır olduğunu kaydeden Sümbül, “Karnenin görüş bölümünde ise eğitim sisteminin parasız, kamusal, bilimsel, laik, demokratik. anadilinde, cinsiyet eşitlikçi ve ekolojik bakışı temel alan bir niteliğe kavuşabilmesi için ivedi olarak yeniden yapılandırılması gerektiği notu yer aldı. Komuoyununda uyarınında bulunduğu karnede şu ifadelere yer verildi: “Piyasacı, nitelik düzeyi düşük, eşitsiz, ayrımcı, ezberci ve dogmatik bir eğitim inşa ediliyor. Eğitim dinselleştiriliyor. Eğitimin özelleştirilmesi ve ticarileştirmesi hız kazanıyor. Erkek egemen düzen güçlendiriliyor. Farklı diller yok sayılıyor. Tek tipleştirici, otoriter ve cezaci bir eğitim inşa ediliyor. İklim krizi ve küresel ısınmaya duyarsız bir eğitim sürdürülüyor. Emek değersizleştiriliyor. Esnek ve güvencesiz çalıştırma yaygınlaştırılıyor. Emekçiler arasında hiyerarşi ve eşitsizlik üretiliyor. Yoksulluk sınırının altında bir maaş veriliyor. Kadrolaşma artıyor” ifadelerini kullandı.