Mersin Ticaret Borsası Meclis Başkanı Münir Şen, Türkiye’nin yaş sebze ve meyve sektöründeki mevcut durumu değerlendirerek önemli açıklamalarda bulundu. Şen, sektördeki sorunların çözülmesi için 2012 yılındaki Hal Kanunu’na yönelik düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 2024 yılında yaklaşık 62 milyon ton meyve ve sebze üretildiğine dikkat çeken Şen, “Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ocak ayında yapılan açıklamaya göre Türkiye, dünya sebze üretiminde dördüncü ve meyve üretiminde altıncıdır. Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) istatistiklerine göre ise, ülkemiz aynı dönemde 4,2 milyon ton yaş meyve ve sebze ihraç etmiştir ve bunun karşılığında 3,4 milyar dolar gelir sağlamıştır. Ülkemiz açısından böylesine önemli bir ürün grubu piyasasının sağlıklı, güvenilir ve şeffaf bir şekilde işlemesi için, güçlü bir hal kanununun varlığı ve etkin bir denetim mekanizması olması oldukça önemlidir. Bu hedef doğrultusunda 2012 yılında 5957 Sayılı Hal Kanunu çıkarılmıştır ve bu kanun kapsamında Hal Kayıt Sistemi (HKS) kurulmuştur” ifadelerini kullandı.
“KANUN ZİNCİR MARKETLERE YARADI”
Ancak bu kanunun ne yazık ki toptancı hallerinin daha güçlü bir yapıya sahip olmasını sağlaması gerekirken, toptancı hallerinin fonksiyonunu her geçen yıl daha da zayıflattığını vurgulayan Şen, “2012 yılına kadar, il sınırları içinde üretilen ürünlerin hallere getirilmesi zorunluluğu vardı. Ancak 2012’de uygulanmaya başlanan kanun ile hal dışı satışlara serbestlik tanındı. Üstelik bu yasa ile sınai üretimde kullanılan, ihraç ve ithal edilen, üretici örgütleri tarafından satılan ve perakendeciler, otel, lokanta, hastaneler gibi kurumların üreticilerden doğrudan temin ettiği meyve ve sebzelerin HKS’ye bildirim yapılması şartı kaldırılmıştır. Şu an başta Büyükşehirler olmak üzere meyve ve sebze piyasasının önemli bir bölümü zincir marketlerin hakimiyeti altındadır. Zincir marketler meyve ve sebze ürünlerini direkt olarak üreticilerden almaktadırlar ve serbest piyasa ekonomisi kapsamında yüksek kâr marjı uygulayabilmektedirler. Oysa toptancı hallerinde komisyoncuların satış bedeli üzerinden aldıkları komisyon oranı yüzde 4-8 bandında değişmektedir. Bunun sonucunda toptancı hallerine gelen ürünlerde yüzde 25-35’lik bir düşüş gerçekleşmiştir ve sektörümüzün yapısı zincir marketler lehine monopol bir oluşuma dönüşmeye başlamıştır. Mevcut kanunun neden olduğu bir diğer olumsuz nokta ise, kötü niyetli kesimlerin HKS’ye bilinçli olarak yanlış beyanlarda bulunmasına olanak sağlamasıdır. Bu durum ise kayıt dışılığın artmasına neden olmaktadır. Buna ek olarak, TÜFE sepeti içerisinde en yüksek ağırlığa sahip olan gıda ve alkolsüz içecekler grubunun yaklaşık dörtte birini oluşturan yaş meyve ve sebzede fiyat istikrarı ile arz-talep dengesi üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Doğru politikalar ancak sağlıklı veriler ile oluşturulur. HKS istatistikleri gerçeği yansıtmazsa eğer Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve ilgili kurumların oluşturacağı politikalar da güçlü bir zemine oturamaz” dedi.
“TALEPLERİMİZ DİKKATE ALINMALI”
Bu doğrultuda taleplerini sıralayan Şen, “2012 yılı öncesinde olduğu gibi il sınırları içerisinde üretilen ürünlerin toptancı hallerine getirilmesi zorunluluğu yeniden sağlanmalıdır. Zincir marketler de meyve ve sebze alımlarını bulundukları ilin toptancı hallerinden yapmalıdırlar. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tarım sayımı ve tarımsal üretimin planlanması adımları oldukça önemlidir. Şu an belirlenen 13 ürün ve yem bitkileri bu planlamaya dahildir. Önümüzdeki süreçte beklentimiz, başta arz açığı olan ürünler olmak üzere meyve ve sebze ürün grubunun da planlamaya dahil edilmesidir. HKS’ye yapılan bildirimler üzerindeki denetim mekanizması daha da güçlendirilmelidir. Böylece veri sistemi daha sağlıklı hale getirilmelidir. Ayrıca TCMB tarafından 14 Şubat 2025’te yayınlanan raporda belirtildiği üzere; “Türkiye’de taze meyve-sebze arzının ve depolanabilir ürünler için stok durumunun aylık olarak takip edilmesini sağlayacak mevcut bir gösterge bulunmamaktadır.” yönündeki tespitten yola çıkarak, ilgili Bakanlık ve kurumlarımızın veri üretme yapısı daha da iyileştirilmelidir. En iyi denetleme görevini tüketiciler görmektedir. Dolayısıyla, ürün künyeleri sayesinde tüketiciler, malın üretim yerini, cinsini, miktarını, hangi üretici/işletmeye ait olduğunu, varsa sertifika bilgilerini ve Bakanlıkça uygun görülen diğer hususları görebilmektedirler. Bu sürecin kontrol mekanizması etkin bir şekilde işlemeli ve tüketicilerimiz bu konuda daha fazla bilinçlendirilmelidir. Ülkemizde 176 toptancı hali var. Temel amaç fazla hal sayısının olması değil, mevcut toptancı hallerinin ve pazar yerlerinin yapısının güçlenmesi, daha modern ve donanımlı hale getirilmesidir. Bu yapı sadece ekonomik değil sosyal açıdan da önemlidir. Tüketicilerimiz, özellikle genç nesillerimiz daha taze ve ucuz ürünlere ulaşabileceklerdir. Oluşturulacak yeni plan ve politikalarda sektör temsilcileri ile koordinasyon ve istişare ortamı daha da güçlendirilmelidir. Ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa’da birinci ve dünyada ilk 10 içerisindedir. Tarımsal ihracatımız ise 32,6 milyar dolar seviyesine yükseldi ve tarımsal dış ticaret açısından net ihracatçı konumdayız. Ülkemizin bu performansı göstermesinde meyve ve sebze sektörünün çok önemli katkısı bulunmaktadır. Ülkemizin bu alanda gelişmek için çok daha büyük potansiyeli mevcuttur. Devletimizden beklentimiz, bugüne kadar olduğu gibi taleplerimizin dikkate alınması ve bu sorunların çözümüne ilişkin bir yol haritası çizilmesidir.”