Necdet TAŞ
Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) koordinatörlüğünde; Mersin Büyükşehir Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ortaklığında yürütülen “Bitkilerin Sesine Kulak Verin, İklim Değişikliğine Uyum Sağlayın” isimli Projenin açılış toplantısı düzenlendi. İklim Değişikliğine Uyum Hibe Programı kapsamında hazırlanan projeyle Mersin’de küresel iklim değişikliğine yönelik tarımsal dayanıklılığın arttırılması için alternatif tarımsal bitki tür ve çeşitlerinin belirlenmesi ve alternatif ürün yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması hedefleniyor. 18 ay sürecek proje kapsamında aktif üretim yapan 300 çiftçiyle 50 ziraat mühendisine ulaşılması planlanıyor. Proje kapsamında önümüzdeki süreçte Mersin İklim Değişikliği ve Tarım Çalıştayı düzenlenmesi, İklim Değişikliği İçin Mersin Tarımsal Kültür Bitkisi Türleri Önerisi Raporu ile İklim Değişikliği İçin Mersin Tarımsal Kültür Bitkilerini Yetiştirme Yöntemleri Raporu hazırlanması hedefleniyor. İklim değişikliği ve tarımda farkındalığın artırılması, İklim Değişikliği ve Tarımsal Üretim Adaptasyon Merkezi kurulması, Mersin Tarım Sektörü ve İklim Değişikliği Platformu Kurulması son olarak Uluslararası Akdeniz İklim Değişikliği ve Tarım Konferansı düzenlenmesi de hedefler arasında.
ÇAKIR: “DEĞİŞİME UYUM SAĞLAYANLAR AYAKTA KALIR”
Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, her fırsatta Oda olarak ekonomi ve çevre adına hayati olabilecek konuları önceleyip vizyon projelerine odaklanacaklarını söylediklerini hatırlattı. Bu noktada en hayati gördükleri konulardan birisinin de tarım ve tarıma dayalı sanayi ile hemen her alanı etkileyen iklim değişikliği konusu olduğunu vurgulayan Çakır, “İklim değişikliğinin olumsuz etkileri insanın etkisiyle hızlansa da yeni bir olgu değil. Bunu tamamen durdurmak da mümkün değil. O halde yapılması gereken buna uyum sağlamak. 8 milyar yıllık dünya yaşamı bize değişimlerde, özellikle yıkıcı değişimlerde ayakta kalanların güçlüler değil, değişimlere hızlı uyum sağlayanlar olduğunu öğretti. Eğer bu uyumu hızlandırmazsak, gerçek anlamda karanlık bir manzara ile karşı karşıya kalacağız. Bölge özelinde hava sıcaklıklarının artması ve sıcak mevsimlerin uzaması Akdeniz sineği gibi zararlı böceklerin artmasına neden oluyor. Bu durum meyvelerin zamansız olgunlaşıp rekolte fazlası olarak ürünün dalda kalmasına neden oluyor. Mevsim dışı ani sıcaklık farkları ürünleri yok ediyor. Önlem alınmaması halinde bu olumsuzluklar kalıcı sonuçlar olarak yerleşir. 10 yıl sonra, bölgemizde belki de bugün yetiştirdiğimiz ürünler yetişmeyebilir. Bugün yapılan yatırımlar boşa çıkabilir. Bu sadece bir sektörün değil, ekonominin sonu olur. Bunları karamsar ve umutsuz bir tablo çizmek için değil, gerçekçi şekilde konuyla yüzleşmek, önlem almak ve geleceğimizi kurtarmak adına söylüyorum. Bu noktadan hareketle hazırladığımız projeyle amacımız bitmeyecek bir olgu olan İklim Değişikliğine Yönelik Uyum Çalışmaları Yol Haritası çıkarmak. Böylece tarım başta olmak üzere ilgili sektörleri, iş dünyası ve tüm toplumu değişime hazırlamak istiyoruz. İklim değişikliğinin etkilerini en hızlı bitkiler hissediyor. Bu nedenle kent ekonomisinin omurga sektörü tarımın devamı için ilk adımı tarımda attık. Buna yönelik iklim değişikliğine uygun tarımsal ürün deseni belirlemek için çalışacağız. Bu projeyle bölgemiz için, iklim değişikliğine uygun alternatif ürünleri belirleyeceğiz. Bunun yansıra, İklim değişikliğine uyum için tarım ve tarıma dayalı sanayiye yönelik yeni üretim tekniklerini çalışmak zorundayız. Çukurova Bölgemizin ürün desenini oluşabilecek iklim koşullarına ve katma değeri yüksek ürünlere göre planlamalıyız. Bu kıymetli topraklarla, mikro-klima özelliği olan iklimiyle, toprak işleme tecrübesi ve becerisiyle, çok daha fazla getirisi olacak ürünler üretilmeliyiz. Unutmayalım ki tarım geleceğimizdir, bağımsızlığımızdır. Doğru ürünle, doğru üretimle köylümüze, üreticimize kazandırarak, onları köyünden göç etmeden kendi refahını sağlamalıyız. İşte bu projeyle hedeflenen nihai amaç budur” dedi.
ZORLU: “DÜNYA ÖLÇEĞİNDE PLANLAMA YAPILMALI”
Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Dr. Kemal Zorlu iklim değişikliğiyle mücadelenin tek bir kurumla mümkün olmayacağını bunun ülke genelinde hatta dünya ölçeğinde planlanması gerektiğini söyledi. Ardından Belediye olarak yürüttükleri çalışmalara değinen Zorlu, “Mersin için sera gazı emisyon envanterini yeniden hazırladık. Türkiye’de 6.35 kg olan karbondioksit emisyonu Mersin’de yüzde 44 fazla. 9.1 kg karbondioksit eşdeğeri. Bu rakamlar durumun Mersin için vahametini gösteriyor. Bu nedenle Mersin’de Türkiye ölçeğinden fazla bir hassasiyet göstermeli. Büyükşehir Belediyesi olarak Yeşil Dönüşüm Merkezi kurduk. Aynı zamanda değişim küçük yaşta başlayacağından hareketle çocuklara yönelik farkındalık eğitimleri verecek merkezler oluşturduk” ifadelerini kullandı.
ÖZTÜRK: “İLLERİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANLARI OLUŞTURULACAK”
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan Dr. Ömer Öztürk ise İklim Değişikliğine Uyum Hibe Programı’na benzer 29 hibe projesi yürüttüklerini aktardı. Ardından İklim Değişikliği Başkanlığı’nın çalışmalarına değinen Öztürk, ulusal ve uluslararası mevzuatları koordine ettiklerini aktardı. İklim değişikliği uyum stratejisi ve eylem planı hazırladıklarını bildiren Öztürk, planın 2024-2030 arası Türkiye’nin eylemlerini kapsadığını söyledi. Toplam 12 sektörde 40 stratejik hedeften oluşan planın 129 eylemden oluştuğunu kaydeden Öztürk, yine İklim Değişikliği Kanunu’nda planlandığını önümüzdeki süreçte 81 ilin tamamında aynı formatta uygulamaya başlanacağını söyledi. Öztürk bu kanun ile illerin iklim değişikliği eylem planlarının oluşturulmasının zorunlu hale geleceğini söyledi.
ZAYİM: “MEYVECİLİKTE AZ SU İSTEYEN ÜRÜNLER YAYGINLAŞTIRILMALI”
Toplantıda Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Mustafa Nevzat Zayim ise mevcut durumda iklim değişikliğinin tarıma etkilerini değerlendirdi. Değişim sonunda verim azalması, sulama maliyetlerinin artması, dikim ve hasat zamanlarının değişmesi, daha fazla hastalık ve zararlılarla karşılaşılması gibi durumlar görülebildiğini belirten Zayim, çözüm olarak basınçlı sulama yöntemlerinin kullanımı, kuraklığa hassas nitelikli tohumlar geliştirilmesi gerektiğine işaret etti. Sulama yatırımlarının artırılıp su havzalarının korunmasının önemine de değinen Zayim, yasal olmayan yer altı suyu kullanımının engellenmesi, bilinçsiz su tüketiminin önüne geçilip atık suların arıtılarak yeniden kullanımının sağlanması gerektiğini söyledi. Yağmur suyu hasadının önemine de işaret ettiği konuşmasında Zayim, “Olası kuraklık senaryoları eşliğinde Mersin için ürün deseni planlanmalı. Meyvecilikte az su isteyen ürünler yaygınlaştırılmalı” diye konuştu.