Neşet TORUN
Geçmiş dönem Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Mersin'e geldi. Çağlayan'ı havaalanında ve otobanda binlerce kişi karşıladı, Selçuklar Mahallesindeki seçim ofisi açılışı mitinge dönüştü. Adeta gövde gösterisine dönen Çağlayan'ın gelişi, partilileri coşturdu. Burada konuşan Çağlayan, “Evelallah aynı şekilde koşturmaya devam ediyor. Çünkü Reisimizin bize talimatı var. Durmak yok, yola devam! Öyle bir bağırın ki şu Kılçıkoğlu duysun. Tanıyor musunuz Kılçıkoğlu’nu? Hani sabahtan akşama kadar yalan söyleyen… Hani var ya, Aslı Yok Yaylası’nda bin 500 koyunum var’ diyen var ya! O zat… Ne dedi? Dedi ki; ‘Ben 300 milyar Dolar getirdim.’ Yalan, yuva yapmış bunda yuva yapmış. 300 milyar Dolar, ulan neyle getirdin, nereye koydun, nerede saklıyorsun? Kimler verdi bunu sana? Devletlerin hukuku vardır… Bu kardeşiniz yıllarca Ekonomi Bakanlığı yaptı. Bu sistemin nasıl çalıştığını hepimiz iyi biliyoruz. Ondan sonra döndü, dedi ki ‘getireceğim’. Sonra döndü, ‘5 yılda getireceğim.’ Yahu Kılçıkoğlu, senin hangi sözüne kim inandı ya? Senin sözüne bu insanlar inanır mı? Senin sözüne kendi partililerin inanıyor mu?” diye sordu.
“SEN BU MİLLETİ TANIMIYORSUN”
“Sen kalkıp, sırf Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığından almak için her türlü anlaşmanın, dayanışmanın, her türlü numaranın içine soktun. Ama inan ki sen bu milleti tanımıyorsun. Bu millet bunu yemeyecek! Sana 14 Mayıs’ta, gereken dersi verecek Allah’ın izniyle. 14 Mayıs’ta bunları sandığa gömmeye hazırız inşallah. 14 Mayıs’ta sandıkları patlatmaya hazırız değil mi? Allah’ınıza kurban olsun… Evelallah, 10 sene geçmiş aradan ilk defa meydanlardan konuşma yapıyorum. Dedim ki yahu neler söyleyeyim, ne anlatayım? Geçmişte çünkü meydan meydan Mersin’i, 13 ilçemizi karış karış gezdik” şeklinde konuşan Çağlayan, “Vallahi sizin karşınıza gelince dilim açıldı, dilim! Allah sizleri var etsin! Ben, makine mühendisiyim. Sanayiciyim. Türkiye’nin nereden nereye geldiğini; yaşım oldu 65, 66’ya giriyorum; nereden nereye geldiğini yıllarca 35-40 sene sanayinin içinde olarak yaşadım. Sanayi Odası Başkanlığı yaptım. Reis’im bana 3 tane Bakanlık verdi sağ olsun. Sanayi Bakanlığı yaptım, Devlet Bakanlığı yaptım, Ekonomi Bakanlığı yaptım. Hepsinde de Allah’ıma şükürler olsun alnımızın akıyla bütün görevlerimizi yerine getirdik. Bu ‘yerli otomobil’ konusu; ben sanayi odası başkanı iken, 2007’de Sanayi Bakanı olduğum zaman dünyayı, bütün ekonomik sistemleri az çok tanıyan biri olarak hep onu söyledim; ‘Neden bizim bir otomobilimiz olmasın? Neden bir uçağımız olmasın? Neden bizim bir yerli SİHA’mız, İHA’mız olmasın?’ Allah’ımıza şükürler olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin dirayetli Cumhurbaşkanının önderliğinde bugün hepsini yaptık, yapmaya devam ediyoruz inşallah” dedi.
“YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE”
Millet İttifakına yüklenen Çağlayan, “Bunlar, neye düşman olduklarını bir söyleseler, biz anlayacağız. Yahu siz SİHA’ya mı düşmansınız? İHA’ya mı düşmansınız? Yerli otomobile mi düşmansınız? Siz uçaklara mı düşmansınız? Siz, Türkiye’nin savunma sanayiine, geleceğine, çocuklarımızın geleceğine mi düşmansınız? Yoksa siz Türkiye’ye mi düşmansınız? Kalkmış diyor ki evvelsi gün; İHA’ları, SİHA’ları tehdit ediyorlar ve diyor ki Atatürk Havalimanı’nı; bakın önünde Atatürk var, bu ülkenin kurucusu var; ‘Atatürk Havalimanı’nı Amerikalı CIA şirketine vereceğiz’ diyorlar. Allah’ın izniyle yedirmeyiz sana onu Kılıçdaroğlu! Amerikalılara peşkeş çektirmeyiz O’nu sana. Bugün Amerikalıların ne yaptığını görmek istiyorsan 17 Aralık’a bak. Bize yapılan haksızlığa, bize yapılan zulme bak. Allah büyüktür! Cenabı hak hepsinin hesabını, mutlaka o FETÖ denen maşadan da tetikçilerinden de Amerika’da bu işi yapan her kim varsa bunlardan da Cenabı hak tek tek hesabını soracak. Peki, bunlar niye bizi istemiyorlar? Bunlar niye Tayyip Erdoğan’a karşılar? Bunlar neden bize karşı çıktılar? Neden kalkıp bu kardeşinizin ayda 3 gün dahi evinde gece konaklamayan, sizler şahitsiniz buna, şahit misiniz çalışmalarıma? Gece gündüz Mersin’den çıkmadım, dünyanın her tarafını dolaştım. İhracatı 100 milyar Dolar’dan alıp, 152 buçuk milyar Dolar’a getirdim. Bunlar, çalışmakla, koşturmakla oldu. Bir taraftan da ülkemizde görevimizi layıkıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın hızına yetişmeye çalışarak bu güne getirdik hamdolsun. Ama bunların derdi farklıydı. Bugün Almanya, Tayyip Erdoğan’a düşman; Fransa düşman, İngiltere, Hollanda, Danimarka Tayyip Erdoğan’a düşman. Baş hain Amerika, Tayyip Erdoğan’a düşman. Sizlerin başına Tayyip Erdoğan kadar taş yağsın inşallah! Bunlar niye düşman? Niye düşman bunlar? Çünkü bağımsız Türkiye istemiyorlar. Biz de diyoruz ki hep beraber; ‘Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Cumhur İttifakı!” şeklinde konuştu.
“KİME HİZMET EDECEĞİNİZ BELLİ OLMUŞ ZATEN”
Seçime 2 hafta kaldığını hatırlatan Çağlayan, “Burada kaldı 2 hafta kardeşlerim... İki hafta sonra 14 Mayıs’ta Allah’ın izniyle mühürlerimizi, gümbür gümbür Reisicumhurumuz Sayın Cumhurbaşkanımıza, onun bulunduğu yuvarlağa basarak, yeniden açık ara inşallah Cumhurbaşkanı yapacağız. Aynı şekilde AK Partimizi, Cumhur İttifakını, Büyük Millet Meclisi’nde güçlü yapmak için AK Partimize sandıkları patlatırcasına oylarımızı vereceğiz. Ben sizlere güveniyorum. Sizler, bunu bize 2011’de gösterdiniz. Yüzde 32 oy aldık. Mersin’in birinci partisi olduk. E zaten AK Parti’ye birinci parti olmak yakışmaz mı? Tayyip Erdoğan’ın partisine, sizlerin olduğu partiye birinci olmak yakışmaz mı? Allah’a emanet olun! Allah yardımcımız olsun! Şimdi bakın; diyorlar ki, biz, hani masanın altına birini saklamışlar ya? Hani geçen gün çıkıp dediler ya; ‘Bizim Cumhurbaşkanı adayımızı daha söylemedik, size söyleyeceğiz.’ Çük büyük sürpriz oldu bizim için! Ne kadar büyük bir sürpriz oldu. Kılıçdaroğlu’nun adayları olduğunu söylediler, bu yeşil, sol, sağ falan filan… HADEP; onların uzantıları. Ya onu zaten sizden evvel Kandil söyledi Kandil! Siz damgayı yemişsiniz zaten. Kime hizmet edeceğiniz belli olmuş zaten. Yoksa burada hep söyledik… Ben de bir Kürdüm, eski ülkücüyüm. Ama her zaman ülkemin birliği, beraberliği, bütünlüğü ile iftihar ettim. Allah, beni bu vatanda hayata getirdi. Cenabı Hak, beni bu ülkede, bu bayrak altında hayata getirdi. Allah’tan istediğim, bu bayrağın altında hayata gözlerimi yummaktır. Biz, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Arap, Sünni, Alevi ayırımı yapmadık. Allah’a hamdolsun biz, 74 yaşından sonra Alevilik akıllarına gelenlerden olmadık. Hepimiz kardeşiz. Gidin Çanakkale’ye bakın. Çanakkale’de Laz, Kürt, Türk… Bu ülkenin bütün unsurları koyun koyuna şehit olmuş ve orada yatıyorlar. Ülkenin birlik ve beraberliği için mücadele etmişler” ifadelerini kullandı.
“İSTESEM EVİMDE OTURUR TELEVİZYON İZLERDİM”
Mersin’in Türkiye’nin bir örneği olduğunun altını çizen Çağlayan konuşmasını şöyle sürdürdü; “Her mezhep, her ırk, her yerden kardeşlerimiz, dostlarımız burada. Bu konuda aramızda bir sıkıntı var mı? Herhangi bir şekilde, sen bizdensin, sen bizden değilsin şeklinde bir şey var mı? Allah’a hamdolsun, neyi bölüşemiyoruz? Bunların gayesi farklı… Bunların gayesi Türkiye’yi bölmek, Türkiye’yi bölüştürmek, Türkiye’yi Afganistan’a, Irak’a, Libya’ya çevirmek. Ama evvelallah bizim milletimiz, bizim insanımız, bizim Mersinlilerimiz, Toroslarımız; şunu bilsinler ki? Ne 17 Aralık’ta pabuç bıraktık, ne 15 Temmuz’da pabuç bıraktık. Ne de 14 Mayıs’ta pabuç bırakmayacağız. Bu ülkenin birlik ve beraberliğine, ölünceye kadar sahip çıkmaya devam edeceğiz. Tekrar söylüyorum; Ben Ankara’da, İstanbul’da evimde oturup hani Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’da televizyon seyrediyordu ya, acaba ülkeyi kendilerine teslim edecekler mi diye bekliyordu. Biz onlardan olmadık. Evimde, istirahat edip, Allah hepinize versin, 5 tane torunumla oynamak, onları koklamak isterdim. Ama bu bizim boyun borcumuz. Bize partide ister görev verilsin, ister verilmesin; her zaman söyledim. Ve şu anda 17 Aralık’tan sonra Reis’ime dedim ki; ‘Sayın Cumhurbaşkanım, ben bundan sonra sizden siyasi, maddi hiçbir şey talep etmeyeceğim. Daha evvel de zaten Sayın Cumhurbaşkanımın daveti ile geldim. Ama ölümüne Tayyipçi, ölümüne AK Partiliyim’ dedim. Ömrüm yettikçe, nefesim yettikçe bilin ki bu davaya hizmet etmek, benim için şereflerin en yücesidir kardeşlerim. Gerçekten evimde oturur, televizyonlardan izlerdim. Gayretim kabul etmiyor, etmedi de. Biliyorsunuz, 17 Aralık’tan sonra her seçim döneminde mutlaka geldim ve sizlerle beraber oldum. Gerek yerel, gerekse genel seçimlerin hepsinde sizlerle birlikte, bir araya geldik. Ya ben size bir şey söyleyeyim mi? Vallahi ben sizleri seviyorum. Allah için seviyorum bakın.”