Saygun: “Kıbrıs’taki varlığımızı artırmalıyız”


Kıbrıs Barış Harekâtı, İstanbul Arel Üniversitesi’nde düzenlenen “50. Yılında Mutlu Barış Harekâtı” konulu sempozyumda siyasi, askeri ve sosyal gelişmeleri ile masaya yatırıldı. Kıbrıs Barış Harekatı’nda görev alan kilit isimlerin önemli bilgiler verdiği sempozyumda emekli Orgeneral Ergin Saygun, “Garanti anlaşması ve adadaki Türk varlığı mutlaka gereklidir. Hatta içinde bulunduğumuz şartlarda oradaki varlığımızın artması gerekir" dedi.

 

Tarih : 22 Ekim 2024 Salı 13:39

Yunanistan ve Kıbrıs'taki Rumların Türkleri katletmesinin ardından 20 Temmuz 1974 yılında kahraman Türk ordusunun başlatmış olduğu Kıbrıs Barış Harekatı'nın tüm yönleri İstanbul Arel Üniversitesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ve Kuleliler Derneği ortaklığında düzenlen sempozyumda masaya yatırıldı. Kıbrıs sorununun üç oturumla masaya yatırıldığı sempozyumda jeopolitik bağlam ve Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi siyasi gelişmeler, harekatın icrası ve 41. yılında KKTC ve Kıbrıs sorunun geleceği konuları ele alındı.

“SAVUNMA SANAYİ BAĞIMSIZLIĞIMIZ İÇİN ŞART”

Etkinlikte anahtar konuşmacı olarak yer alan emekli Orgeneral Ergin Saygun, Kıbrıs sorununa Rum yönetimi ve Yunanistan'ın neden olduğunu vurgulayarak mağdur olan herkesin Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a tazminat davası açması gerektiğini belirtti. Kıbrıs Barış Harekatı'nın her yönüyle okullarda anlatılmasının tarihimiz için önemli olduğunun altını çizen Saygun, savunma sanayimizin bağımsızlığımız için gerekli olduğuna vurgu yaptı. Kıbrıs Barış Harekatı'nda kilit isimlerden biri olan emekli Orgeneral Ergin Saygun Kıbrıs sorununun süreci ile ilgili bilgiler vererek Rum yönetimi ve Yunanistan'ın her zaman Kıbrıs'ı ele geçirmek amacında olduğunu belirtti.

“RUMLARIN AB ÜYELİĞİ ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRIDIR”

Ergin Saygun; “Kıbrıs Cumhuriyeti nedir? 1959 - 60 anlaşmaları ile kurulan bir devlet malumunuz. Bu devlet, Rumların ve Yunanistan'ın öncelikli hedefi olan ENOSİS'i tıkadığı için Rumlar tarafından zaten başlangıçtan itibaren benimsenmemiştir. Durdurmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Bugünkü yönetim, adadaki Türk toplumunu eşit hak ve özgürlüklere sahip bir entite yapı olduğunu reddeder. Türk toplumunu azınlık olarak görmekte ısrar eden bir siyasi yapıdır. Hala aynı şey devam etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti bu nedenle adanın tamamını temsil etmemektedir. Nitekim 1972 yılında Helsinki'de bir belge imzalandı. Bu belgeye zamanın başbakanı Süleyman Demirel, Kıbrıs'taki bu yönetimin adanın tamamını teşkil etmediği yolunda bir dipnot eklemiştir. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla da Birlemiş Milletler bir deklarasyon yayınlayarak adadaki tek yönetimin, 541 sayılı kararla, Rum yönetimi olduğunu maalesef vurgulamıştır. Bugüne kadar ki bütün gelişmeler göstermiştir ki adada iki toplumun bir arada yaşaması mümkün değildir. Burada bir enteresanlık var; mesela Filistin ve İsrail için iki ayrı devlet tezleri ısrarla savunanların buna Kıbrıs'ta karşı çıktıklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı. Konuşmasının devamında Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin Uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Saygun, “Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde siyasi veya ekonomik bir bütünleşmeye giremeyeceği kurucu anlaşmaların bir hükmüdür. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB üyeliği sadece bir ülke ile değil 27 ülke ile bir entegrasyonu yani bir bağlantıyı öngörmektedir. Kıbrıs daha bütünken bile garanti anlaşmasına göre Türkiye ve Yunanistan'ın üye olmadığı bir kuruluşa Kıbrıs Devleti üye olamaz hükmü hala geçerlidir. Bu nedenle Rumların Avrupa Birliği üyeliği uluslararası hukuka aykırıdır. Zaten hukuka uygun pek yaptıkları bir şey yok” dedi.

“BUGÜNE KADAR YAPILMIŞ BİR HAREKÂT DEĞİLDİR”

Konuşmasında Kıbrıs Barış Harekatı'na değinen emekli Orgeneral Ergin Saygun, düzenlenen harekatın dünya harp tarihinde bir ilk olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı: “1974 yılında adada durum fevkalade vahim hale geldi. Darbe yapıldı. Türk kasabı lakaplı Nikos Sampson Cumhurbaşkanı seçildi. Başbakan Ecevit garantör anlaşmasının verdiği hakları uygun bir şekilde kullanmak için İngiltere'ye gitti. İngilizlerden istediği desteği alamayınca 20 Temmuz'da bu harekât yapıldı. Gerçekten bu harekât aynı anda ayrı yerlerde uçar birlik, hava indirme, kara harekâtı var. Kara harekâtını kimse bilmez. Mücahitlerin yürüttüğü uzun süreli vadeli harekatlar var baştan beri. Bugüne kadar yapılmış bir harekât değildir. Bundan sonrada yapılabileceğine de ihtimal vermiyorum.” “1958 yılından beri Rumlar Türklere soykırım uyguladılar” diyen emekli Orgeneral Ergin Saygun, “364 kişi şehit olmuş, 30 bin kişi evlerinden göç etmek zorunda kalmıştır. Bir tanesi var ki semboldür. Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı tabibi Binbaşı Nihat İlhan, eşi, birisi 6 aylık, birisi 4 yaşında, birisi 6 yaşında üç çocuğuyla banyo küvetine sığınmışlar, kaçacak yer yok. Orada acımadan makinalı tabancayla taramışlar ve süngülemişler. Böyle bir gerçek varken siz hala garanti anlaşması kalksın diyebiliyorsanız buna diyebilecek hiçbir şey yok” şeklinde konuştu.

“DENİZ ÜSSÜ PLANI HAYATA GEÇİRİLMELİ”

Saygun, “Barış Harekâtına rağmen Rum katliamları bitmemiştir. Muratağa'da en küçüğü 16 günlük, en büyüğü 95 yaşında Türkler yine acımasızca hem kurşuna dizilmişler hem de kesici aletlerle şehit edilmişlerdir. Onun için garanti anlaşması ve adadaki Türk varlığı mutlaka gereklidir. Hatta içinde bulunduğumuz şartlarda oradaki varlığımızın artması gerekir. Uzun senelerden beri Magosa'nın kuzeyinde bir deniz üssü planları vardır. Bir türlü hayata geçirilmiyor. İnşallah en kısa zamanda geçer” ifadelerini kullandı. Saygun, sözlerini söyle sürdürdü: “Sonuç olarak bizim Kıbrıs'ta vazgeçemeyeceğimiz; Türk toplumunun güvenliği, siyasi eşitliği yani bağımsızlığıdır. Önce İngilizler ardından ve özellikle Rum ve Yunanların bütün baskı ve eziyetlerine rağmen Kıbrıs Türk'ünün, dilini, dinini ve benliğini koruyabilmek için sonuna kadar fedakârca ve kahramanca savaşması bu durumdaki bütün toplumlara örnek olacak bir davranıştır. Bugün maalesef bu dirençten bazılarının vazgeçtiğini, AB imkanlarından yararlanabilmek gerekçesi ile Rum pasaportuna başvurduklarını duyduk. Bu özellikle de şimdi yaşayan nüfusun babaları dedelerine karşı Rauf Danktaş'a, doktor Küçük'e karşı, bütün o mücahitlere karşı yapılabilecek çok büyük bir saygısızlıktır.” (İha)

 

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi




 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA