Necdet TAŞ
Akkuyu Nükleer Santral reaktörünün çalışmaya geçmesi için izinlerin verilmesinin ardından sahaya inen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Mersin İl Örgütü, pahalı, kirli, tehlikeli, atık sorunu çözülmemiş Akkuyu Nükleer AŞ için Rusya ile yapılan anlaşma fesih edilmesi çağrısında bulundu. Özgür Çocuk Parkı’nda gerçekleştirilen eylemde konuşan TİP Mersin İl Başkanı Ahmet Paket, “Yangınlara müdahale etmeyen, depremde bizleri enkaz altında bırakan Saray Rejiminin nükleerde ısrarcı olmasına karşı yine sokaklardayız. Yaşamlarımızı bir avuç rant sevdalısının eline bırakmayacağız! Depremde, yaşanılan bölgelere günler sonra giden ve on binlerce yurttaşın ölümüne seyirci kalan, yangınlara müdahale etmek bir yana düğün peşinde koşan AKP iktidarı, Akdeniz’de yaşamı yok edebilecek olan Akkuyu NGS için işletmeye alma iznini verdi. Rusya Devleti‘nin Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, Türkiye Nükleer Düzenleme Kurumu‘nun (NDK) yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) birinci güç ünitesi için işletmeye alma izni verdiğini duyurdu. Daha bir kaç ay önce nükleerin sahibinin Rusya olduğunu inkar eden Saray Rejimi, sadece Mersin’i değil Akdeniz’i yok edecek olan bu projeyi inatla sürdürmeye devam ediyor. Topraklarımızın 100 yıllığına Rusya’ya kiralanması bir yana, daha geçtiğimiz yıl yaşanılan yangınlara müdahale etmekte geciken, yılı bile dolmayan ve on binlerce yurttaşımızın hayatını yitirdiği depremlere önlem almak bir yana canlarını hiçe sayacak uygulamalara imza atan AKP iktidarının ısrarla sürdürdüğü Akkuyu NGS Projesi’nin yapımının sürdürülmesi bir akıl tutulmasıdır” ifadelerini kullandı.
“ANLAMA FESİH EDİLMELİ”
“‘Yerli ve milli’ denilen bu projeyle topraklarımızın Rusya’ya peşkeş çekilirken, yurttaşlarımızın daha pahalıya elektrik kullanmasına neden olacak projenin detaylarını bir de bizden dinleyin: Öncelikle bu santralin sahibi yüzde 100 Rusya olacak. Yapım maliyeti ise 22 milyar dolar, 15 yılda Rusya'ya ödenecek toplam alım garantisi tutarı 38 milyar dolar, 60 yılda Rusya'ya ödenecek olan toplam tutar en az 284 milyar dolar. Rusya bir koyup 13 kazanacak, Türkiye kendi sınırları içerisinde yabancı bir santralden yıllarca ithalat yapmak zorunda kalacak. Bu sözleşmeyle Rusya Türkiye'de bir nevi ilk Rus askeri üssünü de kurmuş olacak” diye konuşan Paket, “11 kilometrelik vatan toprağı 100 yıl boyunca göz göre göre yabancı bir ülkeye verilmiş olacak. En ufak nükleer sızıntıda tüm habitatı yok edecek olan bu proje acilen durdurulsun. Nükleer Güç Santralleri, enerji alanında dışa bağımlılığımızı arttıracak eskimiş bir teknolojidir. Nükleer santral olağan çalışma sürecinde de doğa ve tüm canlılar için; hem radyasyonu hem de kimyasallarla doyurulmuş soğutma suyu ile yıllarca atıklarının ve santrallerin ticari ömrü bittiğinde de santralin kendisinin bertarafının maliyeti bakımından da yanlış bir tercihtir. İnsan hataları, deprem ve tsunamiler, savaşlarda hedef teşkil etmesi ile nükleer santrallar canlılara ve ekolojik yaşama yönelik büyük riskler barındırmaktadır. Siyasi kararlarla nükleer santrallar hayata geçirilmeye çalışılmakta, yaratılan sahte enerji krizleriyle de kamuoyu yanıltılmaktadır. Hiçbir ekonomik, toplumsal ve çevresel faydası bulunmayan, olası bir kaza ve saldırı sonrası yaydığı radyasyonun etkileri yüzyıllarca devam edecek; pahalı, kirli, tehlikeli, atık sorunu çözülmemiş Akkuyu Nükleer AŞ için Rusya ile yapılan anlaşma fesih edilmelidir” şeklinde konuştu.
HALA HİÇBİR ŞEY İÇİN GEÇ DEĞİL!
Fesih işlemleri için her şey için geç olmadığını öne süren Paket, “Rusya ve ortağı olan sarayın inatla sürdürdüğü nükleer inşaatında reaktörler devreye sokulmadan bu akıl almaz proje durdurulsun. Reaktörler daha devreye girmeden iklim krizi nedeniyle 2 derece ısınan Akdeniz’de yapılmaması gerek bu projeden vazgeçin. Mersinliler olarak yaşamda inat ediyoruz ve nükleer projesi durdurulana kadar sokaklarda olmaya devam edeceğimizi yeniden duyuruyoruz. Ayrıca Türkiye’nin ilk nükleer santrali olarak övünülen bu santral adeta işçi mezarlığına dönüşmüş durumda. İş sağlığı güvenliğinin olmadığı bu yerde, işçilerin hayatı yok sayılmaktadır. Burada çalışan işçilerin en temel hakkı olan yeme ihtiyaçları dahi zehirlenmelerle son buluyor. Soruyoruz; övündüğünüz bu kocaman firmanızda nerede bu iş sağlığı güvenliğiniz? İş sağlığı güvenliği adına hiçbir şey olmadığı gibi iş kazaları da, işçi cinayetleri de örtbas edildi. Her olay sonrası şirket tarafından sürekli yapılan açıklamalarda, kaza koşullarının titizlikle inceleneceği ve gerektiğinde yasal işlemlere başvurulacağı belirtiliyor, iş güvenliği gerekliliklerinin ihlal edilmiş olduğunun tespit edilmesi halinde sorumluların yargı önüne çıkarılacağı söyleniyor. Ama kimsenin yargılandığına şahit olamadık. Yine soruyoruz; bugüne kadar yaşanan bunca kazalar, bunca cinayetler tesadüf müydü? Sorumlular bir an önce yargılanmalı! İşçilerin güvenliğini bile sağlayamayan, ileride bütün insanların hayatını tehlikeye atacak bu santrali istemiyoruz. Ekosistemi ve yaşamlarımızı yok etmenin eşiğine getiren, bizleri enkaz altında bırakan, yangınlara dahi müdahale edemeyen bu iktidarın rant uğruna canlı yaşamını hiçe saymasına geçit yok diyoruz” dedi.