Necdet TAŞ
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Kanal 33 TV’de Fatih Alkar’ın sunduğu Gündemin Nabzı Programı’nın canlı yayın konuğu oldu. Programda ülke ve Mersin’in ekonomi gündemini değerlendiren Çakır, özellikle iş adamlarının son zamanlarda kredi alamadığından dert yanan Çakır, “Üyelerimizden yurtiçi çalışan firmalar bankadan kredi alamıyor. Çok yüksek faizlerle karşılaşıyorlar. Bunun için sıkıntılı bir durum var. İhracat yapanlara biraz pozitif ayrımcılık yapılıyor ya da üretim yapana kredi sağlanıyor ama yurtiçi çalışana bu imkan az veriliyor. Yurtiçinin kredi desteğine ihtiyaç var. Tabi herkese kredi vermek değil. Seçmek lazım. Zombi firmalarla iyi firmalar ayırt edilmeli. İyi firma yaşatılmalı. Çin, büyük bir inşaat firmasını batırmamak için destek veriyor. Almanya büyük otomotiv firmalarını destekliyor. Biz de ülkemizdeki iyi firmaları desteklemeliyiz çünkü kriz geçtiğinde bu firmaların ayakta kalmasını sağlamalıyız. Orta vadeli planlarda enflasyon bu yılsonunda yüzde 65 bekleniyor. Gelecek yıl ki beklenti yüzde 30-35 arasında. Bizim en büyük derdimiz enflasyon. Enflasyonla Avrupa, dünya nasıl uğraşıyorsa bizim de uğraşmamız lazım. Acı reçeteyi içiyoruz ve istikrarı bozmadan devam etmeliyiz. Bunun için firmalar gereksiz yatırım yaymamalı. Kullanmadıkları boşta duran evlerini arabalarını likide çevirmeleri lazım. İşyerlerinde firmalarımızın daha çok zaman geçirmesi lazım” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEYE YABANCI SERMAYE GİRMİYOR”
Türkiye’ye yabancı sermaye girişinde sıkıntılar olduğunu kaydeden Çakır, “Bizim en büyük sıkıntımız ülkemize yabancı sermaye girmemesi. Doğrudan yabancı sermayenin yatırımını sağlamalıyız. Ama şu avantaj oldu. Faiz artışlarıyla dövizin talebi kırıldı. Artık döviz yatırım aracı olarak görülmüyor. Bizim ana hedefimizin yüksek katma değerli ürün ihracatı olmalı. Savunma Sanayi ile ilgili SASAD Genel Sekreteri ile sohbetimizde Türkiye genel ihracatının kilo sunun 1 dolara savunma sanayi ürün ihracatının kilosunun 60 dolara geldiğini bildirdi. Katma değeri yüksek ürünler ihracatına yönelmek zorundayız. 1 TIR ya da 10 TIR portakaldan ziyade 1 TIR tohum gibi katma değeri farklı ürünler üzerine çalışmalıyız. Bunun için Ar-Ge, bilim, teknoparklar gerekiyor. Yapay zeka kullanarak Mersin’in dijitalleşmesi, yeşile dönüşüm çalışmalarına dönmemiz lazım. Kur korumalı mevduatı patlamaya hazır bomba gibi görüyoruz. Kurtulmamız lazım. Azalmalar da var. Faizin yükselmesi nedeniyle dövizde yükselme olmayacağı öngörüldü. Döviz yükselince girdi maliyetlerimiz artıyor. Döviz yükselmeyince de ihracatçılar rekabet edemeyecek durumda oluyor. Kredi olarak evet destek veriliyor ama kurtuluşumuz ihracat. Mersin ekonomisine de bakalım. İhracatta geçen yılın 9 ayı ile kıyaslayınca 5.5 milyar dolar artış var yüzde 34’lük artış. Yaş meyve sebze, bakliyatta artış var. Çelik imalatı, kimya ve gübre ihracatta önemli kalemlerimiz. İthalatta da 5.9 milyar dolardayız. Burada da yüzde 23’lük artış var. Ülke ekonomisine 70 milyar dolarlık gelir sağlıyoruz 31 milyar dolar da Mersin’in gideri var. Yatırımlar dışında. Türkiye çapında ihracat ve ithalat birbirini korumuş. Ama Mersin pandemideki Çin’in ihracatının düşmesini iyi değerlendirip ihracatını artırmış” şeklinde konuştu.
“İMALAT SANAYİNİ TEKNOLOJİK OLARAK GELİŞTİRMEMİZ LAZIM”
Mersin firmalarının ana hedefinin ihracat olması gerektiğini ifade eden Çakır, “Kesinlikle Mersin dış ticaret kenti ve tüm firmalarımızı ihracat firması haline getirmemiz lazım. İmalat sanayini teknolojik olarak nasıl geliştirip ihracata yönlendirebiliriz. Buna bakmalıyız. Havaalanı projesini artık konuşmamaya başladık çünkü bitmiş gözüyle görüyoruz. Bu havaalanı Ocak’ta olmasa Mart’ta açılacak çünkü havaalanıyla ilgili daha ayrıntılı çalışmalar yapılıyor. Biz şimdi havalimanı etrafında neler yapabiliriz? Büyük bir fuar alanı yapılabilir mi buna kafa yormamız lazım. Havaalanı işi takip ediliyor ama bitti. Bizim ana sorunlarımızdan biri Taşucu yolunun hızla yapılmasını sağlamamız lazım. Büyük ıstırap. Yazın hafta sonları bile batı ile bağlantımızı sağlayan bu yol büyük kriz oluyor. Turizmi, ticareti olumsuz etkiliyor. Limanla ilgili de konteyner limanıyla ilgili yakın sürede Ankara’ya gitme durumumuz var. Bu yatırımla ilgili. Hem otobanı çalışıyoruz diğer odalarımızla birlikte. Ana konteyner limanının da hızla yapılmasıyla ilgili hızlı harekete geçmemiz lazım. Normalde Ana Konyteyner Liman yatırım planlarında 2012’de konuşulmuştu. Filyos ve Çandarlı bitti. Mersin başlamadı. Biz dış ticaret kentiyiz ve limanın yapılıp elleçlemenin artırılıp Mersin’in dış ticarette ana merkez haline gelmesi lazım. Liman yapıldığında 12,6 milyon TEU elleçleme kapasitesi olacak ve Mersin’de yaşayan herkesin geliri artacak” dedi.
“HER ŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEMEK LAZIM”
Mersin’in kültür ve inanç turizmi açısından çok büyük bir potansiyel barındırdığının altını çizen Çakır, “Turizm Bakanı yanına gittik orada da ekonomi platformuyla birlikte milletvekillerimizle birlikte gittik. Artık hiçbir şeyi yılan hikayesine döndürmeyeceğiz. Kazanlı’da eğer mevcut firmalar olmayacaksa yeni firmalar bulalım dedik. Kıymetli bir bölge ve ne yapabiliriz burada onun tartışmasını yapmamız lazım dedik. Kazanlı’nın dosyasını istedi ve bu konuyla ilgili bir çalışma yapmak istedi. Turizm Bakanlığı’nın Saint Paul’den başlayıp Mardin’e kadar uzanan İnanç Koridoru Projesi var. Bu projeyi Alahan’dan başlatalım dedik. Mersin’de 4 tane UNESCO gececi miras listesinde bulunan yerimiz var. Bunlardan en azından bir tanesinin kalıcı olması için çalışmayı istedik bu konuda çalışılacak. Mersin Turizm Master Planının hazırlanması için değerlendirmeler yaptık. Mersin’in potansiyelini gerçekten çoğumuz bilmiyoruz. Bildiğimi düşünüyorum ama öğrendikçe daha da hayret ediyorum. Türkiye’nin en fazla sit alanı olan şehri. Antalya’da 500, Mersin’de 900 üzerinde sit alanı var. Mersin’in turizm olarak bu gücünü fark etmeli. Şehrin Mersin’in değerlerini sahiplenmesi lazım. Okullardan başlayarak halka bu alanları gezdirmeli, tarihimizi öğretmeliyiz. Sonra turistleri buraya getirmeliyiz. El birliği ile tüm paydaşlarla bunu sağlamalıyız. Sade turizm değil, kültürü de dahil ederek Müzik Festivalini, İnanç Turizmini dahil ederek topyekun çalışmalıyız. Belki havalimanının bitmesi bir ivme kazandırır. Her şeyi devletten de beklememeli. Belli bir şirket grubu Göbeklitepe’nin kazılarının devamını sağlıyor. Bizim burada da Mezitli’deki Soli Antik Limanı’nın ortaya çıkarılması lazım. Bu sağlanırsa kent turizmine büyük katkı sağlar. İşadamlarımız birleşip bir bölümünün ortaya çıkmasını sağlamamız lazım ki Mezitli’nin Mersin’in kalkınmasına destek verilsin. Sadece her yıl 2-3 ay çalışmayla olmuyor. İşadamlarımızın sanata, tarihe destek verip sponsorluk yapması lazım. Mersin kültürel olarak iyi ve bunu biraz da ekonomiye dönüştürmemiz lazım. Mersin, Adana ve Hatay’ı, Kapadokya’yı içine aldığımız organizasyon planlıyorduk. Deprem bu düzeni bozdu ama tekrar yapacağız. Gastronomi ve kültür turları üzerinde çalışacağız” şeklinde konuştu.