Haber Merkezi
Pişmanlık yaptığı açıklamada Antik çağda Tarsus’ta çok sayıda felsefe okulları olduğundan ve bu kentte doğmuş yetişmiş filozofların varlığına dikkat çekerek, “Antik çağda Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yetişmiş, örneğin Sinoplu Diyojen (Diogenes), Miletoslu Thales, Efesli Heraklitos, Urlalı Anaksagoras ya da Denizlili Epiktetos gibi bazı filozoflardan söz edebiliriz. Ancak antik çağda Tarsus’ta çok sayıda felsefe okulları vardı ve bu okullarda yetişmiş onlarca filozoftan söz edebiliriz. Elimizdeki kaynaklar, Tarsuslu filozofların sayısı 45 olduğunu gösteriyor. Anadolu’nun hiçbir kentindeki filozofların sayısı bir elin parmak sayına ulaşmaz. Sayıları 50’ye yaklaşan bu filozoflar içinde başta şair, matematikçi ve gökbilimci (astronom) Aratos, atlet ve stoacı filozof Khirisippos, eczacı-hekim Areios, Roma İmparatoru Augustus’un hocası Athenedoros, stoacı Zenon, kadın eczacı-hekim Hermonia, Hermognes gibi belli başlı isimleri sayabiliriz. Tarsuslu filozoflar doğup büyüdükleri kent dışında antik dünyanın Atina, Roma ve İskenderiye gibi kentlerinde felsefe eğitimi görmüşler, felsefe dersleri vermişler. İşte Tarsus’un düşünce ikliminden dünyaya dağılan bu filozoflarımız yaşadığımız kent için bir şans ve Tarsus’a hem kimlik kazandırmak hem de tanıtmak için son derece anlamlı bir tarihsel olgudur” dedi.
“FELSEFE OLMADAN AYDINLANMA OLMAZ”
Pişmanlık, açıklamasında başta Aratos olmak üzere çok sayıda filozofun yaşadığı bu kentte, onlardan 2 bin yıl sonra da felsefe geleneğinin devam ettiğini ifade ederek, “Antik çağda Tarsus’taki felsefe geleneği günümüzde devam ediyor. 20 yıldır Aratos Felsefe dergisinin yayını, Tarsus ve Mersin Büyükşehir Belediyeleriyle geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen Tarsus Felsefe Festivali, Aratos Felsefe Sempozyumu, felsefe günleri, Tarsuslu filozoflar resim heykel sergisi, Tarsus’ta felsefe belgeseli filmi gibi pek çok etkinlik, felsefe alanındaki çabalarla bu kentte felsefe geleneğinin devam ettiğini göstermektedir. Mersin’in nariciye festivali yapması ya da tantuni festivali düzenlemesi Mersin’in tercihidir. Adana’nın da kendine, rakı festivali, şalgam festivali kebap festivali yapması portakal çiçeği karnavalı yaparak böyle bir kulvardan ilerlemesi o kentin ve yaşayanların tercihleridir. Bu bir karşılaştırma yapmak değildir. Kente hangi temelde kimlik kazandırmaya ilişkin tercihlerimizle ilgilidir. Tarsus her iki kentten farklı olarak, geleceğe felsefe ve sanattan ilerlemektedir ve ilerlemelidir. Son dönemlerde Tarsus’ta sanat adına yapılan çalışmaların varlığı ve özellikle Uluslararası düzeyde bir Çağdaş Sanat Bienali yapmış olması, 2. Uluslararası Tarsus Festivali, Tarsus Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun düzenlediği Uluslararası Kukla Tiyatrosu Festivali bu kenti bir sanat kentine dönüştürüyor. Tarsus tarihte 4 kez başkentlik yapmış bir kent. Sahip olduğu arkeolojik değerler, Tarsus’u bir tarih kenti yapıyor. Tarsus, ekonomik, sosyal ve kültürel geleceğini ve kimliğini felsefe ve sanat üzerinden oluşturmalıdır. Tarsus felsefenin ve filozofların kenti olmalıdır. Felsefe olmadan aydınlanma olmaz” diye konuştu.