Haber Merkezi
Çocukluk çağında lösemi, lenfoma, beyin tümörü ve yumuşak doku sarkomu en sık görülen kanserler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Çocukluk çağı kanserlerinin erişkinlerden farklı olarak hızlı seyrettiğini, belirtilerin ortaya çıkması ile tanı alınması arasında geçen sürenin kısa olduğunu, ailelerin çocuklarını iyi gözlemlemeleri gerektiğini belirten Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Funda Çorapçıoğlu, birkaç günden fazla devam eden bazı şikayetlerde mutlaka hekime başvurulmasının önemine dikkat çekiyor. Prof. Dr. Funda Çorapçıoğlu önemli belirtilere yönelik, “Ateş ve halsizlik gibi basit üst solunum yolu enfeksiyonlarında görülebilen belirtiler bazen löseminin habercisi olabiliyor. Yine, burunda tıkanıklık gibi bir belirti son derece basit bir nedenden kaynaklanabileceği gibi bazen de nazofarenks (üst yutak) kanserinin belirtisi olarak karşımıza çıkabiliyor. Boyunda şişlik, ateş, kilo kaybı, halsizlik, bacakta morluk ve nefes darlığı gibi belirtiler çocukluk çağı lenfomasının, karında, kolda ve bacakta şişlikler de yumuşak doku ve kemik tümörlerinin, özellikle sabah uykudan uyandıran baş ağrısı ya da sabah uyanır uyanmaz kusma gibi belirtiler de beyin tümörünün habercisi olabiliyor” ifadelerini kullandı.
‘BÜYÜME AĞRISIDIR, GEÇER’ DEMEYİN!
Çocukluk çağı kanserlerinde erken teşhisin çok önemli olduğunu ancak anne babaların özellikle sıklıkla karşılaşılan kol ve bacak ağrılarına “büyüme ağrısıdır, geçer” ya da bacaklardaki morluklar için “çok hareketli, bacaklarını çarpıyor” şeklinde yaklaşabildiğini, bu nedenle hekime başvurmakta gecikilebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Funda Çorapçıoğlu “Vücudun herhangi bir yerinde morluk olduğu zaman aileler genellikle oyun çağındaki çocukların bir yere çarptığı için özellikle de bacaklarının morardığını düşünürler. Bir hastanın bacaklarında veya kollarında morarmalar varsa, bunun gerçekten ne olduğunu, geçip geçmediğini mutlaka sorgulamak lazım. Yine kemik ağrısı lösemili ya da kemik tümörlü çocuklarda çok olur. Ancak aileler ‘büyüme ağrısıdır’ diyerek önemsemeyebilir. Baş ağrısı da çok ötelenir. Bu nedenle çocuk hekimlerine de çok büyük görev düşüyor. Bu tür şikayetlerle başvurulduğunda hastaya mutlaka kan sayımı yapılması gerekir. Dahası, kan sayımının bir parçası olarak periferik kan yayması dediğimiz tetkikin de mutlaka bakılması, gerekirse çocuk hematoloji ve çocuk onkoloji uzmanlarına yönlendirilmesi gerekir. Zira çocukluk çağı kanserlerinin tanı ve tedavisi özel bir eğitim, emek ve donanımlı kurumlar gerektirir” şeklinde konuştu.
TEDAVİDE TAM BAŞARI MÜMKÜN
Çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde özellikle son yıllarda tıpta ve teknolojide hızlı gelişmeler sayesinde çok başarılı sonuçlar alınabildiğini belirten Prof. Dr. Funda Çorapçıoğlu, olumsuz yan etkilerin minimuma indirilmesi konusunda da çalışmaların sürdüğünü söyledi. Halk arasındaki tabiriyle ‘akıllı ilaçların’ tedavide yeni bir çağ başlattığını vurgulayan Prof. Dr. Funda Çorapçıoğlu, “Akıllı ilaçlar vücutta doğrudan tümör hücresini bulduğundan, normal, sağlıklı hücreleri çok fazla etkilemeden etkili tedavi gerçekleştirebiliyor. Bu ilaçları tedavide sıkça kullanıyoruz. Çocukluk çağı kanserlerinde yeni bir dönem başlatan akıllı ilaçları kullanırken çocukların normal hayatlarına dönebiliyorlar. Örneğin; benim akıllı ilaç kullanırken okuluna devam edebilen çok hastam var. Ancak bu ilaçlar bazı kanserlerde tek başına yetebilse de birçoğunda hala kullandığımız kemoterapilere ek olarak bunları veriyoruz. Tedavide hastaya ve tümöre özel, hedefe odaklı yaklaşım son derece önemli” dedi.