Necdet TAŞ
Mersin’de 3 Ağustos’ta Ziya Ecer isimli erkek tarafından katledilen Pınar Bayrak davasının 2’inci duruşması öncesi Adliye önünde bir araya gelen Mersin Kadın Platformu bileşenleri sivil toplam kuruluşlarının temsilcileri, “Pınar Bayrak ve katledilen tüm kadınlar için adalet” çağrısında bulundu. ‘Erkek adalet değil gerçek adalet’, ‘Katledilen kadınlar isyanımızdır’ sloganları atan kadınlar ‘Kadın cinayetleri politiktir’, ‘Boşanmayı değil, cinayet engelle’, ‘İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran kadın düşmanı ittifaka itaat yok’ yazılı dövizler taşıdı.
GÖKSOY; “PINAR YILLARCA SİSTEMATİK ŞİDDETE MARUZ KALDI”
Platform adına bir basın açıklaması yapan Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy ise, “Pınar yıllarca Ziya Ecer tarafından sistematik şiddete maruz kaldı” diyen Göksoy, “Bugün 2. duruşması görülen Pınar Bayrak'ın davası, her kadının hak ettiği temel güvenliği, yaşam hakkını ve eşitliği talep eden kadınların çığlığıdır. Ülkemizde kadınların can güvenliğinin ne kadar savunmasız ve korunmasız olduğunun bir göstergesi. Hemen her gün kadınların yaşam hakkı gasp edilirken, sadece bireysel faillerden değil, cezasızlığı teşvik eden politikaların sahibi olan erkek - devletten de hesap sormak için buradayız. Türkiye’de sadece Ekim ayında 48 kadın cinayeti 23’de şüpheli kadın ölümü olmak üzere toplam 71 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadın cinayetleri her geçen gün artarken, iktidarın bu cinayetlerle mücadelede yetersiz kalması, adaleti tesis etme konusundaki eksiklikleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bu ülkede kadınların yaşam haklarını koruyacak etkili bir yasal ve toplumsal düzenleme yapmak, devletin sorumluluğudur. Ancak bu sorumluluk sürekli olarak ertelenmekte, ‘aile içi mesele’ gibi etiketlerle kadınlar göz göre göre ölüme ve şiddete terk edilmektedir. Cezasızlık politikaları, kadın katillerini adeta koruma altına almakta ve onları cesaretlendirmektedir. Kadına yönelik şiddet, yalnızca bir cinayetle sınırlı değildir. Yıllarca süren görünmeyen bir şiddetin, baskının ve kayıtsızlığın sonucudur. Türkiye'de her gün birçok kadının karşılaştığı kayıtsızlık, devletin şiddetle mücadeledeki yetersizliği, toplumsal algının kadını 'niteliksiz' bir varlık olarak görme alışkanlığıdır” ifadelerini kullandı.
“PINAR İÇİN ADALET SAĞLANANA KADAR SUSMAYACAĞIZ”
“Bu katliam hepimizi derinden etkileyen, kadınların toplumsal varlıklarının sürekli tehdit altında olduğunu hatırlatan bir duruma dönüşmüştür. Caydırıcı olmayan cezalar, bir kadın cinayetinin ardından faillere ‘iyi hal indirimi’ adı altında verilen ödüller, şiddet uygulayan erkeklerin adeta sırtını sıvazlamaktadır. Kadınlar, yaşadıkları şiddeti bildirdiklerinde çoğu zaman destek görmek yerine suçlanmakta, koruma talep ettiklerinde karakollardan geri gönderilmektedir. Bu ihmaller, Pınar Bayrak ve daha binlerce kadının yaşamını yitirmesine yol açan sistematik cezasızlık politikasının bir sonucudur” şeklinde konuşan Göksoy, “İktidarın kadın cinayetlerini önleme konusundaki kayıtsızlığı, kadınların yaşamını değersizleştiren bir sistem inşa etti. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek gibi adımlar atılması, kadına yönelik şiddetle mücadelede geri adım atan iktidar, kadınları şiddetin pençesine daha savunmasız bir şekilde terk etti. Bizler, bu katliamların münferit olaylar olarak görülmesini reddediyoruz. Kadın cinayetleri politiktir. Erkek şiddetinin son bulması için devletin toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan politikalar geliştirmesi, önleyici politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Katillerin yalnızca cezalandırılması değil, kadınları bu toplumda eşit ve özgür bireyler olarak tanıyacak bir sistemin inşa edilmesi için mücadele edeceğiz. Pınar Bayrak ve katledilen tüm kadınlar için devleti derhal etkin yasal düzenlemeler yapmaya ve İstanbul Sözleşmesine dönerek 6284’ü etkin kullanarak bugün bu mahkemeden çıkacak karar ile kadınların yaşam hakkını korumaya çağırıyoruz. Kadınların eşit ve özgür bir yaşam sürmeleri için bu toprağın her köşesinde mücadele etmeye devam edeceğimizi belirtiyoruz. Pınar için adalet sağlanana kadar susmayacağız. Yaşasın kadın dayanışması” diye konuştu.
AMCA YUSUF BAYRAK; “AİLE MECLİSİ KARARIYLA KATLEDİLDİ”
Cinayetin aile meclisi kararıyla gerçekleştiğini iddia eden Pınar’ın amcası Yusuf Bayrak, “Yeğenim 3 Ağustos’ta öldürüldüğünden beri hiçbir savcılık hiçbir emniyet personeli bizimle bir diyaloga geçmiş değil. Cenazesi Şırnak’a gelene kadar çeşitli oyunlar oynandı. Pınar’ın cenazesi gizli bir şekilde Silopi’ye defnedildi. Sahipsiz, mahkemesi olmayacak gibi, herhangi biri ceza almayacak gibi Pınar’ı o şekilde gömmek istediler. Buna izin vermedim, cenazesini Silopi’den kaldırıp Şırnak’a götürdüm. Görüntüler olduğu halde, adamların arabasından silahlar çıktığı halde, bu görüntüler emniyetin elinde olduğu halde, bu adamlar sanki aile içi şiddetmiş gibi elini kolunu sallayarak geziyorlar. Aile meclisi kararıyla alınan bir ölüm bu sadece Ziya Ecer’i içeride tutmakla olmuyor. Bu şekilde mi adalet sağlanacak, bu şekilde mi Pınarların suçluları yakalanacak? Bu suçluların bir an önce yakalanmasını istiyoruz. Bu şekilde adalet olmaz” ifadelerini kullandı
DEM PARTİLİ KOCA; “Ülkemiz kadınlar için bir cehenneme dönüşmüş durumda”
Pınar Bayrak ve katledilen kadınların sahipsiz olmadığını vurgulayan DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca da, “Ülkemiz kadınlar için bir cehenneme dönüşmüş durumda. Kadınlar ülkenin dört bir yanında ‘güvende değiliz’ diye feryat ediyorlar, yaşamak için feryat ediyorlar” dedi. Pınar Bayrak davasının duruşması öncesi konuşan DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, “Kadın özgürlük mücadelesinin özneleri olarak bugün Pınar Bayrak ve katledilen kadınların isyanıyla buradayız. Pınar Bayrak sahipsiz değil, katledilen kadınlar sahipsiz değiller. Bizler, kadınlar insanca yaşasınlar, eşit, adil yaşasınlar diye mücadele ediyoruz ve ne yazık ki bugün bir kez daha adliye koridorlarında erkek adalet değil gerçek adalet sağlansın diye mücadele ediyoruz. Ülkemiz kadınlar için bir cehenneme dönüşmüş durumda. Kadınlar ülkenin dört bir yanında ‘güvende değiliz’ diye feryat ediyorlar, yaşamak için feryat ediyorlar. Özellikle İstanbul’daki sur cinayetinden sonra kadınların vahşet içerisinde öldürülmesi artık normalleştirilmeye başlandı” dedi. AK Parti Kadın Kolları Başkanı Milletvekili Ayşe Kesir’in açıklamalarıyla ilgili konuşan Koca, “Kadınlar güvende değiliz derken kadınlar parçalara ayrılıp öldürülürken, kadınlar en yakınları tarafından öldürülürken AKP erkek egemen politikaların savunucusu, sahibi olan AKP’nin sözde Kadın Kolları Başkanı açıklama yaptı ve dedi ki ‘İstanbul Sözleşmesi’nin yaşatacağına dair elimizde hiçbir veri yok.’ bir kadının böyle bir açıklama yapabilmesi için sorumsuzluğun ötesinde kadın cinayetlerini teşvik etmek için böyle bir açıklama yapması gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı andan itibaren kadın cinayetlerinin tırmandığına dair veriler ortada. AKP 2016 yılından itibaren bakanlıkları eliyle, erkek organları eliyle kadın cinayetlerini açıklamıyor. Kadın örgütleri ve basın emekçilerinin çabaları sonucunda bizler kadın cinayetleri verilerine ulaşıyoruz. Kadın cinayetleri almış başını giderken İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede bir adamın sözüyle çıkanlar ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır diye bir veri yok’ diyemezler. Bizler kadınlar yaşasın diye sokaklarda, adliye koridorlarında olmaya devam edeceğiz. Bizim bu davaya ilişkin şüphelerimiz var ancak davaya bizler müdahil olacağız, bu davanın peşini bırakmayacağız, Pınar Bayrak için adalet sağlanana ve kadınlar insanca yaşayana kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.