Eşi Banu Babaoğlan ile birlikte Mersin’deki bir davette bazı basın mensuplarıyla bir araya gelen Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Babaoğlan, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Mersin’de il teşkilatı için görüşmelerinde devam ettiğini ifade eden Babaoğlan, “İl Teşkilatı için Mersin ile ilgili süreç bitmiş değil. Komisyon şeklinde aday olmak isteyen isimlerle görüşüyoruz. Her bir il için 3 aday belirliyoruz. Genel Merkez kimin il başkanı olacağına istişare sonucu karar veriyor. DEVA Partisi’nden kararları tek bir isim almıyor. DEVA Partisi olarak Türkiye siyasi tarihinden uzun yıllar kalıcı olmak için yola çıktık. Kendimizi sağ ya da sol olarak değil de merkez partisi olarak tanımlıyoruz. Bugüne kadar 33 İl Başkanımızı açıkladık. 20 günde 33 il başkanımızı atadık. Mersin ve Adana’da listeler son halini almadığı için biraz daha sürebilir. Adana’nın daha önce açıklanmasını bekliyoruz. Çok kısa bir sürede diğer il başkanlarımızı da atadığımızı göreceksiniz. Mersin’de çok sayıda iş insanı ile görüştük. Ciddi bir başvuru vardı. Bizim talebimizle olan görüşmeler de oldu. Onların talebiyle olan görüşmelerimiz oldu. Mersin il başkanının kimin olacağını inanın henüz ben de bilmiyorum. Zaten bunu bilmemem de gerekir. Doğru olan da bu. Biz lider değil, kadro hareketiyiz. İl Başkanının kimin olacağına benim değil Mersinlilerin karar vermesi lazım. Bu görüşmeleri bu yüzden yapıyoruz. Her kesimden insanın görüşünü alıyoruz. Olabildiğince her kesimin üzerinde mutabık olduğu bir ismi belirlemeye çalışıyoruz. Bunlar içerisinde akademisyenler, iş insanı ve esnaf var. Bunlarla görüşme halindeyiz ve süreç bitmiş değil. Yaz ayları içerisinde Mersin il başkanımızı atamış olacağız” diye konuştu.
“İKTİDARIN MERSİN İÇİN BİR GELECEK PLANLAMASI YOK”
Mersinli olduğunu ve Mersin’i çok iyi bildiğini ve sorunlarına da hakim olduğunu vurgulayan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Babaoğlan, “Mersin’i çok iyi biliyorum. 2004 yılına kadar bir fill bu kentte yaşadım, sonrasında üniversite eğitimi için Ankara’ya gittim fakat çekirdek ailem ile geniş ailem hep Mersin’de. Dolayısıyla Mersin ile güçlü bir bağım var. Son 15 yıldır, her yıl 3-4 ay burada geçiriyorum. Mersin ile ilgili en önemli problem Mersin’e gelebilmek. Mersin’e İstanbul’dan gelmek çok zaman alan bir süreç. İşte bu konuda Çukurova Havalimanı’nın önemi ortaya çıkıyor ama maalesef temeli 2013 yılında atılmasına rağmen halen bitirilmiş değil. Altyapısı bitti, üst yapı çalışmaları başladı diye diye yıllardır Mersinliler avutuluyor. Nüfusu 2 milyona yakın olup da havalimanına sahip olmayan tek kent Mersin’dir. Farklı bölgelerde birbirine 50-60 km yakın illerde bile havalimanı varken ülkenin ekonomi açısından dinamo kentlerinden olan Mersin’de bir havalimanı yok. Yine yıllardır yaz aylarında süren bir Çeşmeli-Taşucu otoban çilesi var. Yazları tıklım tıklım olan kış aylarında boş olan bu yol hem Mersinliler için hem de Mersin’e günübirlik gelen tatilciler için çileye dönmüş durumda. Ciddi can kayıpları yaşanıyor. Ve burayla ilgili ‘Ha bugün ha yarın ihaleye çıkıldı’ denilerek yine Mersinliler uyutuluyor. Mersin’de ciddi bir betonlaşma problemi de var. Tarım alanlarını betona kurban ediyoruz. Türkiye’de ve Mersin’de parayı resmen betona gömüyoruz. Bu Mersin’in sancılı konularından biridir. Mersin’in en büyük sorunlarından biri de plansızlık. Yapılan yatırımlar geleceği önceleyen değil, günü kurtarmaya dönük yatırımlar. Hükümetin Mersin için bir gelecek planlaması yok. Mersin’in tam olarak ne şehri olduğuyla ilgili hükümetin aklında bir fikir yok. Mersin, tarım, sanayi ya da turizm şehri mi? Buna göre artık bir karar verilip şehrin geleceği ona göre planlanmalıMersin’de bir aidiyet duygusunu yerleştirmemiz lazım. Bir lobi gücü yok Mersin’in. Aslında doğru bir merkezi atama ve liyakat ile Mersin’in sorunları çözülebilir” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DE CİDDİ BİR ADALET SORUNU VAR”
Toplantıda basın mensuplarının ülke gündemiyle ilgili sorularına yanıt veren Babaoğlan, “Türkiye artık kendi bölgesine sıkıştırılmış bir durumda. Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere iktidar partisinin yetkilileri Türkiye’nin dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisi arasında olduğunu ifade ediyor ama dünya gerçekleri bunun tersini gösteriyor. Dünyanın ilk 20 ekonomisine sahip ülkelerin olduğu masada biz yokuz. En haklı olduğumuz Akdeniz konusunda bile dışlanıyoruz. Bu da açıkçası bizi üzüyor. Türkiye 83 milyonluk büyük bir ülke ve siz bu 83 milyon insanı ada ülkesi modeliyle yönetemezsiniz. Dünyanın merkezinde yer alan Türkiye’nin dünya ile daha entegre olması lazım. Türkiye’de ciddi bir adalet sorunu var. İnsanlar bir tweet atarken ya da bir beğeni bile yaparken korkuyorsa orada size güven sorunu başlar. Bu yüzden ülkeye dış sermaye girişi de yok. Çünkü insanlar Türkiye’ye yatırım yapmaya korkuyor. Bırakın dış sermayeyi kendi öz sermayemiz dışarı kaçıyor. Ülkenin durumuna bir ara değerli yalnızlık deniliyordu, ben o zaman buna değersiz yalnızlık diyordum. Geldiğimiz noktaların tamamı DEVA Partisi’nin kuruluşuna sebep olan durumlardır. Mesela Suriye ile ilgili konuda yanlış politikalar nedeniyle geldiğimiz noktaya bakın. Sorunun taraflarıyla konuşmaktan bile kaçıyoruz. Suriye konusu çok taraflı ve çok boyutlu bir hal almış durumda. Türkiye ve Mersin’de ciddi bir Suriyeli sorunu var. Biz bu duruma mühendislikte ve matematikte azgın problemler diyoruz. Burada çok değişik paydaşları var. Burada masayı kurup tüm taraflarla konuşmak gerekiyor. Türkiye’nin bu konuda sorunlardan kaçmak, sorunun taraflarıyla konuşmamak yerine masada olması gerekir. DEVA Partisi olarak biz her konuda tutarlı bir politika izleyeceğiz. Ana hedefimiz o bölgeyi güvenli gelmesine öncülük edip, ülkelerinde güvenliği sağlamaktır. Sonrasında misafir ettiğimiz 4 milyona yakın Suriyeli misafirlerimizi güven içerisinde ülkelerine dönmeye başlayacaktır. Bunu sadece bir söylem olarak değil eylem olarak da hayata geçireceğiz. Suriye’de yaşanan tüm sorunların sonuçlarından etkilenen bir muhatap haline gelmişken, halen Suriye ile iletişime geçmiş değiliz. Bu da oldukça üzücü bir nokta” dedi.
“HÜKÜMETİN DEĞİL, VATANDAŞIN GÜNDEMİYLE İLGİLENİYORUZ”
DEVA Partisi olarak hükümetin belirlediği gündeme göre değil, halkın gündemine göre politikalar üreteceklerini kaydeden Babaoğlan, “Bizim için önemli olan iktidarın değil, halkın gündemidir. Bugün mesela Ayasofya kararı verilecek. Ama bu vatandaşın gündemi değil. Biz DEVA Partisi olarak hükümetin oluşturduğu suni gündeminden sıyrılıp gerçek gündeme dönmek istiyoruz. Vatandaşını gündemiyle ilgilenmek istiyoruz. Bu vatandaşa sorsanız Ayasofya konusu onun ilk on önceliği arasında değildir. Vatandaşın önceliği ekonomi, adalet ve demokrasidir. Biz bunlara çözüm üretebilir miyiz diye kafa yoruyoruz. Biz biraz daha farklı bir siyasi anlayış getirmek istiyoruz. Gündemi biz siyasetçilerin değil de, vatandaşların belirlediği bizim de çözüm ürettiğimiz bir siyasi anlayışla hareket ediyoruz. Kurucu Genel Başkanımız Ali Babacan’a özellikle büyük bir ilgi ve teveccüh var. Ali Babacan, AK Parti içerisinde temiz kalmış siyasetçilerin başında geliyor. Parti olarak dijital altyapıya yatırım yapıyoruz. Neticede ana akım medya abluka altında bu yüzden biz de partimizi dijital altyapı üzerinden tanıtmaya çalışıyoruz. Türkiye’deki sorunları ayrıştırarak değil ancak birleştirerek çözebiliriz. Hükümet sorunlara çözüm bulamadıkça ayrıştırıyor” dedi.
“TÜRKİYE’DE MAÇ OYNANIRKEN KURALLAR DEĞİŞTİRİLİYOR”
Başka partililerle ittifak iddialarına da değinen Babaoğlan, “DEVA Partisi, merkez parti olma iddiasıyla yola çıkmış bir siyasi hareket. Biz herhangi bir siyasi partinin destekçisi veya eklentisi olmayı değil, kendi siyasetimizi oluşturarak ona göre yol almak istiyoruz. Biz kendimizi vatandaşlarımıza anlatarak, yerelden genele bir siyasi anlayışla geleceğe yürümek istiyoruz. Karşımıza çıkacak problemlere göre de pozisyon alacağımızı söyleyebilirim. Biz bu yolu güçlü yürümek istiyoruz. Günün sonunda karşımıza ne çıkacak onu bilemiyoruz tabi. Neticede artık Türkiye’de maç oynanırken kurallar değiştiriliyor. Türkiye’nin bulunduğu nokta maalesef bu. Eğer seçimlerle ilgili bir değişiklik yaparlarsa emin olun bu DEVA Partisi’nin önünü kesmek için yapılmış bir hareket olur. Geldiğimiz noktada önümüze engeller çıkarmaya çalışabilirler. Bizim ise tek cevabımız daha çok çalışmak ve kendimizi daha çok anlatmak olacak. Biz şu anda hiçbir siyasi ittifak görüşmelerinin içerisinde değiliz. Bizim A Planımız var. Bu planımız da en kısa sürece en az 41 ilde teşkilatlanıp sonra ilçe süreçlerini devam ettirerek seçime girecek şekilde hazır olmak.” dedi. Türkiye’nin basın özgürlüğü açısından karnesinin pek de iyi olmadığını ifade eden Babaoğlan, “Basın özgürlüğünde 195 ülke arasında 154. sıradayız. İnsanların düşüncelerinden dolayı hapse girdiği bir ülkede basın özgürlüğünü nasıl sağlayabiliriz ki. Bu konuda çok kötü durumdayız. İktidara geldiğimiz de hiçbir gazeteci işini yaptığı gerekçesiyle hapse atılmayacak. İnsanları sindirerek kendinizi sevdiremezsiniz” dedi.