CHP’li Ali Mahir Başarır, önceki dönem AKP Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın aracını çeviren ve Yılmaz’ın hakaret ettiği trafik polisi memurlarının meslekten ihraç edildiğini ifade ederek, “Zeynep Gül Yılmaz kamu görevlilerine hakaretten yargılanmalıydı” dedi.
Tarih : 14 Haziran 2023 Çarşamba 18:39
Necdet TAŞ
CHP Grup Başkan Vekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, yaklaşık iki yıl önce Mersin’de eski AK Parti Mersin milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın hakaret ettiği iki polisin ihraç edildiğini söyledi. 18 Temmuz’da Erdemli ilçesinde AKP’li vekil aracını durduran polise önce, “Uzaklaş. İçeri çemkiriyorsun, tükürük geliyor” dedi. Daha sonra da “Ş…….. bak” diyerek hakaret etmişti. Aracını çeviren trafik polisine hakaret ettiği görüntüler ortaya çıkan AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz kendisine kumpas kurulduğunu iddia etmişti. TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, iki yıl önce eski AKP Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz'ın aracını durduran polislerin meslekten ihraç edildiğini belirterek, “İki polisimiz hem hakarete uğradı hem ihraç edildi. Ben İçişleri Bakanlığı’nın bu kararı tekrar gözden geçirmesini ve bir parça mahcubiyet yaşamasını öneriyorum. Hiç kimse bu ülkenin polisine hakaret edemez, ama AK Partiliysen böyle bir özgürlüğün var. Hem hakarete uğratıp hem de ihraç ettirebiliyorsun” dedi.
“LÜTFEN O ÇOCUĞUN VE AİLENİN YERİNE KENDİMİZİ KOYALIM:
Yine Mersin’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle 15 yaşındaki bir çocuğun tutuklanmasını gündeme getiren Başarır, “Yeni dönem başlarken çok tuhaf kararları görüyoruz. Mersin’de 15 yaşındaki bir çocuğumuzun Cumhurbaşkanı’nın billboardlardaki resmine bıyık yaptığı için tutuklandı. 15 yaşındaki bir çocuktan bahsediyoruz. Adli Tıp belki de yaşı itibarıyla çocuk olduğu için idrak kabiliyetinin olmadığı yönünde karar verecek ve cezai ehliyetinin olmadığını göreceğiz. Ama cezaevinde. Ayrıca bu kovuşturmaya bağlı yani Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlı bir suç. Ama buna rağmen bu çocuk cezaevinde. Bunu anlamak mümkün değil. Yani Cumhurbaşkanı’na 15 yaşındaki bir çocuk hakaret ettiği için cezaevinde ve bundan rahatsız olmayan bir Cumhurbaşkanı var. Lütfen o çocuğun ve ailenin yerine kendimizi koyalım. Bu durumu kınıyorum. İki yıl önce vahim bir olay yaşamıştık. Mersin’deki polis, çevirme sırasında bir milletvekili tarafından hakarete uğramıştı. ‘Şerefsiz’ kelimesi kullanılmıştı. İki yıldır o polisler açıktaydı. Dün, iki polisin ihraç edildiğini öğrendik. Evet, aslında geçen dönem milletvekilliği görevini yürüten Zeynep Gül Yılmaz yargılanmalıydı. Kamu görevlilerine hakaretten yargılanmalıydı. Ama üzülerek söylüyorum ki Zeynep Gül Yılmaz, bugün milletvekili değil. Bugün o mağdur. Ama iki polisimiz hem hakarete uğradı hem ihraç edildi. Ben İçişleri Bakanlığı’nın bu kararı tekrar gözden geçirmesini ve bir parça mahcubiyet yaşamasını öneriyorum. Hiç kimse bu ülkenin polisine hakaret edemez, ama AK Partiliysen böyle bir özgürlüğün var. Hem hakarete uğratıp hem de ihraç ettirebiliyorsun” ifadelerini kullandı.
“TEPKİLER DEMOKRATİK BİR HAK”
Mersin İdman Yurdu-Yomraspor maçının ardından sahaya inen AK Parti Mersin Milletvekili Nureddin Nebati’nin taraftarlar tarafından protesto edildiği için bazı taraftarların gözaltına alındığını iddia eden Başarır, “Çok ilginç, seçim döneminde İçel İdman Yurdu’nun şampiyonluk maçında Sayın Nebati maça geldi. Büyük bir tepkiyle karşılandı. Orada bazı tezahüratlarda bulundu taraftarımız. Aynen şunu söyledi; ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’, ‘Meclis’te Hizbullah istemiyoruz.’ Şimdi bu tezahüratı yapan birçok taraftar gözaltına alındı. Savcılığın talimatıyla gözaltına alınan bazı ifadeleri aldık. Emniyet şunu soruyor; ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ ve ‘Meclis’te Hizbullah istemiyoruz’ şeklinde sloganlar atmışsınız. Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda ifadeye alıyoruz.’ Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes Meclis’te Hizbullah istemiyor. Çünkü Hizbullah bir terör örgütü. Bunu söyleyen bir yurttaş gözaltına alınıyorsa bu bir utanç meselesidir. Ve ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sözünden rahatsız olan bir savcı varsa zaten bu görevi yapmasın. Geldiğimiz nokta şu; bu bir itiraf. AKP yönetimi, AKP’li eski bakanlar, maalesef ki bu taraftarlardan şikayetçi oluyor. Sorulan iki soru bu. Utanç meselesi. Eğer bu suçsa bu suçu hepimiz işliyoruz. Hizbullah bir terör örgütüdür. Onu biz Meclis’te istemiyoruz diyebiliriz. Bunda hiçbir sıkıntı yok. Bundan rahatsız oluyorlarsa, böyle bir yapının uzantıları Meclis’teyse bu yüzden şikayetçilerse bunu daha net bir şekilde söylemeliler. Sadece Mersin’de değil, Fenerbahçe Trabzon maçında ve yine birçok statta bu tür tepkiler vermiş insanlar. Demokratik, anayasal bir hak. Bununla ilgili gözaltı ve ifade alınması utanç meselesi” dedi.
“ASGARİ ÜCRET KİRA ARTIŞLARINA GÖRE 25 BİN TL OLMALI”
Temmuz ayında asgari ücrete yapılacak zam oranına da değinen Başarır, “Asgari ücret belirleniyor. Ama ekonominin durumu orada. Mahkemeleri, arkadaşlarımız inceliyor. Sulh mahkemeleri, tamamen kira davaları, tahliye davaları, kira tespit davalarıyla uğraşmak zorunda. Binlerce, yüzbinlerce insan sokakta kalma tehdidiyle karşı karşıya. Biz asgari ücreti belirliyoruz. 11 bin 500 TL mi olacak, 12 bin TL mi olacak 14 bin TL mi olacak… Bugün Ankara’da, İstanbul’da 12 bin TL’den daha ucuz bir ev yok. Ama asgari ücret 11 bin 500 TL mi olacak… Üzülerek söylüyorum, aslında seçimin ana konusu buydu. Bugünün de gündemi bu. Derin yoksulluk. Eğer bir ülkede bir işçi, aldığı bir aylık maaşla bir ev kiralayamıyorsa, yüzbinlerce insan tahliye davasıyla sokakta kalma tehdidi varsa neyi konuşuyoruz. Asgari ücret belirlenecek, neye göre belirlenecek, hangi kıstasa göre belirlenecek bilmiyorum ama son iki yıldaki kira artışlarına göre belirleseler herhalde 25 bin TL’yi bulur asgari ücret. Türkiye, derin bir yoksulluk, derin bir yoksunluk, ekonomik buhran içerisinde. Seçimin konusu buydu aslında. Uzaklaştılar. Sürekli algıyı bambaşka, yapay bir gündeme getirdiler. Asıl gündemin bu olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. İşte dolar yüzde 25 arttı. Akaryakıttan, gıdadan, kiraya kadar her gün zam geliyor. Bu şartlarda asgari ücreti nasıl belirleyeceğiz… Ben şunu söylüyorum, ne verdiğiniz önemli değil, verdiğiniz ile ne alabildiğimiz önemli. Bir devletin en temel görevi yurttaşlarının barınma ve beslenme sorununu çözmektir. Bugün barınma sorunu almış başını gidiyor. Çocuklar, aileler temel besin maddelerini alamayacak durumda. İşte seçimin konusu buyken bu gündemi çirkin bir senaryoyla kötü bir oyunla insanların iradesi fesada uğratılarak bambaşka bir yere koydular. Seçimde bunları konuşamadık. Bugün konuşuyoruz, konuşmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“MECLİS BAŞKANI’NI ANAYASA’YA VE İÇTÜZÜĞE UYMAYA DAVET EDİYORUM”
Meclisin, yemin töreninden sonra ilk kez toplandığını kaydeden Başarır, “Çok üzüntü verici bir olayla karşılaştık. Meclis Başkanı, Meclis’in kalitesini, duruşunu, yasama kalitesinden bahsetti. Bunu hep beraber korumamız gerektiğini söyledi. Ama Meclis Başkanlık Divanı’nın oluşumunda Anayasa’yı ayaklar altına alarak tarafsız olmadığı açık ve net olmasına rağmen kendisini onun dışında tuttu komisyonlara daha fazla üye almak için. MHP’siz bir şekilde çoğunluğu sağlamak için bunu yaptı. Anayasa’nın 94; İçtüzüğümüzün 9, 10 ve 11’inci maddelerine rağmen, tarafsız olmayan bir Meclis Başkanı, partili bir Meclis Başkanı, grup toplantılarında Recep Tayyip Erdoğan’ı sürekli olarak karşılayan, eşlik eden bir Meclis Başkan, tarafsız olduğunu iddia etti ve o divanda adını yazdırmadı. Eğer ki ilk oturumda Anayasa’yı çiğniyorsak, ayaklar altına alıyorsak, Anayasa’nın kesin hükmüne rağmen bir karar alıyorsak gerçekten bu 5 yılda işimiz çok zor. Ben öncelikle Meclis Başkanı’nı, Anayasa’ya ve İçtüzüğe uymaya, her adımını ona göre atmaya davet ediyorum. Anayasa’yı bir kenara bırakırsak işte Can Atalay tutukluluğu devam eder, 15 yaşında Metin tutuklanır, Hizbullah istemiyoruz diyen taraftarlar gözaltına alınır. Belki bunlar da tutuklanır. Anayasa, yasalar uymamız lazım” dedi. Asgari ücrete ilişkin soru üzerine Başarır, “Bu konuda bir teklifte bulunacağız. Bunu belirlemek de çok zor. Türkiye’de yaklaşık olarak geçen mayıstan bu mayısa kadar 5,5 milyarlık bir para basılmış. Bu 200 TL’lik banknotlar. Nerede kullanıldı bunlar, seçimde, seçim ekonomisinde kullanıldı. Şimdi onun acısını çekiyoruz. Paramızın değeri o kadar düştü ki. 14 TL belirledikten sonra 3 ay sonra kira 20 TL oluyorsa, et bin TL, süt 30 TL oluyorsa, ekmek 10 TL oluyorsa bunun ne önemi var. Bir an önce ekonomiyi toparlamak, döviz, faiz dengesini bir noktaya getirmek ve paramızın değerini korumak zorundayız. Yoksa iki ayda bir asgari ücrete zam yapmak zorunda kalan bir iktidar olacak. Yine söylüyorum; ne verdiğin değil, verdiğinle ne aldığın önemli. Bir biz rakam vereceğiz. Belki başta o rakam insanları tatmin edecek. Ama bu bozuk düzende, bu ekonomi yönetimiyle iki ay sonra o da yetersiz olacak. Bunu parti, MYK’da bundan sorumlu genel başkan yardımcımız açıklayacak” diye yanıt verdi.
“CAN ATALAY SERBEST KALMALI”
Başarır, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmemesine ilişkin soruya şu yanıtı verdi: “En büyük sorun hukuksuzluk ve adaletsizlik. Bir mahkeme, Yargıtay düşünün. Anayasa Mahkemesi net bir şekilde karar vermiş. Geçen dönem Gergerlioğlu ve tutuklanmasıyla ilgili bunu yapamazsın demiş. Dokunulmazlığı vardır demiş. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan bir mahkeme, yüksek mahkeme şu anda milletvekilimizi, Meclis’e üye bir milletvekilini cezaevinde tutuyor. Bunun hiç tartışılacak bir konusu yok. Her geçen dakika her geçen saat, gün büyük bir hukuksuzluğu ve ayıbı ortaya koyuyor. Artık Anayasa Mahkemesi kararını Yargıtay ve yerel mahkemeler tanımıyorsa yapacak da çok fazla bir şey yok. Ama buna Meclis Başkanı’nın ilk toplantıda, ilk ziyaretinde söyledik, gelin bir duruş gösterin, milletvekili haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu, serbest kalması için bir açıklama yapın dedik. Dedi ki mahkemenin kararına bakacağız. Aynı şey Adalet Bakanı için de geçerli. Biz yargıya talimat verin demiyoruz, ama yargı bir yerlerde talimat alıp Can Atalay’ı tutuyorsa bu utanç verici bir meselesidir. Otursunlar Anayasa Mahkemesi kararını okusunlar, Anayasa’ya baksınlar ve bu esarete bir an önce son versinler.”
“GENEL BAŞKANIMIZA HAKARETE İZİN VERMEYİZ”
Başarır, seçimler ve CHP’ye yönelik eleştirilere ilişkin yöneltilen soruya; “Cumhuriyet tarihinin en karanlık ve şartları en adil olmayan bir seçim yaşadık. Seçim bürolarımız basıldı. Kadınlarımız, gençlerimiz yaralandı, bıçaklandı, kan döküldü, sürüklendi. Nebati, Mersin’deki seçim kampanyasında gittiği her yerde cebinden bin TL’lik, 5 bin TL’lik market kartları dağıttı. Bugünlerde de dağıtıyor mu merak ediyorum. Milyarlarca liralık para harcandı. Devlet kanalında, TRT’den ve havuz medyası yani bizim paramızla oluşturulmuş, Ziraat Bankası’nın parasıyla oluşturulmuş kanallardan hepimize hakaretler edildi, iftiralar atıldı. O şartlarda bir seçime girdik ve kaybettik. Bunları mazeret olsun diye söylemiyorum. Biz bunları yaşadık. Bir tarafta milyarlar lira, 85 milyonun rızkı seçimlerde harcanırken, biz kendi cebimizden kendi imkanlarımızla bir seçim kampanyası yürüttük. İnsanlar kışkırtıldı. Hani nerede bugünlerde terörle ilgili bir konuşma var mı? Ama o senaryo üç ay için Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları tarafından yazılmış ve çirkin bir şekilde oynanmıştı. Ekonomi, yoksulluk konuşulmasın, hukuk konuşulmasın… Sıfır terörle aldıkları bir ülkeyi, terör yuvası haline getirenler, kendi yarattıkları terör canavarıyla 85 milyonu tehdit ettiler. Bu şartlarda seçime girdik. Sonucunda eleştiriler var. Ben kabul ediyorum. Tüm basındaki arkadaşlarımız, seçmenlerimiz eleştirecektir. Üzüntü halindeyiz, ben de üzülüyorum. Tüm seçmenlerimiz de üzülüyor. Her türlü eleştiriye açığız, hakarete asla. Burada bir sorumluluk varsa benim de bir sorumluluğum var, Digor ilçe başkanının da sorumluluğu var, İstanbul İl Başkanı’nın da Mersin İl Başkanı’nın da… Herkesin beraberce bir sorumluluğu var. Genel Başkanımızı tabi ki eleştirebilirsiniz. Ama televizyon kanallarından çıkıp da hakaret etmesine hiçbirimiz izin vermeyiz. Tüm sorumluluğu ona yükleyerek hakaret etmelerini, tehdit etmelerine asla izin vermeyiz. Basın tabii ki eleştirecek. Soru soracak. Ama bizim içimizde, Türkiye’nin vicdanını acıtacak açıklamalarda bulunmamalılar. Genel Başkanımız kurultay sürecini başlatmıştır. Mahalle seçimler 3 Temmuz’da başlıyor. Ondan sonra ilçe kongreleri yapılacak. İl kongreleri yapılacak, büyük kurultay yapılacak. Ve değişimin önünü açıyorum diyen bir Genel Başkanımız var. Burada her şey konuşulacak. Hepsini burada konuşacağız” şeklinde yanıt verdi.