Neşet TORUN
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Ekotürk TV’de Gün Sonu Programı’nda Özlem Karakullukcu’nun sorularını yanıtladı. Depremden kurtulan depremzede yaralıların özellikle Mersin hastanelerine başvurduğuna dikkat çeken Kızıltan, “Şu anda hastanelerimiz tam kapasite çalışıyor ve otellerimiz dolu. Evsiz kalan insanlarımız devlet tarafından getirilip Mersin’deki çeşitli yurtlara, konuk evlerine yerleştiriliyorlar ve insanlar, ailelerimiz evlerini açmaya başladı. Depremden kaçan kurtulan bölge halkının yaraları bir anlamda Mersin’de sarılmaya başladı. Mersin tabii ilk başta bölgeye çok yardım malzemesi gönderdi. Fakat artık dünden itibaren kentimizde de büyük bir hareket başladı. Biz de MTSO olarak üyelerimize bir kampanya duyurduk. Çünkü buraya gelen insanların barınma, giysi ve yemek ihtiyacı olacak. Bugün vali yardımcımızla bir koordinasyon toplantısı yaptık. Barınmayla ilgili yerler tespit edildi ama o kadar çok gelen var ki kısa sürede” dedi.
“PLANLI ÇALIŞIYORUZ”
Mersin iş dünyası olarak telaşa kapılmadan planlı bir şekilde hareket ettiklerini kaydeden Kızıltan, “Biz ilk olarak bir komisyon kurduk bu konuda. Planlı, telaşa kapılmadan sistemli çalışabilmek adına. O kadar çok telaşa sokan insan var ki, bizim telaşı bir kenara bırakıp sağduyulu sistemli şekilde yürümemiz gerekiyor. Komisyonumuz önce bir hesap kitap yaptı, yetkililerle görüştü, bölgelerle görüştü artık orada yardım malzemesi, erzak ihtiyacı kalmadığı haberini aldık ve buna dayanarak dün valilikle bir toplantı yaptık. Artık oradaki insanlar ilk durak olarak Mersin’e gelmeye başladılar. Bu gelişler hızla artacak, burada onları barındırmak için ve onların yiyecek giyecek ihtiyacını karşılamak için bir önlem almamız gerektiği tespitinde bulunduk ve derhal bu doğrultuda harekete geçtik. Birçok işadamımız, meclis ve komite üyelerimize bildiriyoruz, battaniye, yatak diyoruz, giysi, eşofman altı diyoruz. Bize bunları temin ediyorlar. Büyük bir depomuz var orada toplayıp gelen insanlar yerleştirilmeye başlandı. Valimiz koordinesinde yemekler yapılıyor. Bu yemeklerin yapılmasına her gün erzak temini konusunda destek veriyoruz. Özellikle et konusunda destek veriyoruz. Bunun yanında diğer gıda malzemelerini de temin ediyoruz. Giysi temin ediyoruz. Bu şekilde organize bir çalışmaya girdik. Ama tabii orada enkaz altında kalan insanlarımızın halen endişesi ve üzüntüsü var içimizde” diye konuştu.
“SİYASİ AMAÇLAR UĞRUNA BU BİRLİKTELİĞİ BOZMAYALIM”
Deprem bölgesindeki kurtarma çalışmalarını da değerlendiren Kızıltan, “Kurumlarımız yıpratılmamalı ki onlar da büyük moralle bu işlerin altından kalksınlar, yapabileceklerinin en fazlasını yapsınlar. Dünyada görülmemiş bir deprem. Çok geniş bir bölgeye yayılmış bir deprem. 10 tane ili, ilçelerini ve köylerini kapsayan bir deprem. Yabancı yayınları da izliyorum. Burada tüm dünya hemfikir ki dünyanın belki de gelmiş geçmiş en büyük depremi. Şimdi tabii ki enkaz altında yakınları için endişe duyan halkımız enkaz başında bekleyen insanlarımızın feryadı haklıdır. Onlar ne kadar kızsa, bağırsa haklıdır çünkü bekliyorlar. Diyorlar ki kurtarma ekipleri gelsin içeriden ses geliyor ama kimse gelmeyince haliyle insanlar bunun duyurusunu yapıyor. Bu da infial yaratabiliyor. Çok geniş bir alana yayıldığı için aksamalar oluyor. Bizzat gidip görmedim ama giden arkadaşlarımız var. Mersin’den genç arkadaşlarımız aradı 8’er kişilik 3 ekip gitti ve iki gün boyunca gece gündüz enkazlarda çalıştılar. Canlı kurtardıkları oldu. Bunlar bizim MTSO üyesi değil, Mersin’den gençler. Bizi sevip güvendikleri için bizimle iletişim halindeydiler. Gelip Mersin’de dinlendiler ve şimdi Kahramanmaraş, Adıyaman bölgesine gittiler. Tüm Türkiye seferber olmuş enkaz altında kalmış ve kurtarılan insanlarımız için. Siyasi amaçlar uğruna bu birlikteliği bozmayalım. Bizi yönetenler de anlayışlı olup kızmasınlar. İnsanların çektiği acıyı biz bilemeyiz. Yaşamadık sadece ekranlardan izliyoruz. Hepimizin birbirine tahammül etmesi gerekiyor. Bu günleri böyle atlatalım. Acılarımız büyük unutulacak gibi değil. Bize son ders olsun” ifadelerini kullandı.
“KONTEYNER KENT İÇİN HAREKETE GEÇTİK”
Sel ve deprem gibi afetlere hazırlıklı olmalarının gerektiğinin altını çizen Kızıltan, “Biz hazır olmalıyız. Deprem olduğunda depremden zarar görenleri kurtarmadan önce depremden en az zayiatla çıkmamızı gerektirecek önlemleri almamız gerekiyor. Bu çok önemli. Ben makine mühendisiyim. Uzmanların depremle ilgili aktardığı bilgileri anlayabiliyorum. Gerilmiş bir sistem var. Yükünü bir taraftan boşaltırsa basıncını diğer tarafa verecektir: Bu nedenle oturup hep birlikte bu işleri nasıl düzeltebileceğimize bakmalıyız. Bir de şöyle bir durum var tabii ki uzmanlarımız konuşacak ama şimdi tam bir korku içinde olan halkımız bu haberleri duyunca daha çok tedirgin olmaya başladı. İnsanlar Mersin’e hareket etmeye başladı ama insanlar endişeleniyor acaba daha batıya daha güvenli yere mi gitmeliyiz diyorlar. Devlet bunun hazırlığını şimdiden yapmaları gerekiyor. Biz odalar olarak hazırız. Biz şu anda çok önemli bir konu üzerinde çalışıyoruz. Ülkemiz afetler ülkesi. İnsanların afetler sonrasında hem afetin travmalarını atlatacağı hem de 4-5 ay barınabileceği konteyner kentler inşa etmemiz lazım. MTSO olarak biz böyle bir projenin üzerinde çalışıyoruz. Devlete ait, belediyeye ait bir arazi üzerinde belediyenin 25 dönümlük bir arazisi var yaklaşık 2-3 bin kişinin geçici olarak barınabileceği bir konteyner kent için harekete geçtik” şeklinde konuştu.
“KİMSE KONTROLDEN KAÇINMASIN”
Mersin’in göçle kurulan bir kent olduğuna dikkat çeken Kızıltan, “Mersin, Türkiye’de belki de dünyada birlikte yaşama kültürü en yüksek olan kenttir. Mersin’e uzun süredir, kurulduğu tarihten beri hep dışarıdan göçler olmuş. Ama Mersin’de yaşayan halk dışarıdan göçle gelen her insanla kaynaşıp bağrına basmıştır: En son Suriyeli sığınmacıların göçü olmuştur. Onlarla da barışık hale geldik. Bu nedenle kentimiz alışık. Bunu da tüm Türkiye biliyor, bulunduğu semtte, köyde, kasabada yaşam şartları bozulan insanlar ilk fırsatta Mersin’e gelmeyi amaçlıyor. Mersin çekiyor hem iklim özelliği hem ekonomik yaşamın olması hem de insanların Mersin’de dışlanmaması, geldiğinde hemen Mersin’de yaşayan insanlarmış gibi kabul edilmesi, halkının yardım severliği Mersin’in en önemli özellikleridir. Mersin’in deprem bölgesine çok yakın bir kent olup zarar görmemesi de bu anlamda güvenli bir kent olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle Mersin’i bir cazibe durumuna getiriyor. Tabii bizim Mersin’de sağlık tesisleri de hayli gelişmiş durumda. Şehir hastanemiz, devlet hastanelerimiz, özel hastanelerimiz ve kaliteli hizmet veren bir sağlık sistemimiz var. Bölgedeki yaralıların getirildiği ilk kent Mersin. Gemi ile birçok hasta İskenderun Körfezi’nden taşındı. Şehir Hastanesi yetkilileriyle dün konuştum ve 900’e yakın yaralı getirilmişti. Son bir şey kontrol çok önemli bir kelime oldu. Nasıl pandemide hijyen önemliydiyse şimdi de kontrol önemli oldu. Lütfen inşaat sektöründeki mühendisten, ustasına, müteahhidine kadar kimse kontrolden kaçınmasın. Kontrolleri bypass etmeye çalışmasın yükleniciler en sıkı kontrolleri istesin” ifadelerini kullandı.