Haber Merkezi
Cingöz, Türkiye’nin 1956 yılında başlayan nükleer serüveninde, 2010 yılında Rusya ile imzalanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi anlaşmasına kadar çeşitli sebeplerle somut adımların atılamadığını hatırlattı. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin ardından yeni santralleri hayata geçirmek için harekete geçmesinin önemine dikkat çeken, Cingöz, şöyle devam etti:
“TÜRKİYE’NİN KÜRESEL GÜÇ OLMASI İÇİN NÜKLEER SANTRALLERE İHTİYACI VAR”
“Türkiye’nin küresel güç olması için nükleer santrallere ihtiyacı var. Nükleer santrallere ‘hayır’ diyenlerin dünyadaki bazı ülkelere bakmalarını tavsiye ediyorum. Bizimle aynı yıllarda nükleere yönelmiş Güney Kore’nin bugün Türkiye dahil uluslararası nükleer güç santrallerinin inşası için ihalelere girdiği görülmektedir. Yine aynı yıllarda nükleeri ülke ekonomisine kazandıran Fransa’nın günümüzde 58 reaktörle enerji üretiminin yüzde 72’sini nükleerden elde ettiğini görüyoruz. İsveç, sahip olduğu 8 nükleer güç reaktörü ile elektrik ihtiyacının yüzde 40’tan fazlasını, İsviçre 5 nükleer güç reaktörü ile elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 38’ini, Amerika Birleşik Devletleri, 96 reaktörle yüzde 20’sini, İngiltere 15 reaktörle elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 18’ini nükleerden karşılıyor. Hindistan, Pakistan gibi ülkeler nükleer kulübündeki yerlerini yeni projelerle güçlendirmeye çalışıyor. Bangladeş ve Belarus, ilk nükleer santrallerinin inşaatını hızla sürdürüyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri de birden fazla reaktör projesiyle nükleer kulüpte yerlerini almaya hazırlanıyor."
“DAHA FAZLA NÜKLEER GÜÇ SANTRALLERİNE İHTİYAÇ VAR"
Cingöz, ekonominin olmazsa olmazı ve lokomotifi olan enerjinin üretilebilmesi için Türkiye'nin, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra, inşa süreci devam eden Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin ardından Sinop Nükleer Enerji Santrali’ni de hayata geçirmesi ve hatta yenilerinin projelendirmesini de bir an önce tamamlaması gerektiğini vurguladı. Bu vesileyle nükleer tesislerinin yapımı sürecinde yer alacak binlerce yan sanayi kuruluşları vasıtasıyla sağlanacak istihdamlarla ve elde edilecek katma değerlerle, Türk sanayisi ile birlikte ekonomik kalkınmaya olumlu katkıları olacağını kaydeden Cingöz, "İnşaat sürecinden itibaren binlerce kişiye istihdam imkanı, kamu ve üniversitelerde nükleer teknolojiye hakim olacak donanımlı personellerin yetişecek olması, gelecekte Türkiye’nin ufkunu açmasına vesile olacağından, nükleer santrallerin inşası ve hayata geçirilmesi önemlidir. Türkiye’nin sürekli artan nüfusu, sanayi ve ekonomide büyüyor olması gibi nedenlerle enerjiye olan ihtiyacı da doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu da doğal olarak günümüzün en önemli enerji kaynağı olan nükleer enerjiye geçilmesini zorunlu kılmaktadır" ifadelerini kullandı.