Her yıl baharın en güzel günlerinde, yüreklerimizi ısıtan bir coşkuyla karşılarız 23 Nisan’ı. Sadece takvim yapraklarında bir gün değil; bir ulusun geleceğine olan inancının, egemenliğini halkına teslim etmesinin ve çocuklara duyduğu sonsuz güvenin simgesidir bu tarih.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı bu kutlu günü “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak ilan etmesi; bir liderin, çocuklara verdiği değerin ve vizyonunun en somut göstergesidir. Düşünün, dünya üzerinde çocuklara armağan edilen tek bayram 23 Nisan’dır. Bu, sıradan bir kutlama değil; tüm çocuklara, bir ulusun geleceği olarak duyulan saygının ifadesidir.

Düşününce, bir ülkenin kurtuluş mücadelesinin ardından kurulan meclisin açılış gününün, çocuklara ithaf edilmesi ne kadar anlamlı değil mi? Atatürk, o zorlu günlerde bile geleceğe olan inancını çocuklara duyduğu güvenle perçinlemiş. Onların fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bireyler olarak yetişmesinin, ülkenin aydınlık yarınları için en büyük güvence olduğunu biliyordu.

Bugün, o çocukların gözlerindeki ışıltıya baktığımızda, o inancın ne kadar da haklı olduğunu görüyoruz. Onların hayalleri, merakları, sorgulayan zihinleri, dünyaya bambaşka bir pencereden bakışları, hepimize ilham veriyor. Onların enerjisi, umudu, barış dolu yürekleri, geleceğe dair umutlarımızı yeşertiyor.

Mersin'in parklarında, okullarında bugün yankılanan çocuk sesleri, aslında sadece neşe çığlıkları değil. Aynı zamanda, daha adil, daha eşit, daha sevgi dolu bir dünya özleminin de ifadesi. Onların gözlerinde gördüğümüz o saf umut, biz yetişkinlerin de sorumluluğunu bir kez daha hatırlatıyor. Onlara bırakacağımız mirasın sadece bugünün değil, yarının dünyası olduğunu unutmamalıyız.

Bu 23 Nisan'da, sadece çocukların bayramını kutlamakla kalmayıp, onların hayallerine ortak olalım. Onların sesine kulak verelim, onların merakını destekleyelim, onların yaratıcılığını besleyelim. Onlara yaşanabilir bir dünya bırakmak için çabalayalım. Çünkü onlar, bu toprakların geleceği, dünyanın umudu.

Ancak bugün, 23 Nisan'ı sadece balonlarla, bayraklarla, şiirlerle değil; çok daha derin bir farkındalıkla kutlamak zorundayız. Çünkü her çocuğun eşit şartlarda büyümediği bir dünyada, bayram sevinci ne yazık ki herkese eşit ulaşmıyor. O yüzden 23 Nisan’da sadece kendi çocuğumuzun gözlerindeki ışıltıya değil, sokakta boynu bükük gezen bir çocuğun da yüzüne yansıyan umuda bakmalıyız. Çocuk haklarından söz ediyorsak; onların güvenli bir çevrede, sevgi dolu ailelerde, nitelikli eğitimle büyüme hakkını da savunmalıyız. Her çocuk oyun oynamalı, kitaplara erişebilmeli, düş kurmalı. Bayramlar bu düşlerin yeşermesi için en güzel topraklardır. Yeter ki bizler, o toprakları sulamayı unutmayalım.

Mersin Barosu’nun bu yıl yaptığı gibi, her kurumun, her bireyin bu sorumluluğun bir parçası olması gerekiyor. Çünkü geleceği yalnızca kutlamalarla değil; bilinçle, dayanışmayla ve sevgiyle inşa edebiliriz. 23 Nisan bir bayramdır. Ama aynı zamanda bir hatırlatmadır: Egemenliğin sahibi halktır, geleceğin sahibi ise çocuklardır. Bu emaneti iyi korumak, her birimizin görevidir. Tüm çocuklara neşe dolu, adil, eşit ve umutlu yarınlar diliyorum. Bayramınız kutlu olsun.