Necdet TAŞ
Dünyanın farklı yerlerinde gerçekleştirilen ve 2022 yılında, 14’üncüsü ülkemizde ilk kez Mersin'de düzenlenen Uluslararası Turunçgil Konresi'nin açılışı; Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi başkanlığında, Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Eski Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ve Mersin milletvekillerinin katılımıyla Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılan törenle gerçekleşti. Uluslararası alanda sektör paydaşlarıyla bir araya gelinerek bilim ve ticaret ağlarının güçlendirilmesinin hedeflendiği 14. Mersin Uluslararası Turunçgil Kongresi, dünyanın birçok yerinden kongreye katılan farklı alanlardaki sektör temsilcileri, araştırmacılar, iş insanlarının katılımlarıyla 6-11 Kasım 2022 tarihleri arasında devam edecek. Kongre boyunca turunçgil üretiminde ve ihracatında merkez konumunda olan Çukurova'yı öne çıkaracak projeler ile bilimsel ve lojistik çalışmalar görüşülecek olup hafta boyunca sergiler ve çeşitli etkinlikler düzenlenecek.
“YAŞ SEBZE MEYVE İHRACATININ YÜZDE 50’Sİ TURUNÇGİL”
11 Kasım tarihine kadar sürecek olan kongrenin Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi'ndeki açılış töreninde konuşan Bakan Kirişçi, burada yaptığı konuşmada, kongreye ilk kez ev sahipliği yapmanın heyecanını yaşadıklarını belirtirken, kongrenin turunçgil sektörüne büyük katkı sağlayacağına inandığını kaydetti. Turunçgil yetişen bölgenin merkezinde yer alan Mersin'in, Türkiye’nin en üretken şehirlerinden biri olduğuna işaret eden Kirişçi, "Mersin, kadim tarihi, coğrafi-ekonomik avantajları ve gelenekleriyle öne çıkan şehirlerimizden biridir. Dağı, taşı, toprağı ve denizi ile ülkemizin sadece kalkınmasına değil, kültürel zenginliğine de özgün, kıymetli katkılar vermektedir. Mersin’in aynı zamanda limanı ve serbest bölgesi, ülkemizin ve Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biridir. Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatının yüzde 50’ye varan bölümü turunçgil ihracatı olarak gerçekleşiyor. Bu da turunçgil sektörünün bizim tarımsal üretimimizde ve ticaretimizde bir alt grup olmaktan öte, başlı başına bir ana sektör olduğunun göstergesidir. Ülkemiz, 2021 yılında sağladığı 44,7 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile Avrupa’da birinci sıradadır. 84 milyonu aşan ülke nüfusunun yanında, gerçekleştirdiği tarımsal ihracatla dünya ülkelerinin gıda ihtiyacını karşılayan önemli bir ülkedir. Türkiye, coğrafi konumu ve uygun iklim yapısı ile sahip olduğu 3 bin 649’u endemik olmak üzere, 12 binden fazla bitki türünü barındıran nadir ülkelerden biridir. Son 20 yılda ülkemiz bitkisel üretim miktarı yüzde 20 artmıştır. 2002 yılında 98 milyon tondan 2021 yılında 117,8 milyon tona ulaşmıştır. Bitkisel üretimimizin bu yıl geçen seneye göre yüzde 8 artarak 127 milyon tonu aşmasını beklemekteyiz” dedi.
“DÜNYANIN İLK 10 TARIM ÜLKESİNDEN BİRİYİZ”
Dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biri olan Türkiye'nin, güçlü tarımsal alt yapısı ile her geçen gün artan ülke nüfusunun gıda ihtiyacını karşılama yanında 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile net ihracatçı konumda olduğuna dikkat çeken Bakan Kirişçi, "Tarım ve Orman Bakanlığı olarak yürüttüğümüz çalışmalar ve üretime yönelik teşvikler ile çok sayıda tarım ürününde dünya liderliğimiz devam etmektedir. Türkiye; fındık, kiraz, incir, kayısı, ayva, kavun, mandarin, elma, antepfıstığı, armut ve çilek üretiminde dünyada ilk üç içindedir. Fındık, kuru üzüm, kayısı, incir, ayva ve buğday unu ihracatında ise dünyada birinci sırada yer almaktadır. Türkiye her alanda büyüyüp gelişip ve güçleniyor. 29 Ekim 1923’te ilan edilen cumhuriyetimiz, gelecek yıl bir asrı geride bırakarak ikinci yüzyılına girecek. Cumhurbaşkanımız önderliğinde biz bu dönemi, 'Türkiye Yüzyılı' olarak adlandırdık ve hedeflerimizi kamuoyuyla paylaştık. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bu vizyon çerçevesinde politikalarımızı ortaya koyduk. Tarımı, stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir. İklim değişikliği, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu bağlamda 'tahıl koridoru' uluslararası dayanışma adına oldukça önemli bir anlaşmadır. Cumhurbaşkanımızın inisiyatifiyle 22 Temmuz’da tarafları bir araya getirdik. Avrupa ve ABD ambargoyu konuşurken Türkiye, küresel bir aktör olarak savaşan tarafları ikna ederek aynı masada buluşturmuştur. Artan saldırılar nedeniyle 31 Ekim itibarıyla gemi trafiği kesintiye uğradığında da yine Cumhurbaşkanımız, lider diplomasisi yürüterek 'tahıl koridoru’nun işlemesini sağlamıştır. Türkiye olarak gıda arz güvenliği bakımından 'tahıl koridoru’nu çok önemsiyoruz. Her ne kadar bu koridordan büyük oranda Avrupa ülkeleri yararlansa da gıda arz güvenliliğinin sürdürülebilirliği açısından bu koridorun açık tutulması lazım. Biz diyoruz ki, bu koridoru açık tutalım ama bundan gıda sıkıntısı çeken, açlıkla boğuşan, az gelişmiş ülkeler daha çok yararlansın" diyerek sürdüren Kirişçi, "Tahıl koridorundan 10 milyon tonun üzerinde tahıl taşınmıştır. Bu tahılın 6 milyon tonu, yani yüzde 60’ı Avrupa ülkelerine gitmiştir, Asya ülkelerine yüzde 27’si, Afrika ülkelerine ise yüzde 13’ü ulaşmıştır. En az gelişmiş ülkelere ulaşan tahılın oranı sadece yüzde 5,9’dur. Bu adaletsizliğe dikkat çeken tek lider Cumhurbaşkanımızdır. Cumhurbaşkanımız, kasım ortasında Endonezya’da düzenlenecek G-20 Zirvesinde de konuyu gündeme getirecek. Bizim mücadelemiz bir uluslararası barış ve dayanışma adına verilen mücadeledir” ifadelerini kullandı.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TURUNÇGİL SEKTÖRÜNÜ ÇOK FAZLA ETKİLİYOR”
Konuşmasında iklim değişliği konusuna dikkat çeken Bakan Kirişçi, iklim değişikliğinin her geçen yıl tarımsal üretim üzerindeki etkisini daha fazla gösterdiğini ifade ederek, “Kuraklık, sel, fırtına gibi meteorolojik hadiseler yanında, erozyon, çölleşme, azalan biyolojik çeşitlilik ile hastalık ve zararlılar günümüzde daha fazla hissedilmeye başlanmıştır. Coğrafya ve iklimin sağladığı bir avantajın ürünü olan 'turunçgiller' açısından iklim değişikliği, üzerinde durulması gereken en önemli unsurdur. Turunçgil sektörü, değişen iklim koşullarına karşı küresel bazda stratejisini belirlemek durumundadır. Sahip olduğumuz kaynakları tüketmek değil doğru yönetmek, doğa ile dost yeni teknolojileri geliştirmek, artık bir tercih değil, zorunluluktur. Türkiye olarak bu süreçte, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan ve çevreye önem veren bir turunçgil üretim sistemi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak üzere turunçgil üretimi yapan tüm ülkeler ile tecrübelerimizi paylaşmaya ve iş birliği yapmaya hazırız. Ülke sınırlarını aşan iklim değişikliği ile mücadelede, yapacağımız iş birliği insanlığa önemli katkılar sunacaktır. İnanıyorum ki, bu kongre uluslararası düzeyde yapacağımız iş birlikleri için verimli bir platform oluşturacaktır. İklim değişikliği özellikle turunçgil sektörünü çok fazla etkiliyor. Biz ülkemizde risk yönetim aracı olarak TARSİM’i hayata geçirdik. Tarım Sigortaları Kanunuyla, çiftçilerimiz doğal afetler karşısında sahipsiz ve çaresiz kalmaktan kurtulmuştur. Doğal afetlerden kaynaklanan zararlar, tüm imkanlar çerçevesinde karşılanmaktadır. Bakanlık olarak sigorta poliçesi bedelinin yüzde 67’sine kadar biz karşılıyoruz. Hatırlayacaksınız, 2020 yılının Mayıs ayında iklim değişikliğine bağlı olarak Akdeniz sahil şeridinde, hava sıcaklığı 40 derecenin üzerinde uzun süre devam etmişti. Ardından gelen soğuk havanın mandalina, portakal, altıntop ve bazı limon çeşitleri ile üzümde meydana getirdiği zararlara karşı tedbir almıştık. Bu durum neticesinde söz konusu zararlar, TARSİM çerçevesinde 'sıcak hava zararı teminatı' olarak yansıtılmıştır. Tarımsal üretimde verimlilik ve kalite hedefiyle çalışmalara devam ediyoruz. Bakanlığımızca Mersin, Adana ve Hatay illerinde 30 bin dekar turunçgil alanında 2022 yılında iyi tarım uygulamaları çerçevesinde özel bir proje başlatılmıştır. İyi tarım uygulamaları ile 236 kontrol noktasını izleyerek hem 'gıda güvencesi' hem de 'gıda güvenliği' için yeni sistem ve teknolojileri uyguluyoruz. Tarımsal üretimin iyi tarım uygulamalarıyla yapılması ile çiftlikten sofraya izlenebilirlik tesis edilmektedir. Bu ürünler ISO 17065 uluslararası ürün belgelendirme standartlarına sahip, bakanlığımız tarafından yetkilendirilmiş özel kuruluşlar tarafından belgelendirilmektedir. Uyguladığımız projelerde özellikle genç çiftçileri süreçlere dahil ederek değişen dünya ve iklim koşullarında yeni sistemlere çiftçileri adapte ediyoruz. Turunçgillerde milli çeşit listesinde yer alan 130 çeşidin 57’si enstitülerimizin geliştirdiği çeşitlerdir. Bakanlığımızca turunçgiller konusunda farklı ıslah yöntemleri kullanılarak çeşit ve anaç geliştirme çalışmaları, hasat sonrası muhafazaya yönelik çalışmalar, kalite çalışmaları ve adaptasyona yönelik 18 adet araştırma projesi devam etmektedir” şeklinde konuştu.
“TURUNÇGİL İHRACATINDA DÜNYADA 4. SIRADAYIZ”
Küresel ısınma, pandemi süreci ve son olarak Ukrayna-Rusya savaşıyla yaşanan tahıl krizinin, tarımın, tüm dünyada yükselen bir değer olduğunu bir kez daha fark ettirdiğini hatırlatan Bakan Kirişçi, “Bu yüzden, tarım hiçbir şekilde ihmal edilemez. Üretimden pazarlamaya kadar bakanlık olarak yürüttüğümüz geniş çalışmalarla, tarımı güçlendirmenin çabasını veriyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bugün olduğu gibi, yarın da her koşulda çiftçimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Eli öpülesi çiftçilerimiz bu ülkenin cefakâr, vefakâr üreticileridir. En zor şartlarda bile üretmeye devam etmiş, toprağın hakkını vermişlerdir. Hükümet ve bakanlık olarak desteklerimizle ve tarım politikalarımızla her zaman çiftçilerimizin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Her zaman çiftçimizin daha fazla üretmesi, daha fazla kazanması için ne gerekiyorsa yaptık. ‘Çiftçimiz kazanırsa ülkemiz kazanır’ dedik. Bu bağlamda tarımsal üretimi artırmak için pek çok yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Kent Tarımı bunlardan biridir. Yerinde üretim-yerinde tüketim anlayışıyla tüketicilerin taze, ucuz ve en az fireyle sebze ve meyveye ulaşımını sağlamak amacıyla Kent Tarımı uygulamalarını yaygınlaştıracağız. Bu çerçevede, jeotermal kaynaklarımızın yanı sıra, rüzgâr, güneş ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılacağı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgelerini hızla hayata geçiriyoruz. Üreticilerimizin işlerini kolaylaştırmaya yönelik dijital dönüşüm çalışmalarımız çerçevesinde çiftçilerimize 1 Ekim’den itibaren ÇKS’ye e-Devlet Kapısından erişim imkânı sağladık. Çiftçilerimiz, bugün itibariyle e-Devlet üzerinden 530 binden fazla ÇKS belgesi oluşturdu. Bürokrasiyi azaltarak yaklaşık 2,2 milyon üreticimize emek, zaman ve para tasarrufu sağladık” dedi. Türkiye'nin, coğrafi konumunun sağladığı iklim şartlarının uygunluğu ile turunçgil üretiminde önemli potansiyele sahip olduğuna vurgu yapan Bakan Kirişçi, “Türkiye 2021 yılında gerçekleştirdiği 1,9 milyon ton turunçgil ihracatıyla dünyada yüzde 10’luk pay ile 4’üncü sırada yer almaktadır. Üretim, pazarlama, nakliye, depolama, ambalajlama gibi konularda yürütülen Ar-Ge çalışmaları yanında sağlanan teşviklerle bu potansiyel daha da geliştirilmektedir. Bakanlığımızın çalışmalarıyla sektörün tüm paydaşlarını temsil eden Ulusal Turunçgil Konseyi, 2007 yılında kuruluşundan bu yana sektöre hizmet etmektedir. Konseyin çalışmalarıyla turunçgil sektörümüzün daha gelişeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
VALİ PEHLİVAN: “LİMONDA BİRİNCİ SIRADAYIZ”
Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan da, “Tarım sektörü elbette ki dünyanın şuanda en stratejik sektörü konumunda” diyen Vali Pehlian, “Dünyadaki nüfus artışı, sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmeler çakışmalar ve iklim değişikliğinin kurak gibi etkenleri nedeniyle tarım sektörü her geçen gün çok daha fazla ön palan çıkıyor. Zaten hepimiz biliyoruz ki tarım insanlık tarihi kadar ezeli, insanlığın geleceği kadar da ebedi bir sektör. İnsanlık var olduğu sürece tarım sektörü de var olacak. turunçgil üretiminin yapıldığını biliyoruz. Yaklaşık 143 milyon ton üretimi kayıtlarda geçiyor. BM Fıda ve tarım örgütünün son rakamlarına öre genel olarak tarımsal üretim stratejik öneminden anlaşılacağı üzerine son yıllarda yüzde 73 artmış ve 3,5 trilyon dolara ulaşmış durumda. Turunçgil de bu manada önemli bir yer tutuyor. Ülkemizde üretimi ile 2. dünyada da 8. sırada. Ülkemiz içindeki üretimde de Mersin’in önemli bir yeri var. Limon, greyfurt, portakal ve mandalina gibi ürünlerde ön plandayız. Özellikle limonda Türkiye genelindeki 1,5 milyon tonluk üretimin yüzde 55’i, 850 bin ton limon üretimli ilimizde gerçekleştiriliyor. Greyfurtta ikinci, mandalina ve portakalda da Türkiye 3. Mersin ilimiz. Dolayısıyla bu etkinliğin ilimizde yapılmasının ayrı bir önemi var. İnşallah buraya gelen misafirlerimiz burada turunçgil sektörünün daha iyi noktalara taşınması için sunumlar gerçekleştirecek, bilimsel yaklaşımlar koyacaklar ve sektörün ivme kazanmasına katkı sağlayacaklar. Hem de Akdeniz’in türkuazını, Toroslar’ın yeşilini yakından görme imkanlar olacak, tarihi ve turistik değerlerimizi tanıyacaklar” dedi. Uluslararası Turunçgil Konseyi Başkan Vekili Kemal Kaçmaz ise, Türkiye’de Mersin, Adana ve Hatay illerini kapsayan Çukurova bölgesi başta olmak üzere 1.5 milyon dekar alanda Akdeniz kıyı şeridinden başlayarak Ege bölgesine kadar uzanan kıyı şeridinde, hava şartlarına bağlı olarak 5-6 milyon ton arasında yıllık turunçgil üretimi yapıldığına dikkat çekerek, “Mersin Türkiye’de turunçgil üretim ve ihracatının merkezi konumundadır. Alata Araştırma Enstitüsü, Agro Park Ar-Ge merkezi, Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu ve Ulusal Turunçgil Konseyi faaliyetlerini bu ilde yürütmektedir. Brezilyadaki 13.kongrede, 14.Kongrenin ülkemizde yapılmasının kesinleşmesi ile birlikte öncelikle Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi koordinasyonunda bilim kurulumuzu oluşturduk. Son iki yılda tüm dünyada yaşanan Covid-19 sürecinde tarımın önemi bir kez daha anlaşılmış ve stratejik sektör olduğu kabul edilmiştir. Pandemi öncesinde de turunçgil tüketimi bulaşıcı hastalıklar, kalp hastalıkları, ve kanseri önleyen bileşiklerdeki yüksek içeriği nedeniyle her zaman insan sağlığına faydalı etkileri olduğu ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği ile ilişkilendirilmiştir. Bununla birlikte tüketimini arttırmak ve teşvik etmek için bu özellikleri ortaya çıkaran fazla bilimsel çalışma olmaması Turunçgil sektörünün bir eksiği olarak görülmektedir. Bu konu için bilimin bütün dalları doğru bir yaklaşım ile özel sektör ve akademi dünyası işbirliğinde çabaların yoğunlaştırılması gerekmektedir. Turunçgil sektörünün geleceği, üretimin, tüketimin artması ve buna bağlı olarak uluslararası düzeyde multidisipliner çabaların yoğunlaşması ar-ge ve inovatif çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle kongre teması olarak belirledik” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Bakan Kirişçi, katılımcılara teşekkür plaketi verdikten sonra açılan stantları ziyaret etti.