Hüseyin KIRKGÖZ
Ormanlık alanlara hafriyat dökülmesini TBMM’de sert sözlerle eleştiren İYİ Parti Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, “Ormanlara hafriyat, inşaat atığı ve çöp dökülmesi suçlarına karşı yeni cezalar getirmeyi, bunları orman suçu kapsamına almayı bugün burada görüşüyoruz. Daha önce bu suçlar için cezalar var mıydı?” diye sorarak, “Kesinlikle evet. Peki, ceza olmasına rağmen bu eylemden vazgeçilmiş miydi? Kesinlikle hayır. Bu suçun ne kadar acımasızca işlendiğini çok net bir şekilde deprem sonrası süreçte de gördük. Mesela, Hatay Samandağ’da bulunan, ekoçeşitliliğe katkı sağlayan Milleyha Kuş Cenneti’ne göz göre göre 200 kamyon çöp ve moloz döküldü. Kamuoyunda ortaya çıkan infialden sonra bu atıklar Çevre Bakanlığı kontrolünde bir zahmet toplandı yani ülke çapında bu denli gündem olmasaydı o atıklar orada kalacak, hatta üzerlerine yenileri de eklenecek, doğa ve insan sağlığını tehdit etmeye de devam edecekti. Peki, ya kamuoyunun gözünün önünden kaçırdıklarınız… Çok uzağa gitmeyelim, mesela yine Samandağ'da moloz döküm alanı ile çadır kentini yan yana kurdunuz. Döküm sahasından yükselen tozlar sadece 20 metre ilerideki çadır kentte yaşayan depremzedelerin üzerine bugün bile zehir olarak yağıyor. Depremzedelerimizin sağlığını bu sefer de hafriyat tozlarıyla tehlikeye atıyorsunuz. Arama kurtarma sürecindeki koordinasyonsuzluk enkaz kaldırma ve döküm sürecinde de aynen devam ediyor. Gerekli profesyonellikten yoksun bir şekilde yürütülen sürecin yeni problemlere davetiye çıkardığı da apaçık. Akciğer kanserini artıran asbest yoğun toz bulutu âdeta çadır kentlerin üzerinde dolaşıyor, umurunuzda bile değil. Uzmanlar “Atıklar enkaz kaldırılırken ayrıştırılmalı.” diyor, siz yükleyip apar topar götürüyorsunuz “Eski binalarda asbest olma olasılığı hesaba katılmalı.” diyor, siz “Bir şey olmaz.” diyorsunuz “Atıklar sulak alanlara ve ormanlara atılmamalı.” diyor, siz kuş cennetini moloz tarlasına çeviriyorsunuz “Atıklar yeraltı sularına sızmamalı.” diyor, siz ilk boş gördüğünüz yere döküyorsunuz” şeklinde konuştu.
“ÇEVRE MESELESİNİ TİCARİLEŞTİRDİNİZ”
“Bizzat sizin yürüttüğünüz bir süreçte bile bunların hiçbirine dikkat edilmezken ve açıkça suç işlenirken “Orman suçlarında para cezalarını arttıralım, çözüm budur.” diyorsunuz. Sadece kanun, yönetmelik çıkarmak, genelge yayınlamakla hiçbir sorunun çözülmediğini bu beş senede gördük. Bunları harfiyen yerine getirecek uygulayıcılara ihtiyacımız var ama gördüğümüz gibi o da sizinle olmuyor. Kanun teklifinde yer alan bir diğer konu, maden faaliyetlerinin tamamlanmasının ardından ormanların rehabilite edilmesi. Bu uygulamanın yapılması zaten şimdiye kadar zorunluydu, ne yaptınız?” diye soran Sıdalı, “Toprağın altından çıkarılacak olan çıkarıldı, toprağın üstü talan edildi, yetmedi; canlı yaşam, ekosistem tahrip edildi. Madenciler en vahşi uygulamalarla çok büyük çöküntü alanları ve çukurları bırakarak ellerini yıkayıp, çekip gittiler. Geriye büyük bir doğa tahribatı kaldı. Madenlerin doğaya rağmen değil, doğa dostu bir şekilde çıkarılıp sonraki sürecin de aynı ciddiyetle yönetilmesi gerekiyor. Mevcut düzeninizde ne oluyor? Maden çıkarma işlemi bitince şirketlerden belli bir miktar para alınıyor, “Buraları rehabilite edin.” talimatıyla da belediyelere veriliyor. Hâliyle birçok belediye bu büyük yükün altından kalkamadığı için rehabilitasyon süreci de akamete uğruyordu. Yani “Siz kirletin, verin üç beş kuruşu, belediye temizlesin.” diyordunuz, olmadı. Şimdi, özel sektöre ihale ediyorsunuz. Şirketler bunu neye göre yapacak, nasıl yapacak, çukur ve çöküntüleri dolduracak malzemeleri nereden bulacak? Bilmiyoruz. Süreç nasıl ihale edilecek? Öğrenemiyoruz. Yoksa deprem bölgesinden çıkan ve yoğun asbest barındıran ayrıştırılmamış molozları maden sahalarında mı kullanacaksınız? Bu alanlara hangi atıklar dökülecek, içerisinde zehirli veya çevreye zararlı materyallerin olup olmadığı nasıl denetlenecek, tüm Türkiye gibi biz de merak ediyoruz. “Hem bir çevre meselesini daha da ticarileştirip rant yapalım giderayak birileri kazansın hem de deprem enkazından çıkan milyonlarca ton atığın bir yeri olsun.” diye düşünüyorsanız yanlış yapıyorsunuz. Sağlığı hiçe sayılan milletimiz müsterih olsun, biz gelecek ve tüm bu yanlışları düzelteceğiz, çok az kaldı” dedi.