Eğitim sorunlarla başlıyor


Eğitim Sen, “2024/2025 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” raporunu yayınladı. Raporda eğitimin sorunları ve çözüm önerileri yer aldı. Türkiye’de eğitimin, geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunların gölgesinde açıldığı belirtilen raporda, bu eğitim yılının temel tartışma başlıkları şöyle sıralandı: Ekonomik krizin ağırlaşarak sürmesi nedeniyle eğitim masraflarının artması. ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden eğitimi dinselleştirilmesi çabaları. Laikliğe ve bilime aykırı müfredat değişiklikleri. Öğrencileri Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) yönlendirme girişimleri. Öğretmenlik Mesleği Kanunu (ÖMK) tartışmaları. Çok sayıda bölgede taşımalı eğitime son verilmesi.

 

Tarih : 8 Eylül 2024 Pazar 12:56

Necdet TAŞ

Eğitim Sen Mersin Şubesi, “2024/2025 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” raporunu yayınladı. Raporda eğitimin sorunları ve çözüm önerileri yer aldı. Sendika hizmet binasında gerçekleştirilen basın toplantısında raporu kamuoyuna açıklayan Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül,  “2024-2025 eğitim-öğretim yılı, Türkiye'de eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı derin sorunların gölgesinde başlamaktadır. Ekonomik krizin ağırlaşarak sürmesi nedeniyle eğitim masraflarının artması, ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden eğitimi dinselleştirilmesi çabaları, laikliğe ve bilime aykırı müfredat değişiklikleri, öğrencileri Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) yönlendirme girişimleri, Öğretmenlik Mesleği Kanunu (ÖMK) tartışmaları, çok sayıda bölgede taşımalı eğitime son verilmesi gibi konular bu eğitim yılının temel tartışma başlıkları arasında yer almaktadır” ifadelerini kullandı.

“EĞİTİM, SORUNLAR YUMAĞI”

Eğitim sisteminin, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline geldiğini iddia eden Sümbül, “Türkiye’de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, uzun yıllardır en temel işlevlerini yerine getiremez durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemektedir. Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin giderilmemesi, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakaları geçtiğimiz eğitim öğretim yılında da devam etmiştir. Öğretmen açıkları sorun olmayı sürdürmekte, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması eğitim emekçileri arasındaki eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştirmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “eşit işe eşit ücret” uygulamasına son verilmesi, ataması yapılmayan öğretmenler gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır.  Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar yıllardır atılmamıştır” şeklinde konuştu.

 “OKULLAR TEMİZLİK GİBİ İŞLER İÇİN ELEMAN BULAMIYOR”

Okullarda hizmetli ve yardımcı personel ataması yapılmadığı gibi Toplum Yararına Proje adı altında  İŞ-KUR üzerinden okullar açıldıktan yaklaşık bir ay sonra görevlendirilen ve Mayıs ayında görevi biten elemanların görevlendirmesi ilgili bakanlıkça iptal edildiği için bu yıl okullar temizlik gibi işler için eleman bulamadığına dikkat çeken Sümbül, “Ekim ayı itibarıyla yeni bir uygulama ile haftada 3 gün ve 566 TL günlük ücret ile eleman temin edileceği belirtildi. Daha önceki uygulamada da torpil bulamadan bu işlerde çalışamayan vatandaşlar yeni uygulamada da torpil iddialarını tekrara dile getirdiler. Böylece yaz boyu yeteri kadar temizlik yapılamayıp okullarda ciddi temizlik ve hijyen sorunu bulunmaktadır. Anaokulu,  Anasınıflarında ve ilkokul 1. Sınıflarda uyum haftası süreci, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından plansız biçimde son gün açıklanan “Maarif Modeli Türkiye Yüzyılı Müfredatı” seminerleri nedeniyle uygulanamamıştır. Bununla birlikte çoğu okulda ilçe zümre toplantıları yapılmış ama ondan önce yapılması gereken okul zümre toplantıları dahi yapılamamıştır. Okul öncesi kurumlarına bakanlığın sene başı göndermesi gereken kitaplar hala ortada yok.  Anaokulu ve Anasınıflarında yardımcı öğretmen olması gerekirken, hiç bir kurumda yeterli sayıda yardımcı personel dahi görevlendirilmemiştir. Çocuklarımız bu plansızlığı hak etmiyor. İlkokullarda; 1 sınıf öğrencilerinin katılması gereken uyum süreci yapılamamış, öğretmenlere uyum süreciyle ilgili bilgilendirme bile yapılamayan dağınıklık içerisinde döneme başlıyoruz.  Ortaokul ve farklı kademe liselerde <maarif Modeli seminerleri kapsamında öğretmenlerimiz yeni dönem için kursa alınırken ciddi bir hazırlıksızlık ve bilinmezlik ortaya çıkmıştır. Ders kitaplarının içeriği ve görselleri laiklik karşıtı ve bilim dışı bilgilerle doldurulmuştur. 6 Şubat Deprem felaketi sonrası yıkılan/taşınan okulların durumu bir o kadar içler acısı. Hala okuluna dönemeyen, farklı okullarda üst üste eğitim gören çocuklarımızın ve velilerimizin mağduriyetleri devam ediyor. Taşındıkları okullara ulaşım hizmeti alamayan veliler servis ücretli ödemeye mahkum bırakılmıştır. Bununla birlikte tüm okul ve kırtasiye masrafları da velilerimizin üzerine yıkılmıştır. Yapımı biten ve taşıma işleminin yapılması gereken okullar malzeme eksiği nedeniyle eğitim öğretime hazır hale getirilemedi. 6 Şubat depremi sonrası kentimiz genelinde 3 bine yakın norm fazlası öğretmen bulunmakta olup bu arkadaşlarımız mağdur edilirken bu durum yandaş kadrolaşmada da bir basamak olarak kullanılıyor. Çocuklarımıza okullarında bir öğün yemek ve temiz su sağlanamayacak durum 1. Ve 2. Dünya savaşlarında dahi yaşanmamıştır. Nitelikli eğitim ve beslenme hakkı çocuklarımız için vazgeçilmezimizdir. Planlı biçimde örgün eğitimden uzaklaştırılıp sermayeye ucuz iç gücü haline getirilmeye çalışılan çocuklarımıza MESEM’lerde yer kalmamış, üst üste birleştirilmiş sınıf uygulamalarına maruz bırakılmışlardır Bu gidişatın sonuna kadar karşısında olacağız” dedi.

 “OKUL VE KIRTASİYE MASRAFLARI VELİLERİN SIRTINA YIKILMAMALIDIR!

Öğrenciler ve velilerin, artan okul ve kırtasiye masraflarıyla karşı karşıya olduğunun altını çizen Sümbül, “Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, yüksek enflasyon ve derinleşen ekonomik kriz, eğitim giderlerini de ciddi anlamda katlamıştır. Yüksek kayıt ücretleri ve zorunlu bağış uygulaması, kırtasiye ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, okul kıyafetleri, servis ücretleri gibi temel okul ihtiyaçlarına gelen fahiş zamlar, öğrenci ailelerin bütçelerinde büyük gedikler açmaya başlamıştır. Bu durum, özellikle dar ve orta gelirli ailelerin eğitim masraflarını karşılamalarını zorlaştırmaktadır. Veliler, bir öğrencinin okul masraflarını karşılamak için temel kırtasiye malzemelerinden okul kıyafetlerine, spor ayakkabısından beslenme masraflarına kadar geniş bir yelpazede harcama yapmak zorunda kalmaktadır. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında bu masraflar, geçen yıla kıyasla önemli ölçüde artmıştır. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılı ile 2024-2025 eğitim-öğretim yılı arasındaki fiyat karşılaştırması, çocuğunu devlet okuluna gönderen velilerin sırtındaki yükün belirgin şekilde artmaya başladığını göstermektedir. Temel kırtasiye ve okul ihtiyaçlarında en az yüzde 50 ile yüzde 70 arasında değişen oranlarda artışlar yaşanmıştır. Özellikle okul çantası, spor ayakkabısı ve defter gibi temel ürünlerdeki fiyat artışları dikkat çekmektedir. Bu masraflar, her öğrenci için ayrı ayrı düşünüldüğünde, bir ailenin bütçesi üzerindeki yük daha da ağırlaşmaktadır. Örneğin, bir ailenin iki çocuk için okul alışverişi yapması gerektiğinde masraflar iki katına çıkmakta ve bu durum velilerin maddi anlamda büyük zorluklar yaşamasına neden olmaktadır. Eğitim masraflarındaki artışlar, özellikle düşük gelirli ailelerin çocuklarının eğitime erişim imkanlarını ciddi anlamda tehdit etmektedir. Birçok aile, yaşanan hayat pahalılığı nedeniyle çocuklarının en temel okul ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmiştir” şeklinde konuştu.

“EĞİTİM MASRAFLARI VELİLERİN SIRTINDA BÜYÜK YÜK”

Her geçen yıl artan okul ve kırtasiye masraflarının, eğitime erişimde yaşanan eşitsizlikleri derinleştirdiğinin altını çizen Sümbül, “Dar gelirli ailelerin çocukları, bu masrafları karşılayamadıkları için eğitimde dezavantajlı duruma düşmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde ve düşük gelirli semtlerde yaşayan öğrenciler, kırtasiye malzemelerine, okul kıyafetlerine ve beslenme gibi temel ihtiyaçlara ulaşmakta zorlanmaktadır. Veliler, sadece okul ve kırtasiye masraflarıyla değil, aynı zamanda beslenme, ulaşım ve diğer eğitim dışı giderlerle de mücadele etmektedir. Bu durum, özellikle dar gelirli ailelerin çocuklarına nitelikli eğitim sağlama konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.  Okul ihtiyaçlarının karşılanamaması, sadece eğitimde başarıyı değil, öğrencinin okula olan motivasyonunu ve aidiyet duygusunu da olumsuz etkilemektedir. Örneğin, yeterli beslenemeyen bir öğrenci, derslerde konsantre olmakta zorlanmakta ve öğrenme sürecinde akranlarından geri kalabilmektedir. Benzer şekilde, diğer öğrencilerle kıyaslandığında eski ya da yetersiz kıyafet ve kırtasiye malzemelerine sahip olmak, öğrenciler arasında sosyal uyumsuzluklara ve psikolojik baskılara neden olmaktadır. Bu durum öğrencilerin okul ortamındaki uyumunu ve akademik başarısını doğrudan etkileyici sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.  Veliler, çocuklarının eğitimi için gerek ders kitaplarından kırtasiye malzemelerine gerekse servis ve beslenme gibi temel ihtiyaçlara kadar birçok masrafı üstlenmek zorundadır. Bir öğrencinin eğitim hayatı boyunca sadece kırtasiye değil, okul servis ücretleri, kıyafetler, ek kurslar ve sınav hazırlık malzemeleri gibi birçok ek masrafı da bulunmaktadır. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan aileler için bu masraflar, daha da yüksek seviyelere çıkmaktadır. Özel okulda okuyan öğrencilerin velileri ise bu masrafların yanında okul ücretleri ve servis giderleriyle baş etmek zorunda kalmaktadır. Velilerin üzerindeki bu ekonomik baskı, eğitim sürecinde çeşitli olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Birçok aile, çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için borçlanmak zorunda kalmakta ya da temel ihtiyaçlarından feragat etmektedir. Bu durum hem aile içi huzursuzluklara neden olmakta hem de öğrencilerin eğitim hayatını olumsuz etkilemektedir” diye konuştu.

“EĞİTİM HAKKINA ERİŞİMİN ÖNÜNDEKİ BÜTÜN ENGELLER KALDIRILMALIDIR”

Eğitim hakkının, her çocuğun temel bir anayasal hakkı olduğunu ve bu hakkın ihlal edilmemesi için devletin acil adımlar atması gerektiğinin altını çizen Sümbül, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bunun için öncelikle tüm öğrencilerin eşit şartlarda ve ücretsiz olarak nitelikli eğitime erişim hakkının korunması için gerekli önlemler alınmalıdır. Eğitim materyallerinin fiyatlarının kontrol altına alınması, okul kayıt ücretlerinin kaldırılması ve eğitime erişimde yaşanan derin eşitsizliği ortadan kaldıracak politikalara öncelik verilmelidir. Eğitimde yaşanan eşitsizliklerin önüne geçmek için piyasacı eğitim anlayışı derhal terk edilmeli, eğitimin bütün kademelerinde kamusal eğitim anlayışı benimsenmelidir. Her çocuğun eşit ve nitelikli eğitim alabilmesi için; Okul ve kırtasiye masrafları devlet tarafından karşılanmalıdır. Dar gelirli ailelerin eğitim masraflarını karşılayabilmesi için devlet desteği sağlanmalıdır. Özellikle ilköğretim seviyesinde her öğrenciye ücretsiz kırtasiye yardımı yapılmalıdır. Eğitimde kamu hizmeti anlayışı güçlendirilmelidir. Eğitimin ticari bir faaliyet değil, toplumsal bir hak olduğu anlayışı benimsenmelidir. Devlet, öğrencilerin eğitim masraflarını üstlenerek toplumun farklı kesimlerinden çocukların eğitim hakkından mümkün olduğunca eşit koşullarda yararlanmasını sağlayacak adımlar atmalıdır. Eğitim bütçesi acilen artırılmalıdır. Eğitim bütçesi başlangıç olarak en az iki kat artırılarak okullara daha fazla kaynak aktarılmalıdır. Her okulun ihtiyaçları için bütçeden yeterli ödenek ayrılmalı, velilerden çeşitli adlar altında bağış toplanması yasaklanmalıdır.  Kamusal eğitimin güçlendirilmesi ve devletin eğitime ayırdığı bütçenin artırılması, velilerin üzerindeki bu ekonomik yükü hafifletmek açısından hayati bir önem taşımaktadır. Kamusal eğitimin tüm yurttaşlara eşit, ücretsiz ve nitelikli bir şekilde sunulması gerekmektedir. Bu bağlamda, devletin eğitime daha fazla yatırım yapması ve velilerin üzerindeki ekonomik baskıyı azaltacak politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Eğitime yeterli bütçe ve okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırmak sadece bir eğitim politikası meselesi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.”

 

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA