Mersin’de Emek ve Demokrasi Platformu tarafından 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü coşkuyla kutlandı. Öte yandan, DİSK’i protesto eden bir kadın ile Mersin Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri arasında tartışma yaşandı.
Tarih : 1 Mayıs 2023 Pazartesi 14:25
Necdet TAŞ
1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla, Mersin’de saat 10.30’dan itibaren eski Tevfik Sırrı Gür Stadyumu önünde toplanan işçi ve memur sendikaları, odalar, dernekler, siyasi partiler ve farklı grupların temsilcileri, buradan İnönü Bulvarı’nı takiben Cumhuriyet Meydanına kadar yürüdü. Bir saatten fazla süren yürüyüş boyunca taşıdıkları dövizler ve pankartlarla yol boyunca slogan atan emekçiler, Cumhuriyet Meydanına tek tek aranarak alındı. Mersin Emniyet Müdürlüğünün çok sıkı güvenlik önlemi aldığı yürüyüş ve mitingde, meydanın etrafı da polis bariyerleri ile kapatıldı. Öte yandan, DİSK'i protesto eden bir kadın ile Mersin Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri arasında tartışma yaşandı.
MEYDAN TAMAMEN DOLDU
Yürüyüşe Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır da katılarak alandakileri selamladı. Mitinge çok sayıda kişi, çocukları ve bebek arabalarında bebekleriyle gelirken, Cumhuriyet Meydanını tamamen dolduran binlerce kişi davul zurna eşliğinde halay çekti. Dev bir Atatürk posterinin de açıldığı ve Türk bayraklarının dalgalandırıldığı miting, yaşamını yitiren işçiler için saygı duruşuyla başladı. Ardından emekçiler hep bir ağızdan 1 Mayıs marşını söyledi. Mersin Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü ve DİSK Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, “1 Mayıs işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin haklarını savunmak için canlarını ortaya koyan unutulmaz işçi önderlerimizi, emek ve demokrasi mücadelesinde yitirdiklerimizi, depremde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Bugün işçi sınıfının, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin, kadınların ve LGBTİ bireylerin sesi, sözü, gücü hem dünyada hem de ülkemizde emeğin hakları için, adalet için, demokrasi için, barış için meydanlarda yankılanıyor. Ancak içimiz buruk, yüreğimiz ise hala yangın yeri. Yıkıcı bir felaket ve ardından tarihi bir seçim gündemiyle 1 Mayıs’ı kutluyoruz. Üzerinden geçen 3 aya rağmen depremin yarattığı enkaz öylece dururken işçiler, emekçiler dayanışmayla yaralarını sarmaya çalışıyor. Bir kere daha depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımız için yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Deprem felaketiyle, barınma ve beslenme hakkının, enerji, sağlık, iletişim eğitim ve ulaşım hakkının sermayenin çıkarlarına kurban edilişini, bunlar olmadan yaşamın ne hale geldiğini bir kez daha gördük” dedi.
“DOĞAL AFETLERİ FELAKETE ÇEVİRDİLER”
Bu süreçte işçi sınıfı örgütü olarak, emek örgütleri meslek odaları ve örgütleri seferber olduk ve bu yıkımın yaşandığı ilk günden itibaren dayanışma ve emekle depremden etkilenen halkın yanında durduklarını ve durmaya da devam ettiklerini kaydeden Göksoy, “Bu depremle yıkılan sadece kentler olmadı devletin kurumları da çöktü. İşçiden alıp patronlara verdiler; fakirden çalıp zenginin kasasını doldurdular, dar gelirliden alıp rantiyeye kaynak aktardılar; rant için kentleri ve doğayı betona boğdular; asırlık yardım kurumlarını bile depremde çadır satar hale getirdiler; doğal afetleri felakete çevirdiler: Sözün özü evet memleketi bir şirket gibi yönettiler. Bizi ayağa kaldıran dayanışmamız, birliğimiz, örgütlülüğümüz oldu. Bir kere daha gördük ki bir toplumun en büyük gücü emeğin örgütlülüğüdür. Eşitlikçi, dayanışmacı, demokratik bir ülke ve geleceğin mutlu günleri için mücadeleden hiç vazgeçmeyen emekçiler olarak bizler bu yıkımın yaşandığı ilk günden itibaren sergilediğimiz duyarlılık ve verdiğimiz emekle halkın yanında emeğimizle var olduk. Tüm dünyada işçi sınıfı sayısal olarak hızla büyürken, ücretli emek yaygınlaşırken, biz üretenlerin toplumsal zenginlikten aldığı pay azalıyor. Sermayeyi emek sömürüsü de doyurmuyor. Doğa, sermayenin sınırsız yağmasına açılıyor; yetmiyor, savaşlarla milyonlar yerinden yurdundan ediliyor. Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm insanlık sermaye düzeninin bu ağır tahribatına ses çıkarmasın diye baskıcı rejimler destekleniyor. Halk iradesi ile seçilmiş Belediyelere kayyumlar atayarak seçilmiş siyasetçileri cezaevlerine atarak yetmedi her seçim döneminde özgür basın emekçilerini haksız, hukuksuz yere gözaltına alarak, halkın haber alma özgürlüğü engellendiği gibi çözümsüzlük dayatılmaktadır. Çözüm ancak Kürt sorununun kalıcı demokratik bir yolla yasal statüye kavuşturulmasıyla olur. Kapitalizm ve onun en vahşi biçimi olan neo-liberalizm bugün dünya halklarına daha fazla sömürü, daha fazla eşitsizlik, daha fazla yağma, daha fazla yıkım ve yarattıkları bu cehennemin bekçisi olarak daha fazla otoriter rejim vaat ediyor. Bu sömürünün en kötü, en ağır süreçlerinden biri ise ülkemizde yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ 20 YILDA ARPA BOYU YOL ALAMADI”
Türkiye ekonomisinin son 20 yılda az gitti uz gidip, bir arpa boyu yol alamadığını iddia eden Göksoy, “Üstelik masallar ve ninnilerle uyutulmaya çalışılan yoksul halkın artık açlık sınırının çok altındaki alım gücüyle uyumaya bile mecali kalmadı. Mızrak çuvala sığmıyor, Türkiye toplumunun sabır taşı çatlayalı çok oldu. Başarısız, bilimden ve emekten uzak bir ekonomi yönetimi halkı giderek daha da yoksullaştırırken kuru soğan”a bile muhtaç hale gelmiş olmamız “muhteşem yüzyıl”ımızı özetlemeye yetiyor. Sadece başkanlık rejiminin sonrasında, pandemide, ekonomik krizde ve depremde karşı karşıya kaldığımız hakikat belli: İnsanca çalışmamız ve insanca yaşamamız bir yana, hayatta kalmamızı bile sağlamaktan çok uzak bir düzenle karşı karşıyayız. Güvencesiz çalışmayı hemen her alanda hâkim hale getirdiler. Bizlerin işini ekmeğini, iktidarın ve patronların insafına terk etmeye çalıştılar. KHK’lar ile çalışma hakkını gasp ettiler, Anayasa’yı rafa kaldırdılar, mahkeme kararlarını uygulamadılar. Hak, hukuk tanımadılar. 1 Mayıs’ta işte tam da bu köhnemiş düzene karşı bizler buradayız, bir aradayız. Mücadelenin bize öğrettikleriyle bize karşı olanların bütün engellemeleri ve yok sayma çabalarına rağmen var olduk, var olacağız. Bütün emekçilerin, kimliğinden kültüründen dolayı ötekileştirilenlerin, demokratların, kadınların, işçilerin, memurların, doktorların, öğretmenlerin, mühendislerin hakları için yan yana geldiği gündür 1 Mayıs. Bizi yoksullaştıran, birbirimize düşman etmeye çalışan, ayrıştıran bu iktidar karşısında yan yana omuz omuza durduğumuz gündür 1 Mayıs. Hep birlikte haykıralım Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Birlik ve Dayanışmamız” şeklinde konuştu.
“Emekçilerin çıkarlarını önceleyen, eşitliği ve demokrasiyi geliştiren bir toplum ve yönetim düzeninin kurulabileceğine olan umudumuzun geliştirilmesi ve korunması için bugün önümüzde tarihi bir fırsat olduğunu vurgulamak isteriz. Daha iyi bir geleceğe duyduğumuz özleme sımsıkı sarılarak cesaretle ve azimle ülkemizin üzerine çöken karanlığı yok etmek için üzerimize düşeni yaptık, yine yapacağız” ifadelerini kullanan Göksoy, konuşmasını şöyle sürdürdü; “İnsan hakları, barış ve sosyal adalet, örgütlenme özgürlüğü, sendikal haklar ve işçilerin insan onuruna yaraşır koşullarda yaşayabilmesi için azim ve kararlılıkla kavgamızı sürdüreceğiz. Bizi içine hapsetmeye çalıştıkları karanlığı yırtacağız. Şimdi, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, bilimsel bir ülke yönetimine hiç olmadığı kadar ihtiyacımız ve bunun gerçekleşmesi için bir seçeneğimiz var: o da bu iktidarı göndermek. Emeğin hakları, işçilerin sosyal ve ekonomik koşulları ve bunların ön şartı olarak eşitlik, barış, demokrasi ve adalet için mücadelemizi inatla ısrarla ve kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Gelecek, işçi sınıfının ve tüm emekçilerin ellerinde yükselecektir. Bizler sadece işçilerin değil tüm emekçilerin, emeklilerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ bireylerin, çocukların ve ötekileştirilen tüm kesimlerin, doğanın ve tüm canlıların haklarını sonuna kadar savunacağız. Değerli dostlar; 1 Mayıs işçilerin hakları için kararlılıklarının altını kırmızı çizgilerle çizdikleri, mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini haykırdıkları gündür. Haklarımız var, bugüne kadar bu hakları bize çok görenlerden bunun hesabını mutlaka soracağız.”
Mersin'deki 1 Mayıs mitingi, yerel sanatçıların verdiği konserle sona erdi.