Mersin’de yaşanan yoğun göçle birlikte ekonomik krizin de etkisiyle kira fiyatları adeta uçtu. Kentte kira ortalama metrekare 105 TL seviyesinde ve son bir yıldaki atış yüzde 100 seviyesinde. Bu durum ülkenin diğer Büyükşehirlerinde olduğu gibi Mersin’de de ev sahiplerinin, “Oğlum gelecek”, “Kızım gelecek”, “Evi satacağız” gibi bahanelerle kiracısını çıkarmaya, sözleşme yenilememe ya da mevcut rakamın 2-3 katı zam talep etmeye başlaması ev sahibi ile kiracıları mahkemelik etti. Hükümetin getirdiği yüzde 25 kira zammı sınırı uygulaması da soruna çare olamadı.
“KİMSE MAĞDUR EDİLMEDEN BİR ÇÖZÜM YOL BULUNMALI”
Peki, kiracılar yüzde 25’ten fazla zammı kabul etmeli mi? Ev sahibi tarafından gönderilen ihtarnamenin karşısında ne yapmalı? Konuyla ilgili gazetemize konuşan Avukat Sahra Düzgün Tucel, “Kiracılar artan kira fiyatlarını ödemekte güçlük çekerken kimi ev sahipleri ise eski kiracılarının kira oranlarını arttırmasını talep etmekte, bu talebe olumsuz yaklaşan kiracısını bir şekilde çıkararak yeni bir kiracıya daha fazla bedelle kiralamak istemektedir. Bu durumun sebebini tek tarafa yüklemek doğru olmaz. Küresel çapta yaşanan ekonomik kriz inşaat sektöründe artış, dışarıdan alınan göçlerle konuta olan ihtiyacın artması ama taşınmazların ihtiyacı karşılamaması sebebiyle arz talep açığı oluşuyor. Mülk sahipleri taşınmazlarını haklı olarak gelir kapısı olarak görmekte olup artan hayat pahalılığına paralel olarak mülk kiralarında artışa gidiyorlar. Eski kiracıların kaldıkları evlerin rayiç bedellerinin güncel kiralara oranla çok düşük kalması sebebiyle mülk sahiplerinin mağdur olan mülk sahibi bu sefer kiracıdan bazı taleplerde bulunmak zorunda kalıyor veya mülkünü başka kiracıya daha yüksek bedelle kiralamak için evini tahliye etmesini isteyebiliyor. Devletin bu konuya samimi bir şekilde eğilmesi gerekir. Bu belli odakların sorunu değildir. Bu konuya hem mülk sahiplerini hem de kiracıları mağdur etmeyecek şekilde kalıcı çözümler getirmesi gerekir” dedi.
“SOSYAL KONUT PROJELERİ ÇARE OLMADI”
Son dönemlerde sosyal konut projeleri ve konut kredisi olmak üzere bazı projeler hayata geçirildiğini ancak bunların çözüm olmadığının altını çizen Tucel, “2011 yılında yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ile ev sahibi hakları düzenlendi. Bu kanuna göre kira sözleşmesi dışında kiracıların ev sahiplerine karşı bazı sorumlulukları bulunmaktadır. Kanun gereğince mülkün kiralandığı kişi, kişiler ya da kuruluşlarla yapılan kira sözleşmesi, hem kiracıya hem de ev sahibinin hak ve sorumluluklarını gösterir. Ayrıca aynı kanun gereğince kontrat bulunmasa bile iki taraf belirli haklara sahiptir. Ev sahibi, her yeni kira sözleşmesinde kanunlar çerçevesinde belirlenmiş sınır oranında zam yapabilir. Ev sahibi, kira zammını kabul etmeyen kiracıyı sözleşme bitimiyle beraber evden tahliye ettirebilir. Kiracı eğer evde oturmak istiyorsa kiraya yasal çerçeveler ışığında yapılan zammı kabul etmek zorundadır. Ev sahiplerinin kirada ara zam ve yüzde 25’in üzerinde artış talebi hukuksuz olup bu durumda kiracı evden çıkarılamıyor. Ev sahibinin ara zam istemesi ve bu konuda kiracıyı sıkıştırması suç oluşturmakla birlikte buradaki hukuki amaç kiracıyı korumaya yöneliktir. Ev sahibi, kira sözleşmesinin bitimiyle yüzde 25 oranında kira artışı talep etmeye hakkı olmakla birlikte kiracının bu bedeli kabul etmemesi halinde kiracıyı evden tahliye etme hakkı doğuyor” ifadelerini kullandı.
EV SAHİBİ KENDİM OTURACAĞIM DİYEREK KİRACIYI ÇIKARABİLİR Mİ?
Borçlar Kanunu’nun 351. maddesine göre, ev sahibinin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için evin kullanılması gerekliyse, kiracıyı evden tahliye etme hakkına sahip olduğuna dikkat eken Av. Tucel, “Bu durumda, ev sahibinin kiracıya bir ihtarname göndermesi ve kiracıya 6 ay içinde evden çıkmasını bildirmesi gerekir. Ev sahibinin kendi evine taşınmak için kiracısını çıkarması, kiracının haklarına bir müdahaledir. Bu nedenle, ev sahibinin bu hakkını kullanabilmesi için haklı bir sebebinin olması gerekir. Haklı sebep, evin kullanılmasının zorunlu olmasıdır. Bu zorunluluk, geçici veya kalıcı olabilir. Geçici zorunluluk, örneğin ev sahibinin evi tadilat ettirmesi veya bir süreliğine yurt dışına gitmesi gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Kalıcı zorunluluk ise, örneğin ev sahibinin emekli olup evi kendisi oturmak için kullanması gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Ev sahibinin kendi evine taşınmak için kiracısını çıkarması, kiracının kira sözleşmesini feshetmesi anlamına gelir. Bu nedenle, kiracı, fesih nedeniyle kira bedeli ve diğer tazminatlara hak kazanabilir. Sonuç olarak, ev sahibinin kendi evine taşınmak için kiracısını çıkarması mümkündür. Ancak bu durumda, belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Ev sahibinin haklı bir sebebinin olması ve kiracıya bir ihtarname göndermesi gerekir. Ek olarak, ev sahibinin kendi evine taşınmak için kiracısını çıkarması, kiracının haklarına bir müdahaledir. Bu nedenle, ev sahibinin bu hakkını kullanabilmesi için haklı bir sebebinin olması gerekir. Haklı sebep, evin kullanılmasının zorunlu olmasıdır” şeklinde konuştu.